³

492 58 26
                                    


"Farah." Bir adımı seslendiğinde o yöne doğru döndüm. Koştuğum için hem terlemiş hem de nefes nefese kalmıştım. Bu rahatsız hissetirdi.

O adam ve kadından kurtulmuştum. Bir yerden sonra peşimden koşmayı bırakmışlardı. Adam sayısız şey söylemiş ve kadında ağlamaya başlamıştı. Ama yinele durmadan kaçmaya devam etmiştim. Onları tanımıyordum. Belli ki bir rüyanın içinde değildim ve nasıl olduğunu kafam almasa dahi kaçırılmış olmalıydım. Bunun başka açıklaması yoktu. Sabah uyandığım o yatak ve o ev bana ait değildi. Onlar benim ailem değildi. Ve her ne kadar endişelenmiş görünmüş olursalar olsunlar onlara güvenmezdim.

" Beni tanıyor musun ?" diye sordum sokağın başından bana bakan çocuğa.

Yüzü bir anda asılırken"Anlaşılan hâlâ o aşamaya geçememişim." Dediğinde anlamayan gözlerle ona baktım ve " Ha ," diye bir ses çıkarttım.

Ayrıca bugün hava ne kadar sıcaktı böyle şubat ortasında bu sıcak hiç hayrı âlem at değildi. Hele de Ankara'da .

Hâlâ Ankara'da mıydım?

" Yok, bir şey." Kırılmış bir havası vardı ama bu anlık bir ruh hâli değişimi gibi bir görüntüydü.

Neden kırılmış olduğunu düşünmeden "Burasının neresi olduğunu biliyor musun? Yani acık adres olarak." Diye sordum.

Çocuk bun üzerine dayanamayıp güldü. Ama bunu pekte gülmek denmezdi. Hani şu hep okluğumuz kitaplardaki o gizemli gülüşlerden.

Ona dümdüz bakmaya devam ettim .

"Ha sen ciddisin."
Dedi cevap ister gibi ona baktığımım gördüğünde.
"Evet. " Dedim hiç beklemeden. " şu an neredeyiz? Hâlâ Ankara'da mıyım?"

Kaşları çatılırken ilgiyle bana bakmaya başladı. "Sen iyi misin?"

"Ya neden herkes bunu sorup duruyor? İyiyim iyi. Sadece bana nerede olduğumuzu söyle. Başka bir şey duymak istemiyorum sadece nerede olduğumu bilmek istiyorum."

"Gündüz vakti içtin mi sen? Ne demek hala Ankara'da mıyız? Burası İstanbul Farah. "

Gözlerim irice açılırken şokla ona baktım. Bu kadarı da fazlaydı ama.

"Yalan söylüyorsun!" Dedim büyük bir öfkeyle.

" Tatbiki de hayır. Hem ben sana ne zaman yalan söyledim?"

Bunu bilemezdim. Bunu bilmem imkansızdı. Çünkü onu da tıpkı o adam ve kadını gördüğüm gibi ilk kez görüyordum.

"Seni tanımıyorum bile. O adam ve kadını da!Burayı da bilmiyorum. İlk kez geliyorum ben buraya. Üstelik kendi isteğim dışında haberim dahi olmadan. Yalancısınız hepiniz. Yalan söylüyorsunuz . Sen de onlarla bir olmuş beni kandırmaya çalışıyorsun."

Sinirle dolup taşımıştım. Saçlarımı tek tek yolasım geliyordu . Bu nasıl bir sacmalıktı böyle?

" Yok, " Hayret içinde çıkan bir sesle konuşuyordu "sen gerçekten içmişsin."

İçtiğim falan yoktu. Ben içmezdim bir kere.

"Çekil!" deyip onu iteklemeye çalışsamda kolumdan kavrayıp buna engel oldu.

"Bana bak Farah. " Bu bir emir değildi ama rızam olduğu da tartışılır bir durumdu.

ÇOKLU OLASILIK Where stories live. Discover now