BÖLÜM 4

215 6 1
                                    

Çevreye karşı sessiz kalmayı alışkanlık haline getirdiği için garip bir rüya gördüğünden bahsetti. İşin ilginç tarafıysa sonunda korkutucu değil kurtuluş gibi olduğunu söyledi. Ne de olsa zeki bir beyin akan balıkların olduğu nehir gibidir. Her zaman elini attığında tutamazsın ama en iyi bildiklerini de ne zaman nehirden çıkartabileceğini bilemezsin. Arşivlediğin her deneyim ve bilgi, kalbin attığı sürece akıntıyla birlikte düşüncelerinde dolaşır. İhtiyacın olan her zaman hafızandadır. Bilinçaltın en derinde ki sorun veya ilhamların yansımasıdır.

Beş dakika geçtikten sonra kahvelerimiz gelmişti. İkimizde şeker kullanmıyorduk. Bu sefer beni şaşırtmıştı. Kahvesinin içine bir tane şeker attı. Sorduğumda ise her zaman içtiğimiz tatda olmadığını, şeker kullanmak zorunda kaldığını söyledi. Hafif sitemli tavrıyla konuşmasını sürdürüyordu. Rüyasını anlatacağı kısma gelmiştik. Sözünü kesmeden meraklı bir şekilde dinliyordum. Göz kontağını kaçırmadan kahvemi yudumluyordum. Anlatmaya devam etti.
"Bir aralar uzun süre konuşmadan birşeyler ifade etmek istediğimi, günlük konuşmaların yorduğunu söyleyip neredeyse sessizlik yemini edicektim hatırlıyormusun? Toplumu etrafımda ki herkesin tekrara düştüğü, aynı hataları yapıp şikayetçi oldukları bir kalıba girdiklerini söylemiştim. Bunun kendime de etki ettiğini görüyordum. Anlattıklarım ve anlatılanlar birbirini serzenişle takip eden cümleler gibi geliyordu. En basit tartışmayı, fikir uzlaşmasını bile yapamaz hale gelmiştim. Sorun tamamen onlarda değildi tabiki belkide kendi kendine verdiğim sözleri gerçekleştiremiyor olmak, en üst potansiyelime varamıyor olmak beni kemirmeye başlamıştı. Gözlerimin önünde âhlak ve hoşgörü kavramları çökmüştü. Dinleseler bile kimse sesimi duymuyor gibiydi. Gerçi ben sohbet konusunda hep seçiciydim. Yani kafamın karışık olduğu hatta en karışık olduğu zamandı."

Elinde ki tek atımlık şeker paketini çevirmeye başladı. Biraz durdu ve gülümsedi.

Sen başkalarından derin bakıyor olabilirsin. Her yaşamın getirdiği kavram, duygulara hitap eden hislere, ama herkesin aynı hassas mekanizmayla bakmasını sağlayamazsın. Bazılarının olabildiği kadarıyla kabul edip devam etmen gerek. Yalnızlığın eninde ve sonunda herkesin zorunlu bir şekilde yarattığı sığınak olduğundan bahsettim. Bir orman gibiydi ama her ağaç özgür. İkimizin de ortak çözümde buluştuğu ve oldugu gibi görüyor olmamız ileride gerçekleştireceğimiz mutluluklara fırsattır. Devam etmen gerek dostum, kokladığın hava ne kadar boğucu olsa da

Sessizleşti, kısa bir süre düşündü. Konuşma esnasında kahvesini içmediğini farketti. Biraz soğumuştu.

"Yine kaptırdım kendimi, işin kötü tarafı kahveyi içmediğim senin gözünden de kaçmış. Yoksa beni uyarırdın. Dinlerken bana verdiğin dikkatin için ayrıca teşekkür ederim. Merak etme düşünceler konusunda şuan iyiyim. Ama bu rüyayı anlatmam gerek. İlginç bir deneyimdi. Sadece rüyam çok garip gelmesin diye bana gösterdiği psikolojik durumumu anlaman için o zamanki halimden bir ön sunum yaptım. Kafanda bağladığında garipsemiyeceksin" dedi.

Sözünü kesmeden dinliyordum. Merakım gittikçe artıyordu. Yaklaşık bir buçuk saat geçmişti. Ve hiç anlamamıştım. Zaman sevdiklerinizin yanında son sürat giden koşucu, sevmediğiniz herşeyde bir bebegin emeklemesi gibi ilerliyordu. Tolga anlatmaya devam etti.

"Saat çok geçti. Tam gecenin ortalarındaydım. İşten çıkmıştım. Ama ekstradan mesai yapmam gereken bir durum oluşmuştu. Çıkış saatimin yaklaştığı anda bir telefon geldi. Arayan eski işyerinden tanıdığım Fırat 'tı. Küçükken ufak zamanlı da olsa güvenlik sistemlerinde çalıştığımı biliyorsun. Kamera kurmasını az çok öğrenmiştim. İnternetten izlediğim videolarla pekiştirebildim. Eğer öğrenme iç güdün devreye girerse, internet dediğin şey çok faydalı bir dünya haline dönüşebiliyor. Yardım istedi. Gittim ve gecenin büyük bir kısmında kuruluma destek verdim. Fazladan dört saat çalışmıştım."

Sandalye mi biraz geri çektim. Bacak bacak üstüne attım ve ellerimi birbirine kâvuşturdum.
Rüya kısmına gelmesi için gülerek bu detayları hızlı atlamasını söyledim.

"Bugün anlatmaya ve konuşmaya ihtiyacım var. Biraz idare et bu detayları ve dinle" dedi.

Anlatmaya devam etti.

"Eve girdim. Dolapta dünden kalma soğuk bir meyve suyu vardı. Onu içtim ve direk yattım. Yarı uyanık veya hafif uyanmış olduğum anda gelen bir ağırlık hissettim. O kadar yorgundum ki çok fazla önemsemedim. Tekrar gözlerimi kapadım. Ne kadar süre uykudaydım hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda karşımda bir doktor vardı. Önlüğünün sol yakasına kan damlaları bulaşmıştı. Yaptığım ameliyatın sizin onayınızdan geçtigine dair el yazınızla beyan ettiniz. Kayıtlara göz retina tedavisi olarak girdim. İlk defa konuşma yetisini ve kendi dilini ameliyatla aldıran biriyle karşılasıyorum. Kendinizi bu duruma getirticek kadar nasıl bir gözlemci ağırlığıyla bunalmış olabilirsiniz? Sizi ne bıktırmış olabilir."

Yüzümde şaşkınlığımın ilk bakışta anlaşılacağı ifadeler oluştu.

"Dur biraz dedim. İnsanın bilinçaltının garip şeyler gösterdiğini ve kişinin kendisini korkuttuğunu çok duydum. Hatta delirttiğini. Ama şuan senin anlattıkların en ilginç olanlarından. Çok fazla düşünüyorsun ve seni etkileyen kısımları kafana takıyorsun. Değiştiremediğin sorunları ve acıların ağırlığını kafanın içinde çok fazla dolaştırma" dedim.

YOL ŞEYTANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin