412 50 39
                                    

“Anne .”  evimizin önüne kadar gelmiş kapıyı çalıyordum. Çükü anahtarım yoktu. Yani evden her nasıl çıkartıldıysam üzerimdeki kıyafetler bile bana ait eğildi.

“Anne hala uyanmadınız mı?"
Ben kapıyı çalarken o da kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu. Hala kaçmamış oluşu garipti. Ve hatta benden bile rahat olması ürkütücü şekilde gözüme batıyordu.

“Anne sen bu saatte kadar uyumazsın ki.” Diye kendi kendime mırıldanırken bir yandanda paspasın altını kontrol ediyordum.

“Anahtarı sen mi çaldın?" sorumun muhatabına bakışlarımın yöneltirken ellerim hala bir umut yeri arşınlıyordu. Oysaki paspas küçücük bir şeydi.

“Bana mı dedin?" diye kendini işaret ettiğinde ya sabır çektim.

“Başka kime söyleyeceğim?Hem zaten senden başka kim çalabilirdi… Biz yıllardır burada oturuyoruz anahtarımız bir kez bile kaybolmadı. Bu paspasın altında mutlaka anahtar olur çünkü abim anahtarını hep unutur o dışarıda kalmasın diye kendi elimle ben koyarım oraya. Ama ne hikmetse sen buraya gelince anahtar yıllardır olduğu yerden yok oldu.”

Bizim çiçeklerimiz yoktu o yüzden kapının önünde saksı falan yoktu aslında bakarsan bir şeyler tuhaftı çünkü olmayan tek şey anahtar değildi kapımız bile bir tuhaftı. Sanki rengi de birazda farklıydı.

“ Belki de abin yanına almıştır."

Bana bir şeyleri göstermek ister gibi konuşuyordu. Aynı zaman da bitsede gitsek havası vardı. Onu çözmiyordum.

“ ANNE!” kapıya aha sert vurup daha fazla bağırmaya başladım.
BABA, CANNNNNN… NEREDESİNİZ YA ?!KAPIDA KALDIM. "

Sanki dünyanın en sıra dışı şeyini yapıyormuşum gibi beni seyreden kişiyi aldırmayıp yerden bulduğum taşı pencereye doğru fırlattım. Belki can okulda, babam işte ve annemde pazardaydı. Bu saatte olsa olsa Metehan evde oldurdu. O da fosu fosur fosur uyuyor olurdu. Kesin o yüzden sesimi duymuyordu. Yoksa şimdiye kapıyı açmış olurdu.

Yeni bir taş alıp yeniden cama doğru fırlattım.

“Aman kızım sen ne yapıyorsun?"
Diye soran tanımadığım sesin sahibini görmek için arkamı döndüm.

“Siz kimsiniz?" Diye sorduğumda o da benimle birliktir kadına bakıyordu.

“Asıl sen kimsin? Hem sen boyundan posundan da mı utanmıyorsun? Gündüz vakti elalemin camını penceresini indirmek nedir?"

“Elalem mi?" gülmeye başladığımda ikisi de şaşkınca beni izliyordu. “Ne elalemi teyze burası benim evim."

"Senin mi?” diye sordu “ İyi de Ayşe'nin kızı falan yo ki.”

Gülmem bir anda kesilirken “ Ayşe mi? o kim?" Diye sordum .

“E işte bu evin sahibi Ayşe ,sen onun kızı mısın? Biz onu öyle kimsesiz yalnız sanıyoruz. Meğer kızı varmış ha.”

Bu bitmeyecek miydi ya? Ben nasıl bir şeyin içine düşmüştüm?

“Sen ne söylüyorsun teyze? NE AYŞESİ?! BURASI BİZİM EVİMİZ. BENİM ANNEMİN ADI ELVAN. BU EV BİZİM. AYŞE KİM?!HEM BEN SENİ TANIMIYORUM SEN BURAYA YENİ Mİ TAŞINDIN? EVLERİ FALAN MI KARIŞTIRIYORSUN?!"

ÇOKLU OLASILIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin