26. BÖLÜM

2K 193 31
                                    

Arkadaşlar uyuya kalmışım ben jcjkznz

Neyse kapağı değiştirdim. Nasıl buldunuz?

Ayrıca ablam çok dalga geçiyor kitabın ismiyle sinirlerimi bozdu. Neyse umarım seveceğiniz bir bölüm olur.

Oy vermeyş ve yorum yapmayı unutmayın.

ψ(._. )>

Çok güzel bir rüyanın içindeyken çalan müzik anın tüm etkisini bozdu. Rüya aleminden çıkıp kendimi gerçeklikle yüzleştirdim. Yatağın hemen kenarındaki komodinde titreye titreye çalan telefonuma uzandım.  Alarmı kapatayım derken telefonum komodinin üzerinden yere düştü. 

Kafamı yastığa gömüp ağlamak, çığırmak istedim neden düşersin ki zaten, kırıldıysa birde işimiz hepten yaş. Ayrıca evet kalkıp yerden telefonumu almaya erindiğim için çığırmak istiyordum.  Oflayarak kalkıp telefonumu yerden aldım. Hala bangır bangır ses yayıyordu hapörlerinden. Alarmı kapattıktan sonra karmakarışık halimle banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Hala tam ayılamamıştım. Çok da geç yatmamaıştım aslında. Yatağımı topladıktan sonra gidip buz dolabından ayak üstü birkaç bir şey atıştırdıktan sonra soğuk bir duş alacaktım ki saatin yaklaştığını fark etmemel odaya koşarak giyinmeye başlamam bir oldu.  Bej renginde bol bir pantalo giydim üstüne de dolaptan elime gelen ilk tişörtü geçirdim. Biraz garip olmuştu ama olsundu yani düğüne gitmiyordum sonuçta. Tişörtüm beyazsa ve üzerinde küçük kalpler varsa ne olmuş yani? 

Saçıma hızlıca keratinli spreyimden sıkıp taradım.  Ardından yarım at kuryruğu yaptıktan sonra çantamı almak için odama ilerledim ama çantam yoktu sonra salona bıraktığım aklıma geldi ve gidip aldım.. Önce kaşlarımı çatarak tereddüt etsemde hemen ardından   Bugün nöbetim vardı ve ben uykumu alamamıştım. Tam bir işkence gibi geçecekti bu gece.  

Bu mahalleden taksi çeviremeyeceğim için tabana kuvvet diyerek ilerlemeye başladım.  Hava da yaprak oynamıyordu, sabahın körü olmasına rağmen hava da çok sıcaktı üstelik.  Hem duş almamış hem de terlemiştim. Daha büyük bir sorunumuzda vardı üstelik  parfümüm çantada değildi yani almamıştım, almayı unutmuştum. Neyse düğüne gitmiyorduk sonuçta. 

Hastane görüş alanıma girince adımlarımı kaplumbağa adımlarına çevirdim. Gözlerimle etrafı süzerken zırhlı aracı gördüm. Yine buradaydılar demek ki. Acile girip yerimi aldım. Gülce orada bir şeyleri düzenliyordu. "Selam." Dedim çantamı omzumdan bırakıp yanına ilerlediğimde. "Günaydın." Dedi o da gülümseyerek. Aşırı enerjik görünüyordu. Bu kız bu enerjiyi nereden buluyordu anlamıyorum.  "Nöbetin var mı?" Diye sordum ona yardım ederken. Alt dudağını öne büzüp kafasını iki yana salladı.  Yandan bakınca çok tatlı bir görüntü oluştrumuştu. "Dudak nemlendiricin nereden?" Diye sordum.  Bana bakıp hafifçe sırıttı. "Watsons'dan." Dedikten sonra ikimizde kıkırdadık.  Ortalığı bir kat düzenledikten sonra  gülce eliyle omzumu dürttü. "Ne olmuş buna böyle?" Diye sordu. Ona yandan baktığımda iki kaşının ortasında oluşan yarık dikkatimi çekti.  "Kim?" Diye sorarken arkamı dönüp onun baktığı yere, acilin girişine baktım.  Başhekim kaşlarını çatmış yanındaki cüneyti süzüyor ona sorular soruyordu. Elimle ağzımı kapatıp gülmemek için kendimi zor tuttum. Buna rağmen burnumdan gülmeye başlayınca kendimi tutamayıp arkamı dönüp Gülce'ye tutunarak kahkaha attım. İçimde bir acıma duygusu belirmeliydi belki de ama hayır. Ona gram acımıyordum.  İstesemde içimden gelmiyordum. 

Doğrulup göz ucuyla tekrar onlara baktım Cüneyt kaşlarının ortasındaki çukurla bana bakıyordu. Sadece bana. Gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu. Derin bir nefes alarak kendimi dizginlemeye çalıştım. Bu sırada hala Cüneyt'le bakışıyorduk. Gülce omzuma dokunup kulağıma yaklaşarak. "Ne oldu neden öyle güldün görünce?" Tekrar bir gülme hissi kendini belli etti ama bu sefer kendimi tuttum. İnadına Cüneyt'le olan göz temasını kesmeden kafamı biraz Gülce'den yana çevirdim. "Zayıf Gördüğü kadınlardan dayak yedi." Dedim gözlerinin içine baka baka. 

YEŞİL YURTWhere stories live. Discover now