12.BÖLÜM: ZAMAN

6.6K 541 87
                                    

Bölüm Şarkısı: Madonna - Frozen

Bölüm Şarkısı: Madonna - Frozen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🔱

Zaman geçiyordu...

Dur durak bilmeyen akrep ve yelkovan birbirini kovalıyordu. Sanki on mevsim geçmiş gibi kendimi biraz daha yaşlanmış hissediyordum. Yağmurlar yağıyordu ve kendini gün geçtikçe katı bir hale bürüyor, sonunda ise lapa lapa kar halini alıyordu her bir zerreciği. Sis ise şehrin yarısını himayesi altına çoktan almıştı. Tüm belirsiz duygularımla dış dünyayı hastane camından izlemekle yetiniyordum. Duygularım, keskin bir bıçak üzerinde yürüyor, sivri ucuna varınca adımlarına ket vuruyordu. İnanılmaz bir özlem bulutuna sarmalanıyordu benliğim. Evimi özlemiştim. Bu yerden bir an önce kurtulmak istiyordum. Kuzenlerimi de alıp, Braşov'a kaçmak istiyordum. Acılarla dolu ama yine de huzur veren küçük evimize sığınmak istiyordum. Fakat tüm bunlara rağmen, bir şeyi çok iyi biliyordum, o da; kendi adıma endişelenmediğim gerçeğiydi. Kuzenlerimin güvende olması her şeyden daha önemliydi. Bilge'nin akıl sağlına kavuşması, Asena'nın bana inanması.

İki hafta önce anlattığım şeyler yüzünden Asena iyice sessizleşmişti. O yaratığı gördüğünü söylemişti. Hastane camının ardında, perdeye yansımış bir gölge gördüğünü ve o gölgenin bir anda kocaman bir yarasaya dönüştüğünü itiraf etmişti. Ama Asena, güçlüydü. O Bilge gibi hassas ve ürkek yürekli değildi, gördüklerini kaldırabilmişti. Ona Alain ve Andre'nin bir vampir olduğunu söylememiş, sadece doğaüstü varlıklardan bahsetmiştim.

"Bana anlatma, bilmek istemiyorum." Demişti.

Asena çok inançlı bir Müslümandı ve öte aleme ve görünmeyen varlıklara inanırdı fakat fantastik dünya kolay kolay kabullenebileceği bir şey değildi. Hatta bir ara benim kötü varlıkların büyüsüne uğradığımı ve çarpıldığımı söylemişti. Güya musallat olmuşlar, üzerimde muska taşırsam yaklaşamazlarmış. Ama adım gibi biliyordum, tüm bunları içten içe bildiği gerçekleri ört bas etmek için söylüyordu.

"Asena, yeter artık," dedim. Sesimi olabildiğince düz bir tonda tutmaya özen gösteriyordum. "Sabahtan beri dua okuyorsun. Yalnızca Kuran'dan değil, İstersen Zebur, Tevrat, İncil'den de oku daha sağlam olsun." Birbirine dolanmış kollarımı serbest bıraktım ve pencereye sırtımı döndüm. Gün ışığının önünde siper oldu bedenim. "Eğer biliyorsan Barnabas incilinde de okuyabilirsin."

"Gerekirse onu da yaparım," deyince ağzım şaşkınlıkla aralandı. "Çünkü burada çarpılan sensin, dedi. "Zaten bu sözlerinden sonra hapı yutacağın da kesin."

Bıyık altı sırıtırken bileklerimi büküp, parmaklarımı kıvırdım ve birazda ağzımı eğerek, "Yamulmadığım için şükrediyorum." dedim.

"Dalga geçme!" diye payladı beni.

Dediğim gibi kuzenim çok inançlıydı hatta dininin gerekli şartlarını yerine getirirdi, bense bu konuda ondan on adım gerideydim. Asla dini bütün biri olmadım, diğer tüm dinlere saygı duyar, Tanrı tarafından indirilmiş kitapları kabul ederdim, fakat kendimi bir dine mensup hissetmezdim.

YANGIN VE YAKUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin