DRAMA QUEEN VEYSEL!

Start from the beginning
                                    

Yalan yok çok yakışıklıydı. Ama çok gıcık biriydi. Bir şeyler yapıp onu oradan uzaklaştırması gerekiyordu.

Yerden bir taş aldı ve havaya atıp tutmaya başladı. Etrafta kimsenin olmadığından emin olduğunda da sertçe kadının kafasına taşı attı.

Kadın kafasını tutup arkasına bakınca o da telefonla konuşuyormuş gibi yaptı.

Deniz ise çoktan her şeyi görmüştü.

Hastanede

"Ben hiçbir sorun görmüyorum." Hastaneye gelmiştik. Gökay bebeğimizi görmek istemişti. "Bakın şuradaki küçük fasulye tanesini görüyor musunuz? O sizin küçük embriyonuz."

Küçük embriyona bak Macide! Çok çirkin.

Öyleydi. Gerçekten bir fasulye tanesi kadar bile değildi. "Tabi ki şuan bir sıkıntı gözlemlemiyoruz ama tahminimce hamileliğiniz biraz sıkıntılı geçecek Macide hanım."

Gökay ile birbirimize baktık. "Evet hamileliğin henüz başları fakat bundan birkaç ay sonra karnınız büyüyecek. Ve sizin düşük riskiniz de var. Bu yüzden mümkün olduğunca az iş yapmanızı tavsiye ediyorum."

İşlere ara veriyoruz yani Macide'm.

"Ağır bir şey kaldırmanız tamamen yasak. Sadece dinlenmenizi öneririm. Hatta mümkünse ihtiyaç haricinde yatağınızdan çıkmayın derim."

Doktor ultrason cihazını karnımdan çekip tişörtümü indirdi. "Sağlıklı günler dilerim. Bir ay içinde yine bekliyorum. Ay ay küçük bebişinizin kontrolünü yapacağız."

Doktor çıktıktan sonra Gökay ile birbirimize sarıldık. "Acaba uyuyorum da haberim mi yok? Rüya falan mı bu yaşadıklarım?"

Güldü. "Benim rüyam da gerçekliğim de sensin. Güzeller güzeli, tatlı karım benim."

Böyle şeyler söylemeye devam ederse çok kötü öperim bu adamı. Pardon Macide.

Kol kola hastaneden çıkıp arabaya bindik.

"Gitmek istediğin bir yerler var mı tatlı çileğim?"

Biraz düşündüm. "Eve gidelim. Beraber mısır patlatıp film izleriz."

Avucumu öpüp arabayı eve doğru sürdü.

🌺

Mısırımızı patlatmış koltukta oturuyorduk. "Ne izleyeceğiz?"

Havaya mısır atıp tuttu. "Sen bilirsin yavrum. Ben her şeye uyarım."

Biraz gezindim. Gökay'da o sırada mısır yiyordu. "Ama bitireceksin." Bana da bir tane mısır yedirdi. "Tamam hadi yemiyorum." Tam cilveli bir şekilde Gökay'ın dudağından öpecekken telefonum çaldı.

"Of!" Gökay'ın da fazlasıyla morali bozulmuştu. "Efendim Hilal?"

Heyecanlı heyecanlı konuştu. "HAMİLEYMİŞSİN!" Ne ara duydun?

"Oha sana ne ara ulaştı?" Hilal benden daha çok heyecanlanmıştı. "Gökay abim söyledi."

Gökay'a baktım. Mısır yiyordu. "Ay boşver onu bunu yarın yanına geleceğim."

Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattım. "Hilal'e ne ara söyledin?" Güldü. "Sadece Hilal'e değil ki?" Gözlerimi açarak baktım. "Sıtkı'ya, Okan'a." Ve sonra bir şey hatırlamış gibi telefonunu çıkardı.

"Bizim time haber vermeyi unuttum." Telefonundan tam birini arayacakken onu durdurdum. "Film izleyelim sonra ararsın." Zorla telefonu kenara bıraktı.

Bende heyecanla Gökay'ın kucağına yerleştim. "En uygun Recep İvedik diye düşündüm."

Güldü. Saçlarıma öpücük kondurdu. Mısırımızı yiyip filmi izlerken bir ara tuvalet için ayağa kalktım. Gökay uyumuştu. "Uykucu dinozorum benim." Kolunu hafifçe dürtüp seslendim.

"Sevgilim." O olduğunu belirten uykulu bir ses çıkardı. "Hadi odaya çık. Burada uyuma." Yavaşça ayağa kalkıp beni de belimden tuttu. "Beraber gideceğiz."

Gözleri kapalı kapalı merdivenlerden çıkacakken durdurdum. "Benim çişe gitmem gerekiyor."

Ben tuvalete dönerken o da benimle beraber geldi. "Odamıza sensiz girmek istemiyorum. Beraber girelim." Gülümseyip tuvalete girdim.

Girdiğim anda dönen başımla lavabonun kenarlarına tutundum. Midemde aşırı derecede bulanmıştı. Normal olmalıydı herhalde böyle şeyler?

Kendimi daha fazla tutamayıp klozete eğilip kustum. "Nefret ediyorum kusmaktan." Bunu derken bile kusuyordum.

En son çiş için geldiğim tuvaletten midemdekileri boşaltarak çıktım. "Sevgilim? İyi misin?"

İyiydim. Çok iyiydim. "Evet iyiyim. Artık uyuyabilir miyiz? Kusmuk konusunu konuşmak istemiyorum."

Çünkü sevmiyordum. Kusmak çok çirkin bir şeydi benim için.

Dişlerimizi fırçalayıp beraber yatağa uzandık. Gökay'ın dudakları rahat durmuyordu ama. "Sen az önce uyumuyor muydun?" Güldü. Boynumdaki öpücüğü derinleşti. "Uyuyordum. Hâlâ uyuyorum. Rüya görüyorum hatta şuan." Bende güldüm.

"Rüyanda beni mi öpüyorsun? Sapık şey." Belimdeki elleri sırtımı okşuyordu.

"Ben seni her anımda öpüyorum." Burnumu sıktı. "Tamam hadi iyi geceler dinozorum."

Dudaklarımdan da öptü. "İyi geceler tatlı çileğim."

İkimizde birbirimize sarılıp derin bir uykuya daldık.

...

Ne zaman ben de bulacağım bir tane bundan?

Deniz ve Asena'da olurlarsa bir siz bir de ben yalnız kalıyoruz.

Olsun olmadı bizde birbirimizi severiz.

😽🍓

Ehe.

Neyse sizi seviyorumm

Yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum 💐

Tak tak ben geldimWhere stories live. Discover now