⁴⁰

181 27 23
                                    

Yeniden doğrulmaya çalıştım. Ama olmuyordu . Ellerimden yatağa bağlanmıştım. Noluyordu yine bu lanet yerde ? Yine neyin içine düşmüştüm? Nasıl oluyordu da her şey benim kontrolüm dışında gelişiyordu.

"Beni tanımıyor musun?" diye sordu yeniden başımda oturmuş dizlerinde duran deftere bir şeyler karalayan adam.

"Neden bağlıyım?" Diye sordum onun sorduğu soruyu es geçerek. Çünkü bu evrende zaten kimseyi tanımıyordum bu yüzden onu tanımamak pek şaşırtıcı değildi.

"Beni dinliyor musun Farah?" Dedi bu sefer. Benim aksime o gayet sakindi. Fazla sakindi.

Yataktan kalkmaya çalıştıkça başarısız olmak canımı daha fazla sıkıyordu. Ve bu sakinliğimi korumam açısından hiç iyi değildi.

"Çözün ellerimi." Elimi kendime doğru çekemeye çalıştım ama ipler çok kuvvetli bağlanmıştı.

"Kendine zarar vermemek konusunda söz veririsen bunu senin için yapabilirim." Dedi yine aynı sakin ses tonuyla. Oturduğu yerden hiç istifini bozmuyordu. Ben ellerimi kendime çekip yatağı salladıkça çıkan sesleri umursamıyordu bile.

"Kendime zarar vermek mi?" Ne saçmalıyordu ? Böyle bir şeyi elbette ki yapmazdım.

"Buraya gelirken pek sakin değildin—" ağzından çıkan son şeyle bir anda kendime gelmiş gibi yatağa bağlı olan ellerimi çekiştirmeyi bırakmama sebep oldu. Daha yeni kendime geliyormuş gibi olduğum odaya göz atmaya başladım. Uyanır uyanmaz kendimi bağlı bulmanın şokuyla buranın neresi olduğunu bile sorgulamamıştım.

Gri tonlarında pek ışık almayan bir odaydı. Birazda havasız gibiydi. Boğuk bir odaydı. İçerisi tamamen boştu. Sadece benim içinde olduğum yatak ve başımda oturan adamın sandalyesi vardı. O da buraya ait gibi görünmüyordu. Muhtemelen sonradan onun için getirilmişti.

Sonra anılarım bir bir zihnime dolmaya başladı. Ağaç eve gidişim, Giray'ın bana inanmayıp bu boyutta yaşayan Farah'ın ailesine ve hastaneye haber verişi, koluma saplanan sakinleştirici iğne...

"Sakinim." Dedim yeniden düğüm düğüm olan boğazımı görmezden gelerek "Sakinim ben . Çözsünler ellerimi."

İşin ciddiyetinin farkında dahi değillerdi. Korku her yerimi sarmış durumdaydı. Ama hâlâ durup kendimi anlatmak zorunda olduğum bir konumdaydım.

"Önce sana sorduğum sorulara cevap verir misin Farah? Sonra istediğin şeyi sana vereceğim ."

"Sizi tanımıyorum." Dedim istediğini yapıp sorusuna cevap vererek. Çünkü sanırım cevabını alana kadar aynı soruyu soracaktı.

"Daha önce beni hiç görmedin mi?"

"Hayır." Dedim kendimden emin bir sesle "Daha önce sizi hiç görmedim. " söylediklerim üzerine ayaklandı.

"Birazdan ailen gelecek. Onlarla görüştükten sonra yeniden bir tedavi sürecine başlayacağız. Uzun bir süre hiçbirini görmeyebilirsin. Ayrıca senden sorumlu olan görevliyi yanına göndereceğim ve ellerini çözecek ama yeniden kendine zarar vermeye kalkışırsan bir daha anlaşma yapmayız ."

Söyledikleri biterken beni odada yalnız başıma bırakıp dışarı çıktı. Yeniden doğrulmaya çalıştım uzanmaktan tutulmuş gibi hissediyordum ama başarısız bir girişime daha imza attım. Geldiğimden beri başarısız oluyordum zaten. Bu haytta tek bir başarım dahi yoktu. Tek yaptığım kendimi oyalamak olmuştu. Ve hepsini elime yüzüme bulaştırmıştım. Ahmağın tekiydim.Metehan burada olsa uzun uzun alay ederdi benimle yine her şeyi elime yüzüme buluştırdığım konusunda ve bu hayatı yaşayan Farah da çok kızardı yanlış insanı şeçtiğim için.

ÇOKLU OLASILIK Where stories live. Discover now