BÖLÜM 65

9 2 0
                                    

ERTESİ GÜN


    Mürsel ve Angelina güne oldukça güzel başlamıştı... Keyifleri yerindeydi ve rahat bir uyku çekmişlerdi. Mürsel artık bu yoğun tempoya alışmıştı ve sorunsuz bir şekilde işleyen çarkın dişlilerinden biriymiş gibi hissediyordu. Her ne kadar görevleri boyunca sorunlar yaşasa da bir şekilde görevi tamamlayacağına yürekten inanıyordu. Tüm bu tempo ve doğaüstü olaylara alışması neticesinde de çok rahat bir uyku çekmişti, yerini hiç yadırgamamıştı... Görev uğruna alışkanlıklarını bile değiştirmeye başlamıştı... Kendi evi dışında bir yerde rahat bir şekilde uyuyamayan Mürsel, artık nereye giderse gitsin kendisini rahat hissediyordu.


    Tüm bu güzel enerji, yaptıkları kahvaltıya da yansımıştı ve sohbet eşliğinde kahvaltı yapmaktan büyük keyif duymuşlardı. Kahvaltıdan sonra ise ne yapacaklarını konuşarak vakit geçirdiler. Kahvaltı esnasında Lindsay mevzusunu fazla konuşmamış olsalar da şu anda tam olarak bunu konuşmak zorundaydılar. Nick kendisini, oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi hissediyordu bir anlamda ve her şeyin çözülmesini istiyordu. Mürsel ve Angelina da her şeyi çözme konusunda gönülden yardım etmeyi istiyordu ama tam olarak nasıl yardım edeceklerini bilmiyorlardı. Tüm bunları kafasında ölçüp biçen Angelina tam olarak bir sonuca varamadı ve nasıl yardım edebilecekleriyle ilgili Nick' e danışmak istedi:


 - Sana tam olarak nasıl yardım edebiliriz Nick? Senin yardım isteğini kabul ettik ama bir türlü sana nasıl yardım edebileceğimizi bulamıyorum...


- Aslında ben de uzun ve detaylı bir plan yapmadım. Şu anda aklıma gelen ilk şey atlarımıza binip Lindsay' nin evine gitmek ve onlarla konuşmak...


- Bu planla ilgili anlamadığım şey şu: Biz sana nasıl bir katkı sağlayabiliriz? Senin oraya tek gitmenle, bizimle gitmen arasındaki fark nedir yani? Bizim elimizde sihirli bir değnek yok ve konuşmalarımız onlar için bir anlam ifade etmeyebilir.


- Çok fazla seçeneğimiz olduğunu düşünmüyorum. Başta Lindsay olmak üzere ailesiyle bir şekilde iletişim kurmam gerekiyor. Siz de yanımda gelirseniz eğer sizden güç alacağımı düşünüyorum. Ayrıca onları etkileyebileceğinizi düşünüyorum. Ben size çabuk ısındım ve herkesin de sizi seveceğini düşünüyorum... Bu yüzden yanımda gelmenizi istiyorum. Yardım etmeyi kabul ettiniz ve ancak bu şekilde bana yardım edebilirsiniz.


- Peki öyleyse... Senin istediğin gibi olsun... Zaten benim ve eşimin aklına başka bir yol da gelmiyor şimdilik. O hâlde yola çıkmak için hazırlıklarımızı yapalım.


    Angelina' nın son söyleminden sonra Nick' in gözlerinin içi gülmeye başladı. Mürsel ve Angelina' yı bir umut ışığı olarak gören Nick, boşu boşuna bu kişilerle karşılaşmadığını düşünüyordu. Mürsel ise Nick' in fazla hayallere kapılmaması gerektiğini ve hayalperest bir tutumla yola çıkıldığı takdirde umutların hüsrana dönüşebileceğini düşünüyordu... Ama yine de bunları Nick' e söylemek istemedi. Nick' in şu anda bulutların üstünde uçtuğunu ve ona söylenebilecek her şeyi yanlış anlama eğilimi gösterebileceğini düşünüyordu. Olumlu ya da olumsuz tüm şeyleri Lindsay' nın ağzından duyması gerektiğine kanaat getirmişti. Bu durumla ilgili herkesin kendine göre bir düşüncesi olsa da şu anda yola çıkmaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktu. Fazla vakit kaybetmeden bahçeye çıktılar ve öncelikle atları hazır duruma getirmeye çalıştılar. İsimleri Şanslı ve Benekli olan iki atı tanıtan Nick, ardından atların eyerlerini koydu ve binmeye hazır hâle getirdi. Son hazırlıklarda tamamlandıktan sonra artık yola koyulma vakti gelmişti. Nick; Benekli' nin üstünde yolculuk ederken, Mürsel ve Angelina ise Şanslı' nın üstünde ilerliyordu. İrlanda' nın yemyeşil ovalarını ve vadilerini aşarak ilerleyen üçlü, bu keyifli anların tüm günlerine sirayet etmesini ve uğruna çıktıkları yolculuktan güzel gelişmelerle dönmeyi ümit ediyordu.


    Yolculuklarını tamamladıklarında zamanın nasıl geçtiğini ve nasıl Lindsay' nin evine vardıklarını anlamadılar bile... Ama bir sorun vardı... Lindsay' nin evinin önüne geldiklerinde çitlerin önünde, bahçeye giriş kapısının olduğu yerde bazı adamların dolandığını gördüler. Görebildikleri kadarıyla bahçenin içi de insan doluydu. Bu kişilerin kim olduğu ve neden orada olduklarını anlamak imkânsızdı. Hararetli bir şekilde dolaşan bu adamların varlığı insanı huzursuz etmeye yetiyordu. Cenaze nedeniyle bir araya gelen kalabalık toplulukların yaydığı enerjiye benzer bir enerji yayıyorlardı ama bu, biraz daha farklı ve gizemli bir enerjiydi aynı zamanda. Ortamdaki ambiyans, beklenmedik gelişmelerle karşılaşılacağının habercisiydi sanki. Tüm bunlara rağmen Nick oldukça kararlıydı ve buraya kadar gelmişken geriye dönmeye niyeti yoktu. Başta Nick olmak üzere Mürsel ve Angelina da gördükleri manzara karşısında şaşırmıştı ve içerideki kişilerin kim olduklarına bir anlam verememişlerdi. Bay Andrew' un yakın ilişkiler içerisinde oldukları kodamanların eve gelmiş olabileceğini düşünseler de bu kadar kalabalık insan topluluğunun orada olamayacağını varsayarak bu düşünceden vazgeçmişlerdi. Bahçe kapısında nöbet tutan iki kişi de Lindsay için gelen üçlüyü görmüştü ama henüz hiç kimse konuşmamıştı. Nöbetçiler, onların biraz daha yaklaşmasını ve konuşma mesafesine girmesini bekliyordu.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now