BÖLÜM 80

4 2 0
                                    

    Keyifli bir sabaha uyanmamış olsalar da rutin şeyleri yapmak ve yerine getirmek zorunda kalmışlardı... Kahvaltı yapmak, sohbet etmek gibi şeylerdi bunlar... Şimdi de cenaze töreni için yola çıkma vakitleri gelmişti. Törenin yapılacağı meydana yürüyerek ilerleyeceklerdi çünkü Alice' in evi pek uzakta değildi. Dünkü cinayet olayından sonra meydanda toplanmış olan kalabalık halk her şeyi ücretsiz bir şekilde halletme ve Alice' i sadece evine gönderme kararı almıştı. Mezar taşı, tabut ve ölüyle ilgilenilmesi gibi şeyler kasabada bu işleri yapan kişiler tarafından halledilecekti. Alice' in perişan hâlini gören kasabalılar böyle bir karar almıştı ve yalnızca iyi gün dostu olmadıklarını göstermişlerdi. Yaşanan ekonomik kriz ve artan zorbalıklar nedeniyle kendi içlerinde de pek çok defa kavga etseler de dün yaşanan olay herkesi derinden etkilemişti. Bu talihsiz olayın ardından şimdilik kasabaya bir dinginlik ve yardımseverlik hâli çökmüştü. Olumsuz pek çok olayın içindeki bu tek olumlu olayın ardından ise insanların bu ruh hâlini ne kadar daha koruyabilecekleri zaman içerisinde belli olacaktı.


    Mürsel, Angelina ve Alice çok da uzun olmayan yolu neredeyse aşarak kasabanın meydanına varmıştı. Meydana doğru ilerlerken yol üstünde Kara Şimşek' i gördüler. Kara Şimşek aynı yerde duruyordu ve onu bir otelin önüne bağladıklarını fark ettiler. Atlarıyla ilgili durumu Alice' e anlatan Mürsel ve Angelina soluğu Kara Şimşek' in yanında aldı. Sanki yavrularına kavuşlarmış gibi Kara Şimşek' in kafasını okşayan Mürsel ve Angelina, bu buruk günde biraz olsun sevinmişti ama Alice' in durumundan dolayı abartılı sevinç gösterisinde bulunmamaya da çalışıyorlardı. Mürsel, Angelina ve Alice atın başında toplanmışken bunu gören otel sahibi geldi. Alice' i tanıyan otel sahibi içten bir selam verdi ve başsağlığı dileklerini iletti. Dün yaşanan olayla ilgili üzüntülü olduğunu belirten adam daha sonra Mürsel ve Angelina' ya döndü ve "Bu atı çok sevdiniz galiba gençler." dedi. Hafifçe tebessüm eden Mürsel ise "Aslında bu at bizim ve adı da Kara Şimşek. Dünkü hengâmede onu buraya bağlamak zorunda kaldık." diyerek her şeyi anlattı. Olan biteni dinleyen otel sahibi ise bu sefer yüzünü Alice' e dönerek "Bu güzel atın arkadaşlarına ait olduğunu bilmiyordum... İsmi de çok değişik ve güzelmiş... Kara Şimşek... Vay be! Dün bu atı burada görünce tüm bakımlarını yaptım ve karnını da bir güzel doyurdum. Hiçbir şekilde aç ve susuz kalmadı. Atın bakımlarıyla ilgilenirken sahibinin ortaya çıkma ihtimaline karşı da onu burada tutmaya devam ettim... Ve sahiplerinin ise güzel Alice' in arkadaşları olduğunu bilmiyordum." dedi herkesin içini rahatlatacak şekilde. Otelin sahibi olan bu adam oldukça yufka yürekli ve hâlden anlayan biriydi... Onunla bir süre daha sohbet eden ve minnetlerini sunan Mürsel, Angelina ve Alice oradan ayrıldı ve meydana doğru ilerlemeye devam etti.


    Meydana vardıklarında tüm kasabanın eksiksiz bir biçimde orada olduğunu gördüler. Alice' in kalabalığın arasından geçebilmesi için yolu açan insanlar onun sırtını sıvazlıyordu dost canlısı bir şekilde. İnsanların desteğini ve içten yaklaşımlarını hisseden Alice de biraz olsun rahatlamıştı, kendisini daha rahat hissediyordu... En azından dünden bu yana yaşananların gerçekliğini kabul etmeye başlamıştı ve acısını yaşamaya devam edecek olsa da dik durabilmeye çalışması gerektiğinin de farkına varmıştı. Alice yaralı bir ceylan gibi seke seke kalabalığın arasından geçmeyi ve eşine ulaşmayı başarmıştı. Yarası ve kanları temizlenmiş olan eşi boylu boyunca tabutta yatıyordu ve henüz kapağı kapanmamış olan tabutun içinde ölü de olsa karısının gelmesini bekliyordu sanki. Alice kocasının yanına yaklaştıktan sonra bir hayli duygusallaştı ve dudakları büzülmeye, gözleri dolmaya başladı... Kızaran gözleri günbatımı kızıllığını andırıyor ve gün battıktan sonra çöken karanlığın farklı bir versiyonunun hayatına çökmesini simgeliyordu sanki. Metanetini korumaya çalışırken gücünü de, kendisine destek olan insanlardan alıyordu. Eğilip eşinin kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra onu alnından öptü ve tabutun yanı başında bekleyen papaza tamam anlamında bir işaret yaptı.


    Alice son vedasını yaptığını ve eşinin bedeninin toprakta huzur bulmasına razı olduğunu ifade etmişti hareketleriyle... Birkaç adım atarak geriye çekildi ve tabutun kapanması için görevlilere müsaade etti. Zor anlara sürekli yenisi ekleniyordu ve bu cenaze töreninin her anının zorlu geçeceği belliydi ama aşama aşama her anında da yapılması gerekeni yapması gerekiyordu. Cenaze töreni yapılırken Alice' e ve kaybettiği eşine yakınlığıyla bilinen kasaba sakinleri teker teker öne çıkıp konuşma yapmıştı. Hepsi son derece duygu yüklü ve etkileyici konuşmalar yapmıştı. Herkes konuştuktan sonra en son Alice öne çıktı ve zaman zaman gözyaşlarına boğulmaktan konuşmakta güçlük çekeceği bu konuşmayı yaptı:


    "Öncelikle hepinize teşekkür etmek istiyorum. Bu zor günlerimde bana destek olan herkesin ismini saymaya kalksam herhalde bu cenaze törenini yetiştiremeyebiliriz. Hepinizin kalbimde ayrı bir yeri olduğunu ve hepinize minnettar olduğumu biliyorsunuz zaten. Tabii tüm kasaba halkı olarak hepimiz zor günlerden geçiyoruz ve sizlerin de yaşadığı zorlukların epey büyük olduğunu biliyorum. Tüm bunlara rağmen kendi zorluklarınızı bir kenara bırakıp benim için çabalamanız ise çok özel ve tarifi imkânsız güzellikte bir olaydı... Tekrar hepinize çok teşekkür ediyorum.


    Eşim Alexander' la yaklaşık iki yıldır evliydik ve çağımızın tüm zorluklarına rağmen mutluyduk. Birbirimizi severek evlenmiştik ve birbirimize karşı hiç saygısızlık yapmamıştık. Karşılıklı saygı ve sevgi çerçevesinde her şeye karşı göğüs germeye çalışıyorduk... Çünkü sevginin gücü böyle bir şeydi ve birbirimize ölesiye bağlıydık. Aramızdaki sıkı bağ hiçbir şekilde ve hiçbir zaman çözülmeyecek kadar güçlüydü... Nitekim öyle de oldu... Hiçbir şekilde çözülmedi ve bizi birbirimizden ayırabilecek yegâne şey ancak ölüm olabilirdi... Maalesef karşı koymamızın imkânsız olduğu bir hain saldırı sonucu eşimle sonsuza dek ayrılmak ve vedalaşmak zorunda kaldım. Alexander özel bir insandı ve ailesine çok bağlı biriydi. Burada ne kadar anlatsam da onu ne kadar övsem de yüreğimde kopan fırtınıları ve onu ne kadar çok sevdiğimi tarif edemem. Haksızlığa ve zorbalığa hiçbir zaman tahammül edemeyen biriydi ve hain toprak ağalarına karşı da sesini en çok yükselten kişi olmuştu belki de... Onun bu tutumundan dolayı başına bir şeyler gelebileceğinden korktuğum için sesini çıkarmamasını söyledim çoğu zaman. O ise her defasında bana, "eğer şimdi sesimizi çıkarmazsak ileride açlıktan ve yoksulluktan öleceğiz zaten" derdi. Onu ilk tanıdığım dönemlerde zaten bu karakterine aşık olmuştum... Dürüst ve bildiğini söylemekten çekinmeyen bir adamdı... Ama onun eşi olduktan sonra da görevlerim arasında onu koruyup kollamak da vardı... Bu yüzden de gücümüzün yetmediği konularda eskisi gibi yüksek sesle konuşmamasını, kendisini geri plana çekmesini, sakince plan yapabilmek için biraz daha sakin olmasını söylemiştim hep.


    Sonuç olarak hayat bize adil davranmadı, zorlukların içinde dünyaya gelerek zaten adil bir hayatımızın olmayacağı baştan belirlenmişti. Zorlukları aşabilmek için ise geçici olarak doğru bildiğimiz gerçeklerden ödün vermemiz gerektiğini ama kendimizi de salmamamız gerektiğini aktarmaya çalışmıştım ama... ama..."


    Alice hızlı ve akıcı başladığı konuşmasının henüz yarısına gelmişti ki birdenbire duygusallaşmaya ve titremeye başladı. Belli etmemeye çalışsa da ağlamaya başlayan Alice daha fazla konuşamayacağını belirterek Mürsel ve Angelina' nın yanına geçti ve topluluğun önünden ayrıldı. İçinde bir yerlerde patlayan bir volkan gibi patlayan keder, duygusal reaksiyonlar göstererek konuşmasını yarıda kesmesine neden olmuştu. Onun bu hâli bir kez daha yürekleri parçalamaya yetmişti ve topluluğun da duygusal olarak dağılmasına neden olmuştu. Alice' le birlikte tüm kasabada en zorlu dönemlerinden birini yaşıyordu. Kasaba halkı Alice' in durumu karşısında perişan olsa da sıranın kendilerine gelme ihtimalinden dolayı da geleceklerinin belirsizliği karşısında endişeleniyor ve korkuyordu. Artık tüm kasaba diken üstündeydi ve daha ne kadar "zorlukların üstesinden birlikte geleceğiz" yaklaşımını devam ettirebileceklerini ve nasıl rol yapabileceklerini kestiremiyorlardı. Öyle ya da böyle herkesin katılımıyla bu cenaze töreni gerçekleştirilecekti ama sonrasında olacakları kimse bilmiyordu... Ve kötü şeylerin devam etme olasılığını yüksek görüyorlardı.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now