BÖLÜM 109

5 2 0
                                    

LOS ANGELES HAVALİMANI - BİR GÜN SONRA


    Los Angeles Havalimanı yoğun günlerinden birini yaşıyordu... İnsanların koşturmacasına ve telaşesine karşın Mürsel ise sakin bir şekilde Amber' ı bekliyordu. Mürsel' in Los Angeles' a gelmesinin ardından Amber' ın da Los Angeles' a ineceği gün gelip çatmıştı. Mürsel, Rita' yla görüşmesinin ardından ve sözleşme imzalayarak yayınevinin kadrolu yazarı olmasının ardından yaşadığı her andan ve soluduğu havadan iki kat daha fazla zevk almaya başlamıştı. Zor günlerden sonra yaşadıkları şeyler onu başka dünyalara sürüklemişti ve hayalini kurduğu dünyaya adım atabildiği için Amber ile Rita' ya minnettardı. Elbette işinde iyi olduğu için hatta iyiden de ziyade işine tutkuyla bağlı olduğu için kendisine bu fırsat sunulmuştu ama yayınevlerinin popüler kültüre dönüştüğü bir dünyada da kendisi gibi popüler olmayan birine şans tanındığı için minnettardı. Artık kitabının çıkacağını bildiği için yaşadığı her andan zevk almak ve şu anda da ilk iş olarak Amber' ı karşılamak en uygun şey olacaktı. Bulutların üstünde olan ve sürekli kitabını düşünen Mürsel, elinde valiziyle birlikte Amber' ın geldiğini görünce elini kaldırdı ve "Amber!" diyerek seslendi. Amber da Mürsel' i gördükten sonra hafifçe gülümsedi ve onu gördüğüne dair bir mimik yaptı. Mürsel ve Amber iyice birbirlerine yaklaştıktan sonra sımsıkı sarıldı ve bir müddet de ayrılmadı... Kısa sürede çok iyi dost olmuşlardı ve bu uzun kucaklaşma da dostluklarının bir göstergesiydi. Bu kucaklaşmanın ardından ikisi de aynı anda kafasını hafifçe geriye çekti ve sanki uzun bir zamandır ayrı kalmışlarmışçasına suratlarına yerleşen tebessüm ve sevecenlik dolu bakışlar eşliğinde öylece birbirlerine bakmaya başladılar... Bu kısa bakışmayı bozan taraf ise Mürsel oldu:


- Hoş geldin Amber, seni gördüğüme sevindim...


- Asıl sen hoş geldin Mürsel... Benim senden iki gün sonra buraya inmiş olmam bir şey değiştirmez, sen benim şehrime geldin ve misafirimsin... Bu yüzden sana kocaman bir hoş geldin diyorum... Los Angeles' a, Melekler Şehri' ne hoş geldin! (Yüzüne yerleşmiş olan kocaman bir gülümsemeyle, içi içine sığmayarak bunları söylemişti.)


- Öyleyse ben de kocaman bir hoş buldum diyorum... Sayende hem kitabım çıkacak hem de Melekler Şehri' ni görme şerefine nail oldum... (Amber' ın gülümsemesi kadar olmasa da onun gülümsemesine benzer bir şekilde, büyük bir gülümseme takınarak bunları belirtmişti.)


- Kitabın asıl senin sayende çıkacak Mürsel! Nazik ve beyefendi tavrından ötürü sürekli bana minnetini sunduğunu biliyorum ama bu başarı senin başarın ve benim bu başarıdaki rolüm ise umut kapısının aralanmasına yardımcı olmaktı sadece. Kitabının çıkacağına ve her şeyin resmiyete de bağlandığına nasıl sevindiğimi anlatamam sana... Tekrar kitabın için tebrik ederim, çok daha iyi yerlere geleceğine eminim ve bu yolda her zaman yanındayım.


- Teşekkür ederim... Hem tebriklerin için hem de diğer her şey için teşekkür ederim... Artık önümde güzel bir süreç var ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım.


- Bunu yapabileceğine ve başarabileceğine hiç şüphem yok...


    Mürsel ve Amber, Los Angeles Havalimanı' ndaki ilk karşılaşmalarının ve ayaküstü sohbetlerinin ardından yemek yemek için bir restorana gitmek üzere oradan ayrıldı. Mürsel' in buraya geldiği ilk gün kiralamış olduğu araca geçerek şehir merkezine doğru ilerleyen ikili oldukça mutlu görünüyordu... Mürsel, daha önce sadece bir kez karşılaştığı Amber' la bir gün dost olacağını ve bu kadar iyi anlaşacağını tahmin bile edemezdi. Amber da kendisini Mürsel' in yanında oldukça neşeli ve enerjik hissediyordu... Yaklaşık beş buçuk saat süren yolculuğun etkisini ve yorgunluğunu hissetmiyordu bile... Tam tersi bir şekilde akşama kadar gezebileceğini ve günün tadını çıkarabileceğini hissediyordu. Bu güzel hislerin eşliğinde günün tadını çıkararak keyifli bir yolculuk geçirdiler ve restorana vardılar. Yemek yerken de keyifli dakikalar geçirdiler ve Mürsel' in Rita' yla olan buluşması esnasında yaşananları konuştular. Karınlarını doyurduktan sonra ise şimdi ki durakları Universal Studios olacaktı... Ertesi gün de Rita' nın ofisine gideceklerdi ve Mürsel' in çıkacak olan kitabında parmağı olan kişiler olarak, bir de üçlü görüşme gerçekleştireceklerdi... Ayrıca Amber da dostu Rita' yı görmüş olacaktı. Mürsel, Amber' ın yorgun olma ihtimaline karşın Universal Studios' a başka bir gün de gidebileceklerini söylese de Amber bunu kabul etmemişti. Kendisini iyi hissettiğini ve bugün gitmek istediğini belirtmişti.


    Mürsel ve Amber fazla vakit kaybetmeden Universal Studios' a geçmek üzere hareketlendi ve restoranda daha fazla oyalanmak istemedi... Universal Studios' a daha fazla vakit ayırabilmek için restoranda daha fazla durmak istemediler... Böylelikle Universal Studios' ta daha fazla zaman geçirebilmek amacıyla, yemeğin üstüne uzunca sohbet etmekten kaçınmış oldular. Yine keyifli bir araba yolculuğundan sonra Amber' ın daha önce pek çok defa ziyaret ettiği, Mürsel' in ise ilk kez göreceği Universal Studios' a vardılar. Burayı iyi bilen Amber, bir rehber gibi her şeyi Mürsel' e anlatıyordu. Universal Studios içerisinde zaten gerekli bilgiler veriliyordu ama Amber kendine has tarzıyla da bunları ve benzer bilgileri aktarıyordu, böylece sohbet de açılmış oluyordu. Amerikan film endüstrisinin, dünyanın lokomotifi olduğunu gözler önüne seren ortam gerçekten de tüyleri diken diken ediyordu. Dünyanın bazı bölgelerinde de sinema sektörü oldukça gelişmiş olsa da Hollywood' un yerinin daima ayrı olacağını gözlemlemek güç değildi. İlkler her zaman özel olurdu ve bu yüzden de Hollywood' un sinema için yaptıkları yadsınamazdı. Hollywood olmasaydı eğer bugün sinema diye bir şey olur muydu ya da olsa bile nasıl olurdu bunlar büyük muammaydı... İşte tam olarak bu yüzden; dağların üstünde yer alan Hollywood yazısı, yeryüzünün hayranlık uyandırıcı kara kütlelerinden olan dağların üstünde yükselirken, tüm dünyanın da üstünde yükseldiğini ve tüm dünyayı etkisi altına aldığını duyuruyordu sanki evrene. Tüm bu sebeplerden ötürü Universal Studios' a ve Hollywood' a hayran olmamak elde değildi... Mürsel de tüm bu duygular eşliğinde geziyordu ve kendisini filmlerin içerisindeymiş gibi hissediyordu. Ayrıca kendisine eşlik eden güzel bir kadınla burayı gezmek de ortamın güzelliğine güzellik katıyordu.


    Universal Studios' un en büyük özelliği, filmlerde görülen aksiyon sahnelerini birebir yaşatmasıydı... Bu nedenle Mürsel de; havada patlayarak yere çakılan uçakları, sel basmış kasabaları, uzaylı istilası nedeniyle harabelere dönmüş olan şehirleri izliyordu... Bu şehir simülasyonlarının içinden geçiyordu... İşte tam olarak bu nedenle, burayı gezen ziyaretçiler de evlerinde ya da sinema salonlarında izlemeye alışkın oldukları filmlerin içerisindeymiş gibi hissediyorlardı kendilerini. Dev bir mozaiğin içerisinde her şeyin nasıl sistemli bir şekilde işlediğini gözler önüne seren Universal Studios, Los Angeles' a gelenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biriydi. Mürsel kendisini çoktan bu büyülü dünyaya kaptırmıştı ve Hollywood' un nasıl dev bir sektör hâline geldiğini bir kez daha çok iyi anlamıştı. Şu anda yaşadığı bu an, tarifi imkânsız güzellikte bir oyunun ilk perdesi gibiydi onun için. Her şey göz kamaştırıcıydı, her şey hayallerini süsleyen anlardan birinin daha gerçekleşmesi için onu bekliyormuş gibiydi. Aslında; bir gün yolunun Amerika' ya düşeceğini bile tahmin etmezken, Amerika' da başardıklarının ve gördüklerinin güzelliğiyle dünyasının aydınlanacağını hiç düşünmemişti bile. Her şeyin ranta dönüştüğü ve liyakatın hiçe sayıldığı bir dünyada şansının yaver gideceğini ve istediklerini birer birer alabileceğini hiç düşünmemişti... Çok çalışsa bile bunların gerçekleşebileceğini düşünmemişti... İstediklerini alabilmek için pek çok şeyden ödün vererek bu noktaya gelmişti ve çok çalışmıştı... Tabii tüm bunları sonuna kadar da hak etmişti... Tabii dünyanın geldiği nokta ise hak edenlerin, hak ettiğini almasına mâni olmakla uğraşan kişilerle dolup taşan basiretsizlik çukuruna dönüşmesinden ibaretti... Ama o tüm bunlara da savaş açmıştı ve savaşarak bu noktaya gelmişti... Bundan sonra yapacakları ise aynı şekilde emin adımlarla yürümek, kitabını en iyi şekliyle sonlandırmak ve devamında da çalışmalara devam etmek olacaktı...


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant