BÖLÜM 38

55 2 0
                                    

Yolun yarısına kadar gelmiştim. Neredeyse tamamlamış olucaktım. Az kalmıştı. Ya da öyle olması için içimi rahatlatıyordum. İleriye dikkatli bir şekilde baktım. Yolun ortasında bir siyahlık vardı. İyice yaklaşmaya başladığımda bir ağacın devrilmiş olduğunu gördüm. Ve karşımda ki yol iki tane patikaya ayrılıyordu. Tuhaf olan ise baktığım haritaların hiçbirinde böyle değildi. Hiçbir tabela yoktu. Hangi yolun nereye çıktığı hakkımda bir bilgi elimde bulunmuyordu. Kararsızlık içten içe beni kemirmeye başlamıştı. Geri dönemez idim. Girişten fazlasıyla ileri gelmiştim. Birini seçip şansıma güvenmek zorundaydım. Durmak hiçbir şey kazandırmaz idi.

Daha çok zaman kaybetmek istemedim. Planı değiştirmeyecektim. Fazla düşünmeye gerek duymadan devrilen ağacın çevresinden dolaştım. Sol taraftaki yolu seçtim. Sürmeye devam ettim. Olabildiğince hızlandım. Ne kadar hızlı bir zamanda bu garip yerden çıkabilirsem o kadar iyi idi. Kollarım ağırmaya başlamıştı. On dakika bile olsa dinlenmem için motel gibi bir yer gerekiyordu.

Karşıya iyice odaklandım. Yol kenarında küçük bir ışık gözüküyordu. Sanki biri karanlıkta elinde mum veya yaktığı bir şeyi tutuyor gibiydi. Biri olma heyecanıyla daha da hızlandım. Yaklaştıkça fark ettim ki tabelaya asılmış olan bir gaz lambası idi. Üzerinde çarpı işareti vardı. Aşağıya doğru göz gezdirirken bir yazı olduğunu fark ettim.

"Geri dönün"

Bu iyiye işaretti. Tabelaya asılı bir lamba varsa burda hala birilerinin yaşıyor olduğunu gösteriyordu. Bu durum içimi birazda olsa rahatlattı. Yazıyı dikkate almadan ilerlemeye devam ettim.

Belkide herkesi uzak tutmaya çalışan birinin, bu zamana ayak uyduramayıp çekilmiş olduğu yalnızlığın temsili bir yazıydı. Kendine yeten bir hayata sahipti. Düşünceleriyle insanlardan daha kalabalıktı. Dünyaya doymuşluğun bıraktığı servet dolu bir ruha sahipti.

YOL ŞEYTANIWhere stories live. Discover now