BÖLÜM 87

6 2 0
                                    

   Angelina, Alice' in bu teklifi kabul edeceğini biliyordu çünkü Alice' in sakin ve cana yakın kişiliğinin altında maceraperver ve meraklı bir karakterin de yattığını gözlemlemişti. Dünyanın gidişatıyla ilgili büyük bir sırrın olabileceğini duyan Alice' in bunu öğrenmek isteyeceğini tahmin etmişti... Geriye sadece onu biraz etkileyebilmek ve hâlâ dost olduklarının sinyalini verebilmek kalmıştı ve melek güçlerinin etkisiyle de bunu yapmak çok zor olmamıştı. Mürsel ise "Angelina zor yoldan da olsa Alice' i etkin altına almayı başardın sayılır, biraz ortalığı gersen de başarılı oldun." diye düşünmüştü Alice' in işbirliği yapacağını belirtmesinin ardından.


    Anlaşmaya varmalarının ardından fazla vakit kaybetmek istemediler ve dışarıya çıkmak için hazırlanmaya başladılar. Daha önce yaptıkları gibi yine yürüyerek kasabaya varacaklardı. Alice' in evi kasabaya yürüme mesafesinde olsa da gürültülü ve kalabalık bir yerde değildi... Fazla yapıların bulunmadığı bir ara sokaktaydı ve sessiz sakin bir konumdaydı... Hatta kasabaya bu kadar yakın olup da sessiz bir konumda yer alan nadir evlerden birine sahipti... Bu yüzden de yürüyerek kasabanın merkezine ulaşma şansına sahiptiler ve yine bu şansı kullanacaklardı. Mürsel, Angelina' nın nasıl bir ispat sunacağını ve kasabada dolaşan bir robotu nasıl ele geçireceğini anlamamıştı. Aslında bu konuyla ilgili olarak henüz Angelina' nın da bir planı yoktu... Doğaçlama bir yöntemle işin içinden çıkmaya çalışacaktı. Bir robotun soğuk yüzü karşısında, sadece görevine odaklanmış bir meleğin kararlı yüzü olacaktı ve bu karşılaşmanın neye gebe olacağı da gün içerisinde belirlenecekti. Mürsel aynı zamanda Angelina' nın bir robota zarar verip vermeyeceğini de bilmiyordu... Angelina' nın robotlarla ilgili olarak kafasında ne olduğunu hiç bilmiyordu. Amaçları uğruna bir robota zarar vermenin etik olup olmadığını ya da tıpkı insana benzeyen bu varlıklara zarar verirken vicdanen rahat olup olmayacağını da kestiremiyordu. Ayrıca bir robota karşı zor kullanmayı göze alırlarsa eğer karşılarındaki varlığın robot olduğuna da tamamen emin olmaları gerekecekti. Böyle kritik bir ortamda neler olacağını kestirmek güçtü ama ardı ardına çakan şimşeklerin yarattığı kasvet ortamına benzer bir şekilde herkesin kafasında şimşekler çakıyordu. Alice' in ise hâlâ kendilerine güvendiğini hissedebiliyorlardı... Alice içgüdüsel olarak bu ikiliden kopmamanın doğru olacağını hissediyordu ve güveni biraz sarsılsa da hâlâ güveniyordu... Ya da bir başka deyişle Mürsel ve Angelina' nın haklı çıkmasını istiyordu.


    Artık tüm bu düşünceleri bir kenara bırakarak yola çıkma ve her şeyi gözleriyle görme isteğinde oldukları için olayları akışına bırakmanın iyi olacağını düşündüler. Yola çıktıklarında Alice heyecanlanmaya başladı... Az önceki şaşkınlıkla karışık korku hissini bir kenara bırakmıştı ve Angelina' nın anlattıklarına şahit olursa eğer kasabadaki kimsenin bilmediği, sıra dışı ve ilgi çekici bir olayın içerisinde bulacaktı kendisini... "Ya böyle böyle bir şey gerçekten varsa..." düşüncesi iyiden iyiye onu meraklandırmaya ve heyecanlandırmaya başlamıştı. Yol boyunca bu konu hakkında konuşmasının ve sorularına yenilerini eklemesinin tam zamanı olduğunu düşündü ve "Peki tüm bunları siz nereden biliyorsunuz" diye sordu. Bu konuyu ve stratejiyi Angelina ortaya attığı için Mürsel konuşmak istemedi ve Angelina' nın cevaplamasını bekledi... Angelina' nın daha hangi bilgilere onay verip vermeyeceğini tam olarak bilmediği için bunu yapmaktan başka çaresi yoktu. Bu konuyla ilgili fazla konuşmayarak, anlatılacakları neredeyse tamamen Angelina' ya bırakma mecburiyetindeydi. Mürsel' in tutumunu ve bu konuyla ilgili her şeyi kendisine bıraktığını anlayan Angelina, çok geçmeden "Biliyorsun ki biz İrlandalı değiliz ve bir şekilde bu simülasyonun içerisine sızdık. Burada neler döndüğünü öğrenmekle görevli bilim insanlarıyız diyebilirim sana. Amacımız da tamamen iyiliğe yönelik ve sizlere yardım etmek için buradayız. Bana inanıp inanmayacağını bilmiyorum ama bizi düşman olarak görsen bile sana zarar verecek olan iki ayrı büyük düşman daha var peşinde zaten... Bunlar maalesef eşine de zarar veren kodamanlar ve o kodamanları da yönetebilme gücüne sahip olan daha güçlü kodamanlar tabii ki... Bizi de düşman olarak görüyorsan ve bize bunu söylemiyorsan eğer üç farklı alanda düşmanın var demektir bu ve tek başına bunların hepsinden kaçamazsın. Senin için tek bir çıkış yolu var o da sana yardım etmeye çalışan bize güvenmen..." diyerek yanıtladı. Şöyle bir düşünen Alice, gerçekten de peşindeki güçleri alt etmenin çok zor olduğunu idrak etti... Kalbi zaten Mürsel ve Angelina' dan yanaydı ve sadece bugünün geçmesini bekliyordu... "Başta kodamanlar için çalışabileceğinizi düşünmüştüm ama size düşman gözüyle bakmıyorum tabii ki... Ancak bu konuda bir yorum da yapmak istemiyorum ve sadece bugünün geçmesini istiyorum. Bugün bana göstereceklerinizden sonra sizinle ilgili düşüncelerim tam olarak netleşecek. Ama şunu bilin ki şu anda yüzünüze gülüp arkanızdan plan yapmıyorum. Bana zarar vermeyeceğiniz konusunda size güveniyorum ve sizden kurtulma gibi bir düşüncem yok... Yani sizden korkup da fırsatını bulunca kaçacak değilim. Bugünü hep birlikte tamamlayacağız ve gün içerisinde yaşadıklarımıza göre hep birlikte karar alacağız, ispat sunamazsanız da yollarımızı ayırmayı kabul edeceksiniz ve beni rahat bırakacaksınız... Benim isteğim bu." diyen Alice gerçekten de aklından geçenleri söylemişti. Başka bir dönemden ışınlandıklarını ve dünyayı kurtarmak için burada olduklarını söylemek istemeyen Angelina, hayatlarıyla ilgili yine biraz yalana başvurmak zorunda kalmıştı çünkü yapılabilecek bir şey yoktu... Alice ise tam olarak doğrulardan bahsetmişti... Tabii Angelina da bunu isteyerek yapmamıştı ve herkesin kurtulması için zaruret olan bir şeyi yapmıştı.


    Alice aklına gelen soruları sorarak merakını giderme niyetindeydi ve bunu Mürsel ile Angelina' nın bir açığını yakalamak için yapmıyordu... Gerçekten merak ettiği ve kafasına takılan şeyleri öğrenmek istiyordu. Kısa bir sessizliğin ardından Alice, "Buraya geldiğinizden beri hiç robot gördünüz mü yoksa tamamen birilerinden aldığınız istihbarata dayanarak mı bana bunu söylediniz?" diye sordu bu kez de. Angelina ise "Kasabada gördüğün kişilerin yarısı ya da yarısından fazlası robot zaten. Hâlihazırda hepimiz her gün robot görüyoruz zaten ama gördüğümüz robotların dışı insan bedeniyle kaplı olduğu için ve gerçek insanlara çok benzedikleri için farkına varamıyoruz. Mürsel ve ben o robotlardan birinin kafa derisinin yüzüldüğünü ve derinin altında da kemik veya beyin yerine bir metal parçasının belirdiğini gördük. Bunu yapan da bize robotların varlığını kanıtlamak isteyen Yüzbaşı Benjamin' di... Yani evet, gözümüzle robot görmüş kişileriz." diyerek her şeyi anlattı ve ilk kez Yüzbaşı Benjamin' den de bahsetmiş oldu. Alice, konuyu irdeledikçe altından adeta gizem ve ürperti fışkırdığını fark ediyordu ve "Bu kadar şeyi yüreğim kaldırmayacak galiba... Acaba konu hakkında soru sormayı kessem mi..." diye düşünmeye başlamıştı. Tabii bir an için aklından bunlar geçse de ilk kez duyduğu bu ilginç adamı yani Yüzbaşı Benjamin' i sormadan yapamayacağını anladı ve "Yüzbaşı Benjamin kim oluyor peki?" diye sordu. Doğal olarak bu sorunun geleceğini bilen Angelina ise "Yüzbaşı Benjamin tüm bu teknolojinin arkasındaki adamlardan biri ve öyle sanıyorum ki içlerinde de bu işlerle en ilgili olanı... Kendisinin bize söylediğine göre asker falan da değilmiş, asker rolü yapıyormuş. 2893 yılında asker ve askeriye kavramının hatta tüm dünyanın, tüm insanlığın çok değiştiğini söyledi bize. Ayrıca gözlemlerime göre özünde iyi bir adam olsa da yaşadıkları ve üstüne yüklenmiş olan misyon sebebiyle her şeyi yapabilecek bir adam... Yani bir an için bu adam aslında iyi biri diye düşünürsen kendini kanlar içinde yerde yatıyor olarak bulabilirsin, bu türden bir adam... Üzülerek hatırlatmak zorundayım; kocanı elinden alan kodamanlardan daha üst seviyede bir kodaman yani Benjamin. Seni, bu kasabayı hatta dünyayı yöneten bir adam o... Yüzbaşı Benjamin' le ilgili olarak üçümüzün de bir ortak noktası var o da; Benjamin' in üçümüzün de hayatını karartmak istiyor olması... Şunu unutma! Sen 1893 yılında yaşadığını sanan bir köylüydün ve bu yıldan ötesini görmedin. Yüzbaşı Benjamin ise senin devrini ve ondan sonra gerçekleşen yüz yıllık olayları daha küçük yaşlardayken öğrendi ve senden yüz yıl ileride yaşıyor... Yani aranızda yüz yıllık bir teknoloji farkı da var... Yani karşılaşmak istemeyeceğin türden bir adam ve bu yüzden senden yardım istedik. Üçümüzün ona karşı birleşmesi gerekiyor!" dedi ve elinden geldiğince basite indirgeyerek anlatmaya çalıştı.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now