³⁰

234 34 35
                                    


Nefesim kesilmiş gibi hissediyordum. Nefes al ver uyarısı bir halta yaramıyordu. Yer kabuğu ayaklarımın altında takla atıyordu sanki. Her şey saniyeler içinde gerçekleşmişti. Bahçe kapısından girmiş ve ağlama seslerini duymuştuk. Sonra arkaya bahçeye koşmuştuk... Hâlâ olduğumuz yere.

"Beni duyuyor musun Farah?" Diye bağırıyordu Akif Bey "Hemen içeri geç."

Halime Hanım yerde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Belki kendini biraz kaybetse ya da biz biraz geç gelsek hemen ardında duran obruğun içine düşecek.

Dizlerinin önünde sere serpe yatan Alp— Nefesim yeniden kesiliyormuş gibi olduğunda kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım ve yıldızları görmeye çalıştım.

Say Farah say. Yıldızları say.

Alp oradaydı. Halime Hanım öldü diyordu. Halime Hanım kafayı yemiş olmalıydı. Çünkü daha bu sabah onu sapasağlam bir şekilde bıraktıktan sonra çıkmıştım evden.

"İçeri geç Farah!" Diye bağırdı bu kez Akif Bey.

Ellerim , ayaklarım titriyordu. Bırak içeri geçmeyi gözlerimi kırpmayı bile nasıl başardığımı bilmiyordum.

"Yardım edeceğim." Dedim sonunda kendime bir tokat atıp yıkılmayı erteleyerek. Alp bu haldeyken olmazdı. Şu an zamanı değildi. Onun iyi olduğunu gören kadar ağlama molası falan veremezdim. Mental çöküş için gece yatağıma girmeyi beklemem gerekiyordu. Zaten hep öyle olmaz mıydı? Geceleri göz yaşları sabahları hiçbir şey olmamış gibi davranılacağı bilindiği için akıtılırdı.

"Bunu görmeni istemiyorum." Dedi Akif Bey kesin bir dille. Çok geçti. Göreceğimi görmüştüm zaten . Ben bu eve gelirken yıkılmış bir ev bulmayı bekliyordum zaten. En kaz altında bulmayı bekliyordum bu iki insanı. Öyleyse şimdi daha iyi bir sahne için duraksamayacaktım.

"Ona yardım etmek istiyorum. Neden daha fazla oyalanıyorsunuz? Ölmesinimi istiyorsunuz? "

Halime Hanım'ın ağlaması biraz daha şiddetlendi.

"O saatlerdir böyle Akif . " Dedi . Alp'in bir elini tutmuş gözlerini ondan ayırmıyordu.

"İkiniz de toparlanın hemen!" Diye bir uyarıda bulundu Akif Bey. Soğuk kanlılığından bir şey kaybetmemişti. "Nabzını kontrol ettim. O yaşıyor. Ve sizin tek yaptığınız şey işleri daha da zorlaştırmak."

"Yaşıyor mu?" Diye sordum. Nedense onu o halde gördüğümden beri aksini düşünüyordum. Ve bunu duymak biraz da olsa rahatlamamı sağlamıştı.

ÇOKLU OLASILIK Where stories live. Discover now