13.BÖLÜM: SANCILI TESLİMİYET

En başından başla
                                    

Sonra nereden geldiği bilmediğim bir kar yığını başımdan aşağı döküldü. Kirpiklerime ulaşınca, beyaz bir tül gibi görüş mesafemi örttü. Ağzım istemsizce açılmıştı ve nefesimi tutmuştum. Yönümü hızla faile çevirip ilerlemeye başladım. Genç çocuk, birazdan başına geleceklerden habersiz bir şekilde keyifle kar toplamaya devam ediyordu. Yere eğilip bir avuç dolusu kar topladım ama ardımdan yükselen bir ıslık sesiyle duraksadım. Sanki doğrudan benim kulaklarımı hedef alan bir uyarı sinyali gibiydi. Çatık kaşlarımı sanki mümkünmüş gibi biraz daha çatıp, omzumun üzerinden baktım. Uzun boyuyla, etrafında dönüp duran gençlerin arasında inanılmaz derece gösterişli duruyordu ama benim ilk takıldığım nokta bu değildi.

Alain'in sağ elinde kocaman bir kartopu vardı üstelik keyifle sırıtıyordu. Sonra kolu gerindi gerindi, beyaz top iri avuçlarından bana doğru fırladı. "Yakala!" diye bağırdı. Şok olmuş bir ifadeyle bakarken, top inanılmaz bir hızla yaklaşıyordu. Artık onun gözlerinde nasıl bir görüntü sergilediysem, büyük bir kahkaha patlattı.

Attığı kartopu omzuma çarpınca, "Öyle mi Bay Martin?" diye çığlık attım.

Sokakta oynayan herkes durup bana baktı. Hepsi şaşkın ve meraklıydı ama biri hariç; o hala karşımda durmuş sırıtıyordu. Aramızdaki mesafe on ya da yirmi adımda aşılacak gibiydi, bu yüzden aklımdan geçen hinliği kolay bir şekilde sonuçlandırabilirdim. Gözlerim tam yanımda durup bana bakan küçük bir çocuğa takılınca avucunda kocaman bir kartopu tuttuğunu gördüm. "Kusura bakma," deyip kartopunu avuçlarından aldım.

Alain kadar hızlı atamazdım belki ama hedef tutturma konusunda iyiydim. Top, tam alnının ortasına yapıştı ve tane tane dağıldı.

"Tam on ikiden..." diye bağırdım, kollarımı sevinçle havaya kaldırarak.

Kaşlarını çatarken gülüşü soldu. Benim yüzüm ise keyifle aydınlanmıştı. Etraftaki gençler oynamaya kaldıkları yerden devam ederken Alain, gözle görülmeyecek bir hızla yerden bir yığın kar alıp, iki avucuyla kusursuz bir top haline getirdi. Altta kalmamak için ben de olabildiğince hızlı bir şekilde kar topladım. Aynı anda birbirimize fırlattık. Bu sefer benim kafama onun ise omzuna denk gelmişti. Bu beni yeterince tatmin etmemişti bu yüzden daha çok kar toplayıp, ona doğru koştum. Mükemmel yüzünde tatlı bir gülüş, gözlerinde ise hevesli bir parıltı vardı. Neden şimdi bu saçma savaşı başlatmıştı ki? Niye olgun iki insan gibi davranmıyorduk ki?

"Hadi!" diye bağırırken kollarını iki yana açtı. Beni kışkırtmaya çalışıyordu ve başarıyordu da. Adımlarımı daha hızlı harekete geçirdim ancak birkaç adım sonrası zemin altımdan kaydı. Yüz üstü karların üzerine kapaklandım, kafamda yıldızlar uçuşurken etrafım dönmeye başlamıştı. O kadar sert düşmüştüm ki kemiklerim acımıştı. Siyah saçlarım görüş alanımı karanlık bir gölge gibi örttü ve karla buluştu. Doğrulmak için uğraştığım sırada bir yığın karın başımdan aşağı boca edilmesiyle yeniden yere çakıldım. Diğer tarafa doğru yuvarlanıp, sırtımı ıslak zemine yapıştırdım. Bunu kimin yaptığını biliyordum, ama yine de bakmak istiyordum. Yüzüme yapışan ıslak saçlarımı iki elimle kenarlara sıyırdım. Alain, gülmekten yaş dolmuş gözlere bana bakıyordu. Ya da gözleri ışıldadığı için sulanmış görünüyordu. Bu oyundan ben de keyif almış gibi hissediyordum ama her yerimin sırılsıklam olması aldığım ufacık zevke limon sıkıyordu. Ona sinir olmuş bakışlarımı atarken hala yerde yatıyordum. Bir an kaşlarını alay eder gibi çattı ama biliyordum ki bu sadece yanıltmacaydı. Öyle de oldu.

Başta görmediğim ama yeni fark ettiğim kartopunu sakladığı elini sırtından çekti, göğsüme doğru atmaya hazırladı ama ondan önce davranıp ayak bileğine asıldım, kollarımı dolayıp dengesini kaybetmesi için kendime doğru çektim. Kolayca yere düştü, sanki onu düşürmeme izin vermiş gibiydi. Ne olursa olsun düştüğü için mutlu olmuştum. Bu sevinçle hiç vakit kaybetmeden yerden karları alıp, top haline bile getirmeden yüzüne boca ettim. Bunu defalarca tekrarladım. Gülmekten bana karşılık veremiyordu. Onu karlar içine gömmeye devam ederken öfkem ve sinirim yumuşadı, küçük küçük sevinçlere dönüştü. Alain karlar içinde öyle güzel öyle sevilesi biri gibi duruyordu ki... Sanki canlı bir heykel uzanmıştı gözlerimin önünde, sanki sürekli kaşları çatılı sert adam değildi. Peki, tüm bu hal ve tavırları ne içindi? Sanki iki kişiliği vardı da, iyi olan tarafını bana gösteriyordu. Bir an ona olan şaşkın ve hayran dolu bakışlarımdan faydalanıp, doğruldu ve o da bana kar atmaya başladı. İkimiz de kahkaha atıyorduk. Ama ben o kadar çok gülüyordum ki karları elime alı almaz öylece kalıyordum. Etrafta neşeyle oynayan insanların kahkahaları, çığlıkları kulaklarımı doldururken bir an için onlara baktım. Ama yerden, müthiş bir hızla havalanıp, sert bir şeyin üzerinden sarkınca neye uğradığımı şaşırmıştım. Alain, sanki bir oyuncak bebekmişim gibi beni tek omuzuna almıştı, bedenimin yarısı aşağı doğru sarkıyordu.

YANGIN VE YAKUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin