²⁵

194 36 37
                                    

Yalandı her şey.  Sadece ben görmezden geliyordum.  Kendimi Farah olmaya çok kaptırmıştım. Ama öyle değildim. Ben Farah Akıner değildim.  Bu insanlar benim hayatımın bir parçası değildi. 

Öyleyse canım neden bu kadar yanıyordu?

Burada olmam bir şeyi değiştirmezdi.  Er ya da geç kendi boyutuma dönecektim. O zaman bu insanların tümü hiç yaşanmamış gibi silinip gidecekti hayatımdan.

O zaman da yine şimdi ki gibi mi hissedecektim? Bomboş. 

Soğuk hava yüzüme vurdukça ayıldığımı hissediyordum. Ya da bilmiyorum belkide yaptığı kahvedendi.  Çünkü artık alkolün verdiği o umursamazlık hissini ve mutluluğu hissedemiyordum

Evden çıkmıştım.  Ne düşünmüştüm ki? Durup benimle uğraşacağını ya da ardımdan falan geleceğini mi? Ben bu hayatta onun sadece arkadaşıydım. Kimse bir arkadaş için daha fazlasını yapmazdı. O da yapmıyordu.

Bir aptal gibi duygularına ve hormonlarına sahip çıkamayan bendim. Bir aptal gibi her fırsata kollarına koşan bendim. O mu geliyordu sanki bana? Ben gidiyordum hep tıpış tıpış ayağına. 

Ağlamıyordum. Belki de iki gündür verdiğim ağlama molaları yeterli gelmişti belki Zeynep'in konuşması etkili olmuştu. Bir köşeye geçip kaçmaktan yorulmuştum.

Bir şekilde tüm bunlar benim başıma gelmişti.  Öyleyse baş etmenin bir yolunu bulacaktım. Ve bunu yaparken ondan uzak duracaktım.  Beni daha fazla etkilenmesine müsaade etmeyecektim.  Uzak duracaktım.  Gerekirse onu gördüğüm anda yolu değiştirip silip atacaktım aklımdan.  Zaten buraya geleli ne kadar olmuştu? Zaten tüm bu insanları tanıyalı ne kadar olmuştu?

Eve geldiğimde posta kutusunun içindeki anahtarı aldım ve kapıyı açtım.  Sonra da hiç beklemeden odama çıkıp mücevher kutusundan bir sakız falı aldım ve kendimi yatağa attım. 

Umarım uyandığımda evimde olurum diye mırıldanırken uykuya daldım .

                              , ,,,,,,,,,,,,

"Günaydın fıstık. " yanağımdan makas alıp karşımdaki sandalyeye oturan adam. "Anlat bakalım gecen nasıldı?"Diye sordu. Uyanır uyanmaz evden kaçmak yerine kahvaltıya inmiştim.  Neden bilmiyorum ama bu onları fazlasıyla keyiflendirmişti.  Hatta aşağı inip Halime Hanıma kahvaltıyı hazırlamak için yaptığım yardımlar ağızlarının kulaklarına vurmasına sebep olmuştu.  Bu kadar mutlu olacaklarını bilsem bunu daha önce yapardım.  Nede olsa kendi boyutumda kahvaltıları ben hazırlıyordum.

"İyi, " Dedim her ne kadar büyük bir kısmını hatırlamasam da ve büyük bir kısmında da ağlamamak için kendimi sıkmak zorunda kalsam da "Sizin?" Ben çıkarken başbaşa yemek yemeye gideceklerini söylemişlerdi.

Ve benim dün geceye dair hatırladığım çok az şey vardı. Büyük ihtimalle bir daha asla alkol olmayacaktım. Çünkü sabah uyanır uyanmaz bir post kusmuş  üstüne ağrı kesicilerle ayağı kalkabilmiştim. İğrenç bir duyguydu. Kafam yerinden çıkıyor gibiydi. Kafamın içinde davul vardı sanki davul.

Bir süre onlarla kahvaltı edip sohbet ettim. Havadan sudan konuştuk.  Bana yemeklerinin nasıl geçtiğini anlattılar.  Akif Bey komik bir adamdı.  İnsanı nasıl güldürmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Sürekli Halime Hanıma sataşıp duruyordu. Görende yeni evlendiler sancaktı

ÇOKLU OLASILIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin