BÖLÜM 69

13 2 0
                                    

    İstese de istemese de Mürsel' in gerçeği kabullenmesi gerekiyordu. Bir an için aklına gelen bir düşünce onu biraz olsun rahatlattı... Gördükleri iğrenç bir manzaraydı ama en azından hiçbir insan ölmemişti... Ölen ya da öldüğü sanılan kişiyse bir robottan, insan üretimi bir mekanizmadan ibaretti. Tabii durum bu olsa da birlikte kapana kısıldıkları ve tam karşılarında duran adamın ne yapacağını bilememek de can sıkıcıydı. Ayrıca 1893 yılında robotların ne aradığı gibi insanı çileden çıkarabilecek sorunsallar da vardı. Tüm bunların yanı sıra Nick de bir robot muydu ya da robot değilse eğer bir robota nasıl aşık olmuştu... Tüm bunlar ilk bakışta göze çarpan ve çözülmeyi bekleyen sorunlar silsilesiydi... Tüm bu olan biteni anlamak içinse oldukça uzun bir açıklamaya ihtiyaç duydukları gün gibi ortadaydı. Mürsel ve Angelina oldukları yere saplanıp kalmışken ve tüm bunları düşünmekle meşgulken Yüzbaşı Benjamin ise yeterince onları gözlemlediğini düşündü ve alay eder gibi bir bakışla "Gördüklerinizi beğendiniz mi?" dedi... Birkaç saniyelik duraksamanın ardından Angelina devreye girdi ve "1893 yılında robotun ne işi var? Bu devirde böyle bir teknoloji yok!" dedi şaşkınlığın şokunu atlatamamış bir hâlde. Yüzbaşı alay edermişçesine kıs kıs gülerek "Çünkü 1893 yılında değiliz sizi salaklar! 2893 yılındayız, bunu bilmiyor musunuz?" dedi ve bunu derken biraz da sinirden gülüyormuş gibi hâli vardı. Biraz olsun kendisini toparlamış olan ve neler olduğunu öğrenmek için can atan Mürsel ise "Hayır! Bizim hiçbir şeyden haberimiz yok... Lütfen bize tüm gerçekleri anlat... Uzun hikâye olsa bile dinlemeye hazırız." dedi titrek bir ses tonuyla. Yüzbaşı Benjamin gülümsedi ve "Peki öyleyse... Bu oldukça uzun bir hikâye ve salağa anlatır gibi anlatacağım... Kulağınızı açıp beni iyi dinleyin." dedi ve şöyle bir soluklandıktan sonra tekrar masasına geçti... Bir güzel sandalyesine kurulduktan sonra da her şeyi en başından anlatmaya başladı:


    "Her şey 2123 yılında başladı... O tarihten sonra teknoloji hızla gelişti ve bugünkü hâlini aldı. Tabii o devirleri ben görmedim. Okullardan ve büyüklerimizden duyduğumuz kadarıyla teknoloji için milat olan yıl 2123 yılıymış... Tabii tüm bunları sizin de biliyor olmanız lazımdı ama neyse... Ben önce geri zekâlıya anlatır gibi anlatayım da onları da sonra konuşuruz: Kimileri 2123 yılından sonra teknolojinin çığrından çıktığını düşünüyor... Kimileriyse o tarihten sonra teknolojinin altın çağını yaşamaya başladığını düşünüyor... Bana soracak olursanız eğer ben tüm bunları pek fazla umursamıyorum... Sonuç olarak insanoğlunun dünya üstündeki hâkimiyeti devam ediyor ve yaşamaya devam etmekten başka yapacak bir şeyimiz yok... Yaşamaya devam edebilmek için de doğduğumuz ve büyüdüğümüz ortamlara ayak uydurmalıyız, koşullara adapte olmak zorundayız. Yani ben biraz düz bir adamım ve bu konuda böyle düşünüyorum.


    Bundan yaklaşık yüz yıl önce geçmiş çağların simülasyonlarını ürettik ve gerçek anlamda o çağların canlandırmasını yaptık. Zaman içerisinde film ve sinema kültürü yok olmaya başladı. İnsanlar oyunculardan hep daha fazlasını istemeye başladı, yapay zeka ve yapay oyuncular iyiden iyice filmlerin içinde yayılmaya başladı. İnsanlar başta bu yapaylıktan hoşlandıysa da bir süre sonra özüne döndü ve gerçekçilik istemeye başladılar. Oyuncuların ve dublörlerin üstüne çok yük binmeye başlamıştı ve bir süre sonra da insanlar oyunculardan haz almamaya başladı. Kendilerini onların yerine koyarak kendi filmlerini oluşturmak istediler. Filmlerin çok daha gerçekçi olmasını istediler... Gelişen görsel efekt teknolojisi ve yapay zeka teknolojisinin film endüstrisine sızmasıyla birlikte filmler zaten yeterince gerçekçiydi aslında... Yani kendi yapaylıkları içinde gerçekçiydiler... Fakat insanlar gerçekçiliğin de ötesinde, gerçeğin ta kendisini görmek istediler. Aynı zamanda oyuncuların da sıradan insanlar olduklarını, zaafları olduklarını ve tapılması gereken kişilikler olmadıklarını düşünenlerin sayısı oldukça fazlalaştı.

MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu