13.BÖLÜM: SANCILI TESLİMİYET

6.9K 537 48
                                    

Bölüm Şarkısı:

Low Roar - Patience

Low Roar - Patience

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🔱


Kar taneleri yeniden yeryüzüne düşüşe geçmişti. Gözlerimi göğe kaldırıp, üzerimize doğru son sürat hücum eden pamuk zerreciklerine baktım. Alain'in eli, vücut ısımı düşüyordu. Ben soğurken o ısınıyordu. Onu hissetmek bana hala çok tuhaf geliyordu. Alışmıştım ama el ele tutuşmamızın ilk dakikalarında hep heyecanlı oluyordum.

"Yolun karşısına geçelim." dedi, çenesiyle işaret edip. Dikkatimi toparlayıp gösterdiği yere baktım. Muhtemelen ilerledikçe sayıları çoğalacak insanlara göz attım. Yerler buz tutmaya yakın bir halde olduğu için yürümekte zorlanıyorlardı. Çoğu arabaların üzeri karlar altından kalmıştı. Çalışır halde olanların ise tekerleklerine kar zincirleri takılıydı.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum temkinli adımlar atarken.

"Seni ilginç bir yere götüreceğim." dedi, hevesliydi. "Aslında karın yağması iyi olmadı."

"Neden ki?"

"Renkler..." diye mırıldandı sıkıntıyla. Sanki kendi kendine konuşuyordu. "Neyse, yine de karlar içinde mükemmel görünür." diye ekledi. Neyden bahsettiğini hala anlayamamıştım.

"Gideceğimiz yeri tam olarak söylersen iyi olur." diye homurdandım.

"Sürpriz." dedi, gözlerini açarak. Gözleri gökyüzünün yansıttığı beyaz ışık arasından çok daha koyu görünüyordu. Benim gözlerim muhtemelen soluk gri duruyordu, mat ve donmuş.

"Üşüyor musun?" diye sordu birden bire. Çoktan yolun karşısında geçmiştik. Yönümüzü bir ara sokağa çevirdi.

"Hayır." diye yalan söyledim. Çünkü her seferinde bir bebekmişim gibi üzerime düşüyordu ve bundan nefret ediyordum. Ve evet, inceden inceye üşümeye başlamıştım.

"Sana eldiven alalım," diye önerdi. Aslında bunu öneri olarak değil, itiraz istenmeyen bir dille söylemişti. İşte böyle davrandığı için yalan söylemek zorunda kalıyordum. "Bak şurada bir spor mağazası var." Sokağın sonundaki küçük mağazaya dikkatlice baktım. O sıra yanımızdan büyük bir kartopu uçunca refleks olarak Alain'e doğru atıldım. Hedefine uçan kar topu, kayıplara karışırken yeni bir beyaz top daha uçtu. Ama bu sefer gönderilen yerden değil, hedefin olduğu yerden uçmuştu. Gençlerle çevrelenmiş sokağın ortasında sıkışıp kaldık. Gözlerim kartopunu atan genci aradı ve çok geçmeden buldu. Bir yandan kahkaha atıyor bir yandan da yerden kucak dolusu kar alıyordu.

"Kartopu oynamaktan nefret ederim." Dedim.

"Bence eğlenceli bir aktivite." Dedi bana katılmayarak

YANGIN VE YAKUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin