20. BÖLÜM

2.4K 205 35
                                    


Helü gencolarım. Umarım iyisinizdir çünkü bu bölümden sonra çok iyi olabileceğinizi sanmıyorum. Ekkska

Neyse bugün 15 temmuz. Bir şey diyemeceğim çünkü yedi yıl önce bugün bu tarih bazılarımızda derin yaralar affedilmeyecek suçlar bıraktı. O yüzden susuyorum.

Yorum yapmayı ve yıldızı renklendirmeyi unutmayınn.

(▀̿Ĺ̯▀̿ ̿)

Bilincim açılmaya başladığında esneyerek gerindim ytakta. Bugün evimde geçirdiğim üçüncü günümdü ve zor bela annemleri gitmeye ikna edebilmiştim. Beni merk ediyorlardı, başıma bir şey gelmesinden endişe ediyordu her ikiside ama buna gerek olmadığını onlara anlatmayı becermiştim.

Annemlerin bugün uçağı vardı öğlenden sonra. saate baktığımda 10'a geldiğini gördüm. Bıkkın bir nefes vererek kalktım yataktan. Gerçekten sedye ve yatak çok farklıymış. Aylarca hastane yataklarında yatmak zorunda kalan insanlara üzüldüm şu an Allah onlara ağrı çektirtmesin ya da hastane yataklarını daha rahat yapsınlar. 

Oflaya puflaya yataktan kalkıp lavobaya gittim. Bu kadar alışmamalıydım yatmaya yoksa dört gün sonra ne yapacaktım? Malum benim mesai dört gün sonunda başlıyordu nihayet.  Ilık bir duş aldığımda Giyinmek için odama geçtim o sırada mutfaktan annemin tangır tungur sesleri geliyordu.  Kahvaltı hazırladığını düşünüyordum. Yani başka ne yapacaktı ki?  

Odama girip kendime kıyafet çıkardım. İç çamaşırlarımı giyindikten sonra beyaz kiraz desenli pijamalarımı giydim. Ne yani evde pantalonla falan gezecek değilim ya.  Uzun zaman sonra aynanın karşısına oturup kendime bakım yaptım. Maskeler, kremler vesayre aklınıza ne geliyorsa bir tek salatalık koymadım. Eh o da kalsın. 

Yaptığım bakımdan sonra kendimi yeni doğan bebekler gibi hissetmeye başladım. Tertemiz, yumuşacık ve masum. Kendime tebessüm ettiğimde mavi gökyüzü gitti kara bulutlar yerini doldurdu. Beş dakika rahat nefses aldırmıyorlardı. Beş dakika mutlu olamıyordum, huzurla dolup taşsam saniyesinde hortumla çekiyorlardı içimden o huzuru. Şimdi de aynada kendime tebessüm ederken bir anda aklım o anlara kaymıştı. Kulaklarımda kendi çığlıklarımı ve onun benim acı çeken vaveylalarıma karşılık kahkaha sesini duydum. 

Kafamdan kovmaya çalıştım lakin kovamadım daha gür kahkaha attı sanki.  Kulaklarımda yankı yapmaya başladı. 

Minik şey-

"Hayır! Diye inledim kısık sesle. ellerimle kulaklarımı kapattım. Duymak istemiyordum. O anlara dair en ufak bir emare bile istemiyordum.  Ben ellerimle kulaklarımı tutmaya devam ederken sesi daha boğuk gelmeye başladı. Birkaç dakika öylece durdum ses kesildi nefes nefese gözlerimi açıp başımı kaldırdım.  

Kaskatı kesildim başımdan aşağı buz dolu su dökdüler sanki titredim, üşüdüm ama hiçbir şey yapamadım. Başımın arkasına soğuk bir metal hisettim bu beni daha da üşüttü. 

Gördüğüm manzara karşısında belki de nefes dahi alamadım. Ayna öyle gösteriyordu belki de. Arkamı döndüğümde namlunun ucu tam olarak alnımın ortasına denkti. Raif karşımda üstten üstten bana sırıtarak silahı alnıma dayamıştı. "Mi-nik şey-tan." Diye ritim tutarak söylenmeye başladı. Hiçbir şey yapamadım bu sefer. Sadece dikildim, gözümü bile kırpmadan dikildim orada öylece. Tüm bedenim felç kalmıştı sanki. Konuşamıyordum dilimin düğümlendiğini sandım. 

Bir felç vurdu bana hiçbir şey yapamadım, gözümü dahi kırpamadım. Dilim düğümlendi. nefesimin sesi bile çıkmadı. Kör de olmak istedim, olmadım. Görmek istemedim bu görüntüyü onun pis yüzünü görmek istemedim. 

YEŞİL YURTWhere stories live. Discover now