YANDIM, BİTTİM, KÜL OLDUM

En başından başla
                                    

İşi bu çünkü.

Marketten almak istediklerimi alıp yürüyerek eve döndüm.

Birkaç gün sonra

Gökay hâlâ dönmemişti. "Çok sıkılıyorum." Sabah sabah televizyondan Müge Anlı izleyip cips yiyordum. Böyle beslenmeye devam edersen boku yedin. Ölersin.

Telefonuma bir mesaj gelince hemen baktım. Gökay mı Gökay mı?

Gökay niye bana mesaj atsın?

Ekranda Cahit yazısını görünce yüzüm düştü. Beni kahve içmeye çağırıyordu. "Gideyim bari."

Odamda makyajımı yapıyordum. Hayırdır? Neden makyaj yapıyorsun? Amacın Cahit'e güzel görünmek mi?

"Ne alakası var? Kendimi daha güzel hissediyorum. Cahit'in veya bir başkasının ne düşündüğü umurumda değil."

Güzelce hazırlanıp kapıyı açtım. Karşımda bir adet Gökay gördüğümde aniden tüm modum yükseldi. "Hoş geldin." Beni baştan aşağı süzdü. "Hoş buldum. Bu kadar güzel olup nereye gidiyorsun?" Güzel olmuşsun yani Macide. "Eski bir arkadaşımla karşılaştık geçen. Kahve içmek istedi oraya gidiyorum."

Gökay'ın hafifçe kaşları çatıldı. "Ben götürürüm seni. Bekle burada." Evin kapısını açıp iki dakika sonra geri geldi.

"Gidelim." Yorgun değil mi bu adam? Neden geliyor? Kıskandı mı acaba? Abart.

"Zahmet etmeseydin keşke. Yorgun değil misin zaten? Ben giderdim." Gökay hızlıca kafasını bana çevirdi. "Değilim yorgun. İki dakika götürüp geleceğim."

Arabaya bindiğimizde Gökay olduğundan biraz daha hızlı kullanıyordu. "Tamam burası. Teşekkür ederim. Sen git dinlen hadi." Gökay beni duymamış gibi benimle birlikte arabadan inmişti.

Cahit karşıdan bana el sallıyordu. "Bu mu arkadaşın?" Görev kafa yaptı galiba.

"Macide hoş geldin." Cahit kafasını Gökay'a çevirdi. "Ben seni bir yerden tanıyor muyum?" Gökay'ın kaşları daha çok çatıldı.

"Tanıyorsun evet." Gökay'a döndüm. Sinirli görünüyordu. "Hadi sen git dinlen artık. Teşekkür ederim." Ama Gökay gitmedi.

"Yok. Canım sıkılıyor evde. Bende oturayım sizinle."

Cahit beklenti ile gözüme bakıyordu. "Bizi tanıştırmayacak mısın Macide?"

Gökay gözlerini dikmiş Cahit'e bakıyordu. Korkuyorum. "Gökay, komşum. Cahit ilkokul arkadaşım." Gökay dediğim anda Cahit'in de kaşları havalandı. "Bir dakika hangi Gökay?" Kaç tane tanıyorsun Cahit?

"Aynısı Cahit. Gökay Baran Kutluay. İlkokuldaki benim." Lan? LAN? MACİDE? Duyduklarım beni şok ederken Gökay'a baktım. Ama o bana değil sinirle Cahit'e bakıyordu.

"Tamam hadi bunları içeride konuşalım." Cahit önden gitmem için bana yol verdi.

Bir masa bulup oturduk. Az önce yaşanan şeyin şokunu yaşarken Gökay'a döndüm tekrar. "Sen şimdi o Gökay mısın?" Gökay kitlenmiş bir şekilde Cahit'e bakarken bana cevap verdi. "Evet Macide ben o Gökay'ım." Mutluluktan ağlamak üzereyim.

Kalkıp Gökay'a sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Benim ilkokuldaki ilk arkadaşım en başından beri yanı başımdaymış meğer.

Ve ben o sessiz çocuğa aşıktım şuan. En güzelini seçtin. Gökay doğru insan. Her konuda bana sahip çıkmıştı o zamanlarda. Ben fark etmesem de o hep yanımdaydı. "Ne iş yapıyorsun Gökay?"

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin