11.BÖLÜM: O ŞEY!

En başından başla
                                    

"Tamam, önemli değil." diye sözünü tamamlamasını engelledim.

"Terlemişsin." dedi, kaşları yine çatıktı.

"Sinirli görünüyorsun." dedim onunla dalga geçercesine. Ne demek istediğimi anlamıştı. Alnını oynatarak kaşlarını düzeltmeye çalışıyormuş gibi yaptı. İkimizde güldük.

"Dün gece..." Sustum. Ne diyeceğimi bilemiyordum sadece aklımı kurcalayan bir şey vardı. "Neden bir an da odadan çıktın?" Öne eğdiğim başımı kaldırmadan kirpiklerimin altından yüzüne baktım. Bıyık altından sırıtıyordu.

"Riskliydi." dedi.

"Ne riskliydi?" Yanaklarım cayır cayır yandı.

"Ben her konuda iradeli değilim." dedi. "Pişman olacağın bir şey yaşamanı göz alamadım."

Şimdi neden beni öylece bırakıp gittiğini anlıyordum. Nefsine hakim olamamaktan korkuyordu ve onunla sevişirsem eğer pişmanlık yaşayacağımı düşünüyordu, sırf kendimi hazır hissetmediğimi düşündüğü için. Bu tezini ben de durup sorguladım ancak cevabı bulamadım.

"Ben biraz daha uyuyacağım," dedim, yorganı kafama doğru çekerken. "Bari yerin dibine giremiyorum, yorganın altına gireyim." diye fısıldadım kendi kendime.

Kıkırdadı.

"Andre aradı, hastanedeymiş." dediği an üzerimdeki yorganı bir hışımla açtım.

"Ne?"

Bu sefer sessizce güldü. "Hazırlan da gidelim."

Yatağın diğer tarafından yuvarlanarak yere atladım. Doğruca banyoya yöneldim, bir duş alsam iyi olacaktı. Ama aklıma gelen ani düşünceyle duraksadım. "Temiz çamaşırlarım yok." dedim Alain'e yönümü çevirip. Gözleriyle temas etmeye çekiniyordum.

"Sen duşa gir, çıktığına yeni kıyafetlerin yatağın üzerinde serili olacak." Dedi, bana doğru hızlı adımlarla yürüdü. Yanımdan geçerken, elini çeneme dokundurup yeni bir yangının ateşini fitilledi tenimde. Canlı canlı eridiğimi hissettim ve bu histen nefret ettim.

Heyecandan olduğum yerde put kesildim, ta ki o kapıyı çekip çıkana dek.

Kendine gel seni salak diye mırıldandım, iki yanağıma vurup kendime verdiğim sesli emri sağlamlaştırdım.

Ama en iyisi sıcak bir duş beni kendime getirebilirdi.

Çabucak banyoya girdim. Köşede bulunan dolabın küçük kapağını açtım ve krem renkli büyük vücut havlusunu aldım. Onu duşakabinin üzerine doğru atıp, asılı durmasını sağladıktan sonra vakit kaybetmeden üzerimdekileri çıkardım ve duşa girdim. Otelin küçük şampuanlarından bir kaç tanesini saçlarıma boca ettim. Ama bir türlü köpürtemedim, yetmediler. Geri kalan tüm şampuanları da kullanınca istediğim sonucu ancak elde edebildim. Sıcak suda buharlaşan sis bulutuna badem kokusu yayıldı.

Havluyu bedenime sıkıca sarıp, kabinden çıktım. Alain'in sözünde durup bana giyecek çamaşırlar getirmiş olması için dua ettim. Çıkardığım giysileri lavabonun altındaki dolapta bulduğum, çöp poşetinin içine attıktan sonra ruloyu sarıp eski yerine koydum. Torbayı kenara bırakıp, başımı kapının arasından çıkararak odaya baktım. "Alain!" diye seslendim çekine çekine.

"Kıyafetlerin burada." dedi. Sesi su gibi berraktı. Odaya doğru yavaşça yürüdüm. Saçlarımdan akan su damlacıkları, parkeye damlıyordu.

"Ben geliyorum." diye uyardım onu. Adımlarımı illa ki duymuştu, söylemem saçmaydı ama söylememin asıl nedeni bu değildi.

Uygunsuz bir görüntüye sahibim ona göre hazırlıklı ol ve bakma!

YANGIN VE YAKUT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin