*20* Köpek Kediyi Kovalar

Start from the beginning
                                    

Omuz silktim "Ne düşündükleri umurumda değil. Ama şunu unutma: tanıştığın bütün sert ve soğuk insanlar bir zamanlar su kadar saftı." dedim.

Sirius derin bir nefes aldı "Hayatın trajedisi işte."

Vals müziği bitti ve çoğumuzun favorisi olan Beyonce-Single Ladies çalmaya başladı. Sirius ile el ele tutuştuk ve iki adım öne-iki adım arkaya şeklinde dans etmeye başladık. Şarkı nakarata geçince aynı harekete bir de her dört adımda bir yere eğilip kalkmayı ekledik. Şarkı ikinci kısma geçince birbirimize biraz yaklaştık. Nakarattan önceki son sözü Sirius'a doğru mırıldandım.

"And now you gonna learn

What it really feels like to miss me,"

Sırıttı. Nakarata geçince bu sefer ellerimi boynuna doladım, o da belime doladı ve o şekilde dans ettik. Arada birbirimizi döndürüyorduk. Ve durmadan gülüyorduk. Aradaki ağır geçiş bölümü gelince Sirius'tan ayrıldım ve bir yandan kıvırtırken bir yandan da etrafında dönmeye başladım. Yine sözleri mırıldandım.

"Your love is what I prefer, what I deserve," dedikten sonra beni döndürdü. Ben de onu döndürdüm ve etrafında dönerek bir tur daha attım. Tekrar ben döndürdü. Ve işte şarkıdaki en çok sevdiğim sözler gelmişti. İlk olarak sağ kulağına fısıldadım "Say I'm the one you want," Hızlıca sol kulağına dolandım "If you don't, you'll be alone," Ve hemen önüne geçip dudaklarına mırıldandım "And like a ghost I'll be gone," Dudaklarımla bir "pup" efekti çıkartmam onu güldürmüştü ama dikkatimi çeken şey, gözlerini kalçalarımdan alamamasıydı. O kadar iyi kıvırtıyorum yani. Ehehehe.

Şarkı bitene kadar karışık şekilde dans ettik, sonunda kendimi Sirius'un sol kolu üstüne bıraktım. O da üstüme eğildi. Sonra doğrulup Çapulcuların yanına gittik. Merlin, yorulmuştum. Gelmemizle birlikte James ıslık öttürdü "Muhteşemdiniz!"

"Slytherinler her zaman muhteşemdir." dedim kibirli bir şekilde. Rose güldü.

"Black, Tasha'yı da kendine benzetmişsin." dedi.

Sirius kolunu, omzuma attı "Elbette."

¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤

Salonun arka taraflarındaki ikili koltuklardan tekine oturmuştuk. Aslında, Tom ile annemin çıkmaya başladığı geceki hallerine çok benziyorduk. Başımı, Sirius'un göğsüne yaslamıştım. Sirius tek saçlarımı okşuyordu, diğer elini de belime dolamıştı. Gözlerimi kapattım ve Sirius'un kalbinin sesini dinledim.

"Halinden çok memnun görünüyorsun." dedi.

"Huzurlu ve güvende hissediyorum. Sanırım buna alışabilirim." dedim.

"Şu anda o kadar saf ve güzel görünüyorsun ki..." diye mırıldandı, duymayacağımı düşünerek. Ama bende vampir kulakları vardı. Saçlarımı öptü "Diğerlerinin yanına dönelim mi?"

"Hayır," dedim "Ben hayatımın geri kalanını böyle geçireceğim." Güldü. Yavaşça başımı kaldırıp gözlerine baktım "Gözlerine bayılıyorum." diye ağzımdan kaçırıverdim.

Sıcak bir şekilde gülümsedi ve sağ elini, çeneme yerleştirdi "Ben de senin gözlerine bayılıyorum." dedi ve çenemdeki elinin baş parmağını, alt dudağımda gezdirmeye başladı. Bakışlarım otomatik olarak dudaklarına kaydı. Ve birbirimize yaklaşmaya başladık. Bu sefer geri çekilmeyecektim. Aramızdaki mesafeler gittikçe yok oluyordu. Tam öpüşecekken gelen öksürük sesiyle küfrederek kendimi geri çektim.

"Çatalak, arkadaş katili olmamı falan mı istiyorsun sen?!" diye hırladı Sirius.

James ellerini ben masumum dercesine havaya kaldırdı "Tasha'yı öpmeye o kadar meraklıysan söylemen yeterliydi, Pati ama Rose sıkıldığını ve ikinizin gelmesini istediğini söyleyip duruyor. Ben de katlanamadım artık."

Insensitive ➳ Sirius BlackWhere stories live. Discover now