BÖLÜM 2

381 13 5
                                    

Elimi uzattım. Yaptığım işten bahsederken beni övüyor fakat sakladığı birşeyler varmış gibi seziyordum. Konuştuklarını değil, söylemediklerini yakalamaya çalışıyordum. Ama kim bilir belkide benim şüpheciliğimin getirmiş olduğu bir kaygıdır. Herşeye rağmen düşüncelerimde ki serzenişi bir kenarı bırakıp nezaketle karşıladım.
"Teşekkür ederim. Eğer size ve üstlerinize iyi bir izlenim bıraktıysam ne mutlu. Başka projelerde çalışmamız içinde temeli iyi atılmış hoşgörü olarak hatırlanır" dedim.

Kenarda duran son kamera lensimi de çantaya koydum. Kurdukları çekim atölyesi binanın sekizinci katındaydı. Bende dışarı çıkmadan önce son kez bir bardak kahve almak için çalışanların mola verdiği odaya yöneldim. Oda da bulunan bütün çalışanların yüzünde sorgulayıcı bir ifade ve günün bıraktığı yorgunluğun izleri süzülüyordu. Bende etrafıma göz geziniyordum. Tam o anda onu gördüğümü sandım. Aynı siyah küt kesim saçları ve gülümsemesi yüzünde belirmiş şekilde odanın en köşesinde masada oturur vaziyetteydi. Gözlerimi kapadım ve bir saniye sonra açtım. Tekrar baktığımda orada başka biri oturuyordu. İlaçlarımı almam gerekiyordu. Bu sırrı bir tek Tolga biliyordu. Onun haricinde kimseye anlatmamıştım. Kimsenin de bilmesini istemiyordum. Dışarıdan bir göz olan, sizi tamamen tanımaya zaman ayırmamış insanlar kendilerince yorum yapmayı, bildiğini sandığı konularda görüş belirtmeyi severler. İsteyerek veya istemeden size kusur yafta edip ötekileştirirler. Güzellik veya iyi yanlarınızı değil, farklılıklarınızı eksiklik gibi yüzünüze vururlar. O yüzden bazı özelliklerinizi, düşüncelerinizde doğmuş fikirleri, sizi gercekten anlayan kişilere denk gelene kadar gizlemeniz daha iyidir.

Kendinizden cok fazla bahsetmek, bütün yanlarınızı insanlara göstermek, rüzgar tersine döndüğünde kendinizi savunmaya alacağınız bir noktanızın kalmaması demektir. Halbuki hiçbir hayat küçümsenecek kadar basit değildir.

Yaşadığım hayaller ve sanrılar uzun süredir yoktu. İlaç desteği ve terapiyle kontrol edebiliyordum. Genelde var olan korkunuzu yenmek için üstüne gitmeniz gerektiğini söylerler. Buhrandan kurtulmak için kesin çözüm olduğundan bahsederler. Ama bazı yaralar sizin ömrünüzün sonuna kadar takip edilecek şekilde derine kazınmıştır. Korku da aynı şekilde kaderinizin bütün sokaklarına sinmiştir. Ruhunuzun bu sarmal dan çıkması bir elin yardımı olmadan gercekleşemeyecek kadar imkansızdır.

Daha fazla zaman kaybetmeden binanın çıkış kapısına yöneldim. İlerlerken reklam ajansı patronuyla telefonda konuşmaya başladım. İşlerimin çalışacağım projelerin çoğunda o aracı olurdu. Kendime senelik izin vermek gibi bir planım vardı. Aramız her zaman iyidi. Mesafemizi korur, birbirimize saygınlığımızı kaybetmeden geçinirdik. Bazı isteklerimin olmasının nedenlerinden en büyüğü bu olabilirdi. Hayatımın uzun bir bölümünde, kalabalığın var olduğu, bir sürü insanı ikna edip ilgilenmek zorunda olduğum işlerde calışmıştım. Bu istemediğim alanlarda bulunma koşulu da hangi durumda kime nasıl davranacağım konusunda beni eğiten öğretmen gibi olmuştu. Yarından itibaren izne çıkmaya ve calışmaya ara vericektim. Bir gezi planı yapmamıştım. Fakat gitmek için can atıyordum. Son yasadığım travma olarak nitelendirilen olaydan sonra uzun bir süredir yola çıkmamıştım.

Saat akşam sekizi gösteriyordu. Tolga'da işten çıkmıştı. Konuşmak istedigi bir konu olduğunu söylemişti. Onu aradım. Evimin bir sokak üstünde doğduğumdan beri açık olan şairler temalı kafede bulusalim diye konuşmuştuk. Yarım saat önceden Tolga oraya geçmişti.

Sakin bir şekilde yürürken düşüncelerimde plan ve hesap yapıyordum. İşimi seviyordum. Ama peşinden büyük bir sorumluluk ve baş ağrısını da beraberinde getiriyordu. Her proje fırsatın da kendinizi tekrardan kanıtlamanız, yenilikte bulunmanız gereken bir denklemin içindeydiniz. İşinizin sunduğu cezbedicilik ne kadar kalite içeriyorsa sektörde var olan herkesten bir adım öndeydiniz. Bu sebeple çoğu zaman iş kolik olarak anıldığım olmuştur. Elimde olan birşey olsaydı bu düşünceleri durdururdum. Ama saplantılı gözüm ve üretme kişiliğim buna engel oluyordu. Arkadaşlarımla otururken düşüncelere daldığım, cevapları ve soruları kaçırdığım çok fazla an oluyordu. Zaten hep beraber görüşülen buluşmalardan uzaklaşmamın sebeplerinden kalıcı olanı, hepsinin aynı yerde duran, farklı sonuçlar bekleyen insanlar olmasıydı. Ve bir çok durum etkenlerin içindeydi. Sanatsal bir kılıfta üreten kişiler sadece tüketen insanlarla uzun vadede dostluklarını ilerletemezler. Bilgi ve ilham dolu her yer evim ve her kişi rehberimdi. Bunun haricinde olan insanlar ise geçip gittigim bir durak.

Hala tarihi dokuların var olduğu ve koruma altında olan tahta evlerin arasından kafeyi görücek mesafeye kadar gelmiştim. Hepsinin resterasyonu çok düzgün yapılmıştı. Akşam saatleri olsa bile, insanlar gece yarılarına hatta gün doğana kadar bu şairler kafesinin olduğu sokakta ve üst caddede olan mekanlarda otururlardı. Eskiye olan özlem herkesin ortak hasretiydi. Belkide bu özlemin sebebi, zamanın getirdiği tüketim ve vasatlaştırmanın getirdiği tahribat hızlı bir şekilde her şeyin sırandanlaşmasını sağlıyordu. Sislerin arasında kalmış geçmiş zamana ait silüetler kendini daha yaşanabilir gösteriyordu. O yüzden yenilik dedikleri kavramlar önceki fikirlerin ve nostaljinin tekrarı havasına bürünüyordu.

YOL ŞEYTANIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن