14.BÖLÜM

3.2K 240 47
                                    

Selam gencolarım normalde 3 de atacaktım ama işim çıktı o yüzden geç atmak yerine erken atayım dedim bende. 

umarım bölümü seversiniz.

tell me what can ı do. yywcgc

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

ヽ⁠༼⁠⁰⁠o⁠⁰⁠;⁠༽⁠ノ

"Kes sesini yüzbaşı yoksa seni daha nelere nelere benzetirim görürsün." Dedim işaret parmağımı ona doğru tehditkarca sallarken. Kaşlarını bana 'öyle mi?' Dercesine kaldırdı. "Öyle." Dedim bende kaşlarımı kaldırırken.

"Nelere mesela?" Dedi. Dirseğini sedyeye yaslayıp çenesini de yumruğuna yasladı. Gözlerimi kısıp havaya bakarak düşünüyormuş gibi göründüm. "Hmm." Diye bir mırıltı çıkardım. "Mesela Beyaz atlı prens." Dedim ve gözlerimi tavandan alıp onun kara gözlerine sabitledim.

Bir şey anlatmaya çalışıyor gibi bakıyordu kara gözleri. O karanlığın ardında sanki bir ışık varmış gibi. İnsan o ışığı görmeye çalışırken kara gözlerinin büyüsüne kapılıyordu.  Bataklık gibi çekiyordu insanı içine.

"Niye öyle bakıyorsun?" Diye sordum. Gözlerini kısıp bakmaya devam etti.

"Senin beyaz atlı prensin olacaksam bana uyar." 

"Ne?" Dedim. Şaşırmıştım çünkü. Ne demişti o bana? Benim beyaz atlı prensim olacaksa uyar mıydı? Ne dediğinin farkına varmış gibi yüzündeki tebessüm silindi. Doğrulup sertçe yutkundu. Yutkunurken  adem elması yukarı aşağı bir kez oynamıştı. 

"N'oldu yüzbaşı az önce benden çok kolay vazgeçiyordun? Şimdi beyaz atlı prensim mi olmaya karar verdin?" Dedim ciddi ciddi. Alay yoktu, şaka yoktu. Gerçekten merak ediyordum neden öyle dediğini. 

"Ben alay ediyorum hemşire. kimseye kapılmam ben merak etme." Dedi. Kaşları çatılmıştı, sinirli görünüyordu. "Üstelik ne Beyaz'ı ne de atları severim." Dedi ve ayağa kalktı. Gidiyor muydu yani?

"Gidiyor musun yüzbaşı?" 

"Sana masal okumamı mı istiyorsun?" Kafamı ağır ağır iki yana salladım. Şimdi neden böyle davranmaya başlamıştı durduk yere. Yalnış bir şey mi demiştim, hata mı yapmıştım? Bilmiyordum. 

Bana arkasını dönüp kapıya ilerlerken gözlerim dolmaya başlamıştı. "Yalnzı kalak istemiyorum yüzbaşı." Diye seslendim belki gitmez kalır diye. Gitmesini istemiyordum. Bana şakalar yapsın, güldürsün istedim. Ayrıca gerçekten yalnız kalmak istemiyordum. Sanki her an kapı açılacakmış da elinde bıçak ve zipposuyla girecekmiş gibi hissediyordum. Ama yüzbaşı durmadı, bana dönmedi. Sadece "Her zaman etrafında birileri olmayacak." Dedi ve odadan çıkıp gitti.

Başka bir şey söylememe bile fırsat vermedi. Ona "Korkuyorum." Diyecektim. Ona da izin vermedi. Yanıma kim gelip kim giderse gitsin hiçbiri beni koruyabilecekmiş gibi hissetmiyordum. Beni sadece yüzbaşı korur gibi geliyordu o adamdan ama o da yakalanmıştı bizle beraber. Yine de bir abisi vardı ve o kardeşini kurtarmak için her şeyi yapabilirdi. Buraya gelip beni öldürerek intikam alabilirdi.

Ben boşluğa dalmış düşünürken odanın kapısının açılmasıyla yerimde sıçramam bir oldu. Böyle şeyler düşünürken kapı aniden açılınca o gelmiş gibi hissettim. İçeriye sarışın tanıdık bir yüz girdi. Cüneyt. Gülümsemek istedim ama içimden hiç gelmedi. Boş boş bakabildim sadece. Gülümseyerek geldi ve yanımdaki koltuğa oturdu. Yüzbaşının oturduğu koltuğa.

"Selam." Dedi. 

"Selam." Dedim tebessüm etmeye çalıştım ama içimden gelmediği için yapamıyordum sanki.

YEŞİL YURTWhere stories live. Discover now