13. Bölüm

3.4K 274 54
                                    

10.100 kutlu olsunnnnnnn🎉🎉

Bugün üç bölüm atıcam söz verdiğim gibi. Birini şu an atıyorum zaten diğerini öğlende 3. Bölümü de akşama doğru atmayı planladım ve bundan sonraki bölümler geç gelecek. Çünkü benim yedekte bölümüm kalmıyor üstelik 9 dan  12'ye kadar bir kursum olacak o yüzden bölümleri daha geç atacağım. Saatini duyururum Instagram'da.

Ve bu bölümde özellikle dinlemenizi istediğim bir şarkı var. Yani aslında reklam şarkısı ama neyse siz açın dinleyin.

Piscolata reklamının şarkısını açıp dinleyerek okuyun lütfen. Ama benim medyaya eklediğimi okuyun

Piscolata çıtır. Espresso.

Şimdi keyifli okumalar.

(ง •_•)ง

Karşımda yüzbaşıyı görmek hatta onu elimi iki avucun içine hapsettiğini görmek nedensizce kalbimin hızlanmasına, deli gibi atmasına neden oluyordu. Korktuğunu söylemişti, benim için korktuğunu ama şimdi bunları düşünmek istemiyordum.

Her ne kadar piskolojimin berbat halde olduğunu bilsem de şu an her şeyi bir kenara bırakıp biraz eğlenmek istiyordum.

Ne demişti doktor geçiçi hafıza kaybı yaşayabilirdim değil mi? Evet. Bu fırsatı neden değerlendirmeyeyim.

Gözlerimiz buluştuğunda kara gözlerinden bir şeyin geçtiğini gördüm ama ne olduğunu seçemedim, anlayamadım. İnsanın onun gözlerine baktıkça bakası geliyordu. O toprak gözlerine gömülmek istiyordu. Yine de şu an anın büyüsüne kapılmamak için kendimi tuttum çünkü onun büyüsüne kapılınca bir daha çıkmak zor oluyordu.

O bana kızarmış gözleriyle bakarken kaşlarımı olabildiğince çatıp boş boş bakmaya çalıştım. Gözlerimi kısarak bakmaya başladığımda "Tanışıyor muyuz?" Diye sordum yorgun argın bir sesle. Bakışları anında değişti. Sanki onu hatırlamamam onu üzmüş gibi, Korkutmuş gibi. Onu unutmam ihtimali mi korkutmuştu onu? Şu an gözlerindeki korku düpedüz ortada.

Hiç bir şey söylemedi sadece öylece yüzüme baktı. Bende soran bakışlarla baktım. Bir zaman sonra yeni fark etmiş olacakki elimi elektirik çarpmış gibi bırakıverdi. Elim sedyenin üzerine düştüğünde kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Elim onun sıcak avucunun içinde değildi artık.

Gözlerime üzüntüyle bakarak ellerini dizlerine koydu ve yavaşça ayağa kalktı. Ne yapıyordu bu şimdi? Ne halt yiyorsun yübaşı?

"Hayır tanışmıyoruz." Dedi. Bu sefer gerçekten bende hayal kırıklığına uğramış hisettim. Gelmiş elimi tutmuş, benim için korktuğunu söylemişti şimdi de tanışmıyoruz demişti. Kaşlarımı biraz daha çatıp gerçek hissettiğim duygularla baktım.

Bu kadar kolay mıydı onun için vazgeçmek? O kadar şey söylemişti ve ben bunları duymuştum. Hepsini duymuştum. Şimdi öylece her şeyi bir kenera fırlatıyor gibiydi. Öyle davranıyordu.

Arkasını dönüp ağır ağır kapıya ilerledi. Kalkıp peşinden gitmek istedim ama yapamadım. Ne kadar uzun zaman yatıyorsam artık tüm kemiklerim uyuşmuştu haraket edemiyordum. Etmeye çalışınca her yerime bir acı saplanıyordu.

Ani hareket yapmaya çalışınca tüm eklem yerlerimde hisettiğim acıyla küçük bir çığlık attım. Tamam bu kötü bir fikirdi.

Yüzbaşı benim sesimle hızla arkasını dönüp yanıma geldiğinde yanımda eğildi. "İyi misin?" Diye sordu. Böyle de korkudan altına yaptırırılar işte yüzbaşı.

YEŞİL YURTWhere stories live. Discover now