BÖLÜM 101

5 2 0
                                    

   Mürsel duygusal olarak kendisini tatmin ettikten sonra artık eve gitmesinin iyi olacağını düşündü. Oradan ayrılırken sık sık kafasını geriye çevirip arkasına bakıyordu, sanki vedalaşmakta zorluk çekiyordu. Mike' ın Yeri' ne tekrar giremeyeceğini ya da orada kitap yazamayacağını düşünse de ara ara buraya geleceğinden ve vakit geçireceğinden emindi. Caddeyi geçtikten sonra evine doğru çıkan ara sokağa girdiğinde ise Long Island' ın ara sokaklarını ne kadar özlediğini fark etti. Her iki yanı da dev ağaçlarla dolu, sessiz ve düzenli olan bu sokakları özlememek imkânsız olurdu zaten.


    Yol kısa olduğu için bu sokakta yürümenin keyfine tam olarak varamayan Mürsel, uzun bir aradan sonra evinin önüne gelmiş olmanı keyfini sürecekti artık... Evinin önüne varmıştı ve öylece bahçenin girişinde durup evi izliyordu. Bu evde kiracıydı ama uzun bir süre geçirmişti ve kendi eviymiş gibi benimsemişti. Evin kendisine ait olmayan fakat ortak kullanım alanları içerisinde olan bahçesi, çardağı gibi bölgelerini de şahsına ait bir yerin parçasıymış gibi seviyordu. Belki günün birinde Amerika Birleşik Devletleri' nde şahsına ait bir evi de olacaktı ama o şu anda, anılarının olduğu evle özlem gidermekle meşguldu. Evin ön girişinden başlayarak, önündeki manzarayı şöyle bir süzen Mürsel, bahçeden içeriye adım atmadan önce birkaç dakika boyunca bu hâlini sürdürmek istiyordu... Her anın tadını çıkarmak istiyordu. Şu anda orta hâlli bir eve bakıyor olsa da sanki görkemli bir şatoya ya da malikâneye bakıyormuş gibi hissediyordu. Bu ev onun için büyük anlam taşıyordu ve bu evden çok daha lüks olan evlerin veremeyeceği enerjiyi ona veriyordu. Long Island' ın temiz havası ciğerlerine dolarken, mazinin iç açıcı kokusu da ciğerlerine doluyordu ve her nefes alışverişinde yenileniyordu sanki. Eve girerek bir sonraki güzel ana geçme planını sürekli erteliyordu çünkü bu ilk karşılaşma anının getirdiği büyülü atmosferin yavaş yavaş etkisini yitirmesinden endişeleniyordu.


    Bilinçli olarak süreyi uzattıkça uzatırken bahçeden içeriye adım atmasının da pek bir anlam ifade etmeyeceğini düşündü çünkü üstünde anahtar yoktu. Mürsel' in, kaldığı bölüme girebilmek için evin arka bahçesine doğru ilerlemek gerekiyordu ama kapının önüne gelse bile içeriye giremeyecekti çünkü üstünde hiçbir şey yoktu. Ne yapacağını düşünürken aklına arabası geldi ve arabasının anhatarlarının evde olduğunu hatırladı. Şimdilik eve giremeyecek olsa da arka bahçeye doğru yürüyerek, arabasının park hâlinde olduğu alana gitmek ve arabasıyla hasret gidermek istiyordu. Biraz da evinin girişinin olduğu yerlerde durmak ve anıları tazelemek üzere bahçeye girdi ama henüz birkaç adım atmıştı ki tüm sessizliği bozan tıkırtı sesiyle irkildi. Evin ön kapısı açılıyordu ve muhtemelen Mürsel eve vardığından beri evde olan ev sahibi kapıda belirecekti. Evin iki kapısı olduğu için tıkırtı sesi gelir gelmez ev sahibi kapıda belirmemişti, kapıları açmakla uğraştığı için hemen çıkamamıştı... Bir tane tahta kapı ve bir tane de boydan boya sinekliğin olduğu kapı olmak üzere iki kapıyla karşılaşmak ise Amerika' da son derece normaldi. Birazdan karşısında ev sahibini göreceğini düşünen Mürsel ise oldukça sevindi çünkü ev sahibindeki yedek anahtarla evine girebileceğini düşünüyordu... Fakat çok geçmeden kapıda bir kız belirdi ve Mürsel de oldukça şaşırdı çünkü başta bu kızı tanıyamadı... Kim olduğunu çıkarabilmek için elinde olmadan gözlerini kısarak bakmaya başladığında ise ev sahibinin kızıyla karşılaştığını anladı. İsmi Amber olan ev sahibinin kızını sadece bir defa görmüştü ve bu da uzun bir zaman önceydi. İşten geldiği sırada karşılaştığı Amber' la sadece ayaküstü bir sohbet gerçekleştirmişti.


    Şu anda Amber da Mürsel de epey bir şaşkındı ve öylece kalakalmışlardı. Amber zayıf ve uzun boylu bir kızdı ve vurdumduymaz, neşeli yapıda bir genç kız olduğunu söylemek mümkündü. Sadece bir kez karşılaşmalarına rağmen ikisi de birbirini tanımıştı. Mürsel' in adını sıkça babasından duyduğu için unutmaması normal olan Amber' ın aksine Mürsel' in, onun adını unutması beklenebilirdi ama öyle olmamıştı... Onu gördükten birkaç saniye sonra adını da hatırlamıştı. Evde yalnız olan ve canı sıkılmış olan Amber, Mürsel' i tanıdıktan sonra sıcakkanlı bir şekilde gülümsedi ve konuşmayı başlatan taraf oldu:


- Hey Mürsel, burada ne yapıyorsun? Babam uzun bir süredir eve gelmediğini söyledi ve senin için çok endişeleniyordu. Sen yokken burayı kiraya vermediği gibi arabana da kendi arabasıymış gibi baktı. Senin bir gün geleceğini ve her şeyi açıklayacağını biliyordu... Ama ihtiyarı çok endişelendirdin, böyle bir şeyin nasıl olduğuna hiçbir anlam veremedi. Hiçbir şey söylemeden ortadan kaybolman ve araban da dahil olmak üzere eşyalarını burada bırakmış olman onu çıldırttı... Kendi oğlundan haber alamıyormuş gibi hissetti hep...


- Merhaba Amber, beni görür görmez bu can sıkıcı durumu sormuş olman çok normal ve her şeyi açıklayacağım. Her şeyin bir açıklaması var ama önce dinlenmek ve her şeyle özlem gidermek istiyorum, sonra her şeyi anlatacağım. Sen nasılsın peki? Seni iyi gördüm, iyi görünüyorsun.


- Ben gayet iyiyim ve okul tatil olduğu için California' dan buraya geldim, bir süre burada kalmak istedim, ben de senin gibi özlem gidermek istedim sanırım. Aynı zamanda erkek arkadaşım Donald' tan ayrıldım ve biraz da bu yüzden buraya geldim, kafa dağıtmak için yani. Sen nasılsın peki? Bize anlatman gereken çok şey var... (Amber kolejden tanıştığı erkek arkadaşıyla sürekli kavga ediyordu ve sonra da barışıyordu. Bu kez kendilerini büyük bir kavganın içerisinde bulmuşlardı ama barışma ihtimalleri de her zaman vardı.)


- Umarım en yakın zamanda barışırsınız. Daha önce de aranızın bozulduğunu ama bir süre sonra barıştığınızı duymuştum. Tekrar bir araya gelmenizi diliyorum.


- Bu sefer öyle olmayacak galiba. Bu sefer her şey bitti diyebilirim. Çok büyük bir mucize olmadığı sürece bir araya gelmeyeceğimize eminim ama iyi dileklerin için teşekkürler. Neyse, bu konuyu boşverelim de en başından beri merak ettiğim şeyi sorayım ben... Neden hastane kıyafetiyle dolaşıyorsun?


- Açıkçası hastaneden kaçtım yani kaçmak zorunda kaldım. Merak edecek olursan da şu an iyi ve sağlıklıyım...


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Kde žijí příběhy. Začni objevovat