BÖLÜM 27

91 3 0
                                    

Tüm bunları düşünürken sol tarafımda bulunan, ormanın karanlığına bulanmış yol kenarından, birinin veya bir hayvanın adım sesleriyle birlikte yere düşen dal parçalarını ezerek ilerlediğini duydum. Hareket edemiyordum. Hayal gücümün fazla bir biçimde kapana aldığı düşünce girdabımın etkisi ve sesin getirdiği korku arasında, gerçekle yüzleşebilicek cesareti bulmaya çalışıyordum. Elimde ki feneri o tarafa çevirememiştim. Yavaş ve sakin adımlarla geriye doğru yürümeye başladım. Aradığım o cesaret ruhumun derinliklerinde kaybolmuştu. Belki de bir rüyada yakalayabilmek için kendini gizlemişti.

Motosiklete yaklaştım. Bir kaç adım kalmıştı. Yürüme sesleri aralıklı bir şekilde geliyordu. Bir şey hissetmişti. Ve o her kim ya da hangi hayvan ise uzaklaşmaya niyeti yoktu.

Bir anda geriye döndüm. Hızlı birkaç adım daha attıktan sonra motosiklete bindim. Olabildiğince hızlı bir biçimde sürmeye başladım. Bir süre arkamı dönüp bakamadım. Beş km ileri kadar gittikten sonra geriye bakma cesaretini gösterebildim. Ses yoktu. Beni takipte etmiyordu. Sakin karanlık bilinmeyen sırları ile gösterisine devam ediyordu. Siyah bir örtü gibi her tarafı kaplamış vaziyette duruyordu.

Hayır gerçek değildi... Olmamalı... Kendi hayal gücüm idi. Öyle olmak zorundaydı. O ölü hayvandan ses duymak istedim ve duydum. Beynimin bana oynadığı bir oyundu. Bir yerde soluklanmak gerekliydi. Ama ıssız bir yolda idim. Durup birşeyler içebileceğim veya dinlenebileceğim bir yer yoktu.

Yolun olabildiğince uzağına baktığımda bir tabela gözüme ilişti. "SICAK BİR DURAK" Yazıyordu. Kırmızı fosforlu bir şeritle çevresi çizilmişti. Biraz daha hızlandım.

Tabelaya vardığımda hemen bitişiğinde bir karavan vardı. Üstü ışıklandırılmış masalar vardı. Bir nebzede olsa içim rahatlamıştı. Sonunda uzun bir yolun ortasında insan görebileceğim ve mutlu olabileceğim aklımın ucundan geçmemişti. Birşeyler içebilecektim.

YOL ŞEYTANIWhere stories live. Discover now