BÖLÜM 76

7 2 0
                                    

   Bir süre daha umutla ilerledikten sonra kasabanın meydanına vardılar ve kasabanın girişinde rastladıkları manzaranın tam tersi bir manzarayla karşılaştılar... Kasabanın girişi ne kadar boşsa, burası da tam tersi bir şekilde bir o kadar insan kalabalığı barındırıyordu. Kalabalığın kaynağını öğrenmek isteyen Mürsel ve Angelina, attan inerek yaya olarak devam etmek zorundaydı. Kara Şimşek' i orada bırakmak ve yürüyerek kalabalığın arasına girmekten başka çareleri yok sayılırdı. Döndüklerinde Kara Şimşek' i bulamama ihtimallerine karşın bir şeyler düşündüler ve etraflarına baktıklarında da onu bağlayabilecekleri bir ip buldular. Artık yardım isteyebilecekleri haddinden fazla insanın bulunduğu bir topluluğunun içine düşmüşlerdi ve orada neler olup bittiğini de öğrenmeleri gerekiyordu. Mürsel ve Angelina, kalabalığı yarmakta ve meydanın göbeğine ulaşmakta zorluk çekiyordu... Hâliyle orada neler olup bittiğini kavrayamamışlardı. Asıl olayın yaşandığı yere varabilmelerinin oldukça uzun süreceğini düşündükleri için öncelikle birilerine sormanın daha mantıklı olacağını düşündüler. Hemen önlerinde yer alan uzun favorili, pos bıyıklı, beyaz saçlı, yaşlı bir adama olan biteni sormak isteyen Angelina, kalabalığın yaydığı gürültüyü bastırarak sesini duyurabilmek için yüksek bir sesle konuştu:


- Burada neler oluyor böyle? Bu kalabalık da neyin nesi?


- Toprak ağaları bir genci idam etmek için meydana getirdi. İbretiâlem olması için halkın gözü önünde idam edeceklerini söylediler. Üstelik böyle bir şey yapmaya yetkileri de yok, hakları da yok. Ayrıca gencin suçu da yok... Tek suçu haklarını savunmasıydı.


- Peki gerçek yetkililer niye buna bir dur demiyor? Böyle bir şey yapmaya hakları yoksa eğer görevlilerin müdahale etmesi ve onları durdurması gerekmiyor mu?


- Artık toprak ağalarını durdurmak imkânsız gibi bir şey. Zaten güçlerini yetkililerden alıyorlar ve böylesine acımasızca eylemler gerçekleştirebiliyorlar. Onları durduracak bir yetkili yok sayılır, artık kanunların sadece adı var, güçlü olan kendi kanunu uyguluyor ve ortaya da böyle manzaralar çıkıyor. Bu yaştan sonra bunları görmek ve yaşamak istemezdim ama bir çoğumuzun ateşli silahı bile yok. Onlarda ise her türlü imkân var ve hep daha fazlasını istiyorlar... Bizleri insan olarak bile görmüyorlar!


    Yaşlı adamın anlattıkları Mürsel ve Angelina' yı kötü etkiledi... Görev için ışınlandıkları ilk dönemi hatırlamalarına vesile oldu. Roma Dönemi' nde Hypatia' nın başına gelenleri anımsadılar ve burada da farklı bir dönemde, farklı şartlar altında benzer şeyleri yaşadıklarını fark ettiler. Her ne kadar bir simülasyonun içerisinde yer alıyor olsalar da insanların acımasızlığı karşısında sarsılmamaları elde değildi. Mürsel ve Angelina kalabalığın arasından geçerek olay yerine biraz daha yaklaşmaya çalışıyordu. Toprak ağalarının biraz daha mal varlığı elde edebilmek için yapabileceklerinin bir sınırı olmaması çok acı bir şeydi. Bir katil gibi cinayet işlemelerine rağmen ve katil olmalarına rağmen kendilerini öyle görmemeleri de insanı çileden çıkaracak bir şeydi... Kendilerini toplumun elit tabakası olarak görmeye ve toplum değerlerini altüst ederken de yaptıklarının altında ezilmemek için, kendilerince geliştirdikleri savunma mekanizmasına sığınmada herhangi bir beis görmüyorlardı. Bir dönem yaşanan olaylar, geçmişin geleceğe ayna olması gerektirdiğini ama aynada her şeyin de tüm çıplaklığıyla görülerek, ders alınması gerektirdiğini de hatırlatıyordu adeta. Mürsel ve Angelina tüm bitkinliklerine rağmen genci elinde tutan toprak ağalarına yaklaşma konusunda ısrarcıydı... Zaten şu anda yorgunluklarını da unutmuşlardı ve yaşananlara odaklanmışlardı. Orada neler olup bittiğini tam olarak anlama gayesindeydiler.


    Nihayet olayların tam olarak cereyan ettiği yere ulaşan ikili, genci elinde bulunduran toprak ağalarının seslerini duymaya da başlamıştı... Tehditler savuran toprak ağaları, kendilerine boyun eğmeyen herkesin sonunun kötü olacağını söyleyerek gözdağı veriyorlardı. Kalabalığın arasında ilerlemeye çalışırlarken Angelina geride kalmıştı ve Mürsel de hemen önündeydi. Önde olmanın avantajını kullanan ve o anki duygu karmaşasıyla acele davranan Mürsel, Angelina' yı beklemeden öne atıldı ve kalabalığın önüne geçti. Kalabalığın birkaç adım önüne çıkarak toprak ağalarına iyice yaklaşan ve herkesten ayrı, tek başına duran Mürsel' in fark edilmesi uzun sürmemişti. Bir elinde silah diğer elinin altında da ele geçirdikleri genç olan toprak ağası silahını Mürsel' e doğrulttu ve daha fazla yaklaşması hâlinde kötü şeyler olacağını vurgulayarak konuşmaya başladı:


- Hey seeenn! Ne yapmaya çalışıyorsun? Çabuk diğerlerinin yanına dön yoksa sonun kötü olacak!


- Ateş etme! Sadece konuşmak istiyorum. Bir anlaşma yapalım ve elinizdeki kişiyi serbest bırakın...


- Ne söyleyeceksen çabuk söyle! Sizin gibi hiçbir mal varlığı olmayan köylülerle bizim gibi soylular ne gibi bir anlaşma yapabilir ki? Bize sunabileceğin kârlı bir anlaşma olmayacağını düşünüyorum. (Toprak ağası bunu söyledikten sonra ona eşlik eden diğer toprak ağaları da büyük bir kahkaha patlattı. Hem zulüm ediyorlar hem de zulüm ettikleri kişilerle dalga geçerek eğleniyorlardı.)


- Ben buraya Amerika' dan geldim ve burada olmasa da Amerika' da pek çok mal varlığım var. Burada edindiğin toprakların iki katını sana verebilirim. Geleceğin ülkesi Amerika' da edineceğin topraklarla tüm hayatını refah içerisinde geçirebilirsin. Geleceğe yönelik bir yatırım yaparak buradaki kavga gürültüden uzaklaşabilirsin ve huzur içinde istediğin yerde yaşayabilirsin. Buradaki insanlara zulüm ederek kazanacağın toprakların tam iki katını vaat ediyorum. (Mürsel bunları söylerken toprak ağalarının onunla dalga geçmesinden hiç etkilenmemişe benziyordu. Arkasından gelerek ona yetişmiş olan Angelina ise şimdilik onun gibi öne çıkmamayı tercih etmişti... Amacı Mürsel' le birlikte olduğunun anlaşılmamasıydı. Olayları idare etmeyi Mürsel' e bırakmıştı ve olumsuz bir şey olacağını sezerse de rahat müdahale edebilmek için kendisini belli etmemeye çalışıyordu. Olumsuz bir şey olması durumunda gerekirse özel gücünü kullanarak müdahale edecekti ve bunu da rahat yapabilmek için kendisini belli etmemeyi uygun görmüştü.)


- Buradakiler Amerika' ya gitmeye çalışırken sen oradan buraya geldiğini mi söylüyorsun şimdi? (Bu söylemden sonra hem kendisi hem de diğer toprak ağaları öyle bir kahkaha atmışlardı ki önceki kahkaha tufanından daha gür bir kahkaha tufanı olduğunu söylemek yanlış olmazdı.)


- Dediğim gibi, idamı durdurun ve insanlara zulüm etmeyi bırakın. İstediklerinizin fazlasını ben size sağlayacağım. Önce rehin tuttuğunuz kişiyi bırakın ve bize doğru gelmesine izin verin, sonra oturup her şeyi konuşalım. Sizinle ve isteklerinizle bizzat ben ilgileneceğim. Oturup bu işi konuşalım ve işler yolunda gitmezse de istediğiniz gücü kullanın, bizler yine buradayız, ne yapmak istiyorsanız o zaman yapın!


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now