285 44 32
                                    

Garipti . Çünkü bu boyuttaki kimseyi tanımama rağmen onun farklı birisi olduğunu düşünmüştüm. Bana yardım edeceğini düşündüğüm gibi. Ama o yüzüme dahi bakmaya dayanamıyormuş gibi çekip gitmişti.

'Sana inanıyorum.'demişti yeşil gözleriyle beni söylediklerinden emin kılmak ister gibi gözlerini bir an olsun kırpmadan.

Demek ki yalan söylüyordu. Belkide hepsi yalan söylüyordu. Sonuçta onları tanımıyordum. Birisi çıkıp bir şeyler anlatsa tamam deyip geçecektim çünkü doğrusunu bilmiyordum.

Tüm bunları nasıl öğrenecektim? Çünkü biliyordum Esved her şeyi anlatırdı. Ama o yabancı o gün Ankara'da yaşadığımız şeyleri bile tamamen anlatmamış kendine saklamıştı. Adını bile bilmiyordum ama bana büyük yardım etmişti.

"Hadi,"Dedi Esved bir elini belime dolayıp beni okula doğru yönlendirerek "Derse geç kalmak istemezsin."

Yüzüme yerleştirdiğim varla yok arası gülümsemeyle ona baktım. Kabul etsem de etmesem de şu anda yanımda olan tek kişi oydu. Belki benim için değil ama gerçek sevgilisi Farah için her şeyi yapardı.

Sınıfa girmeden önce lavaboya gitmek istiyordum ama yolu bilmiyordum. Hem sonra sınıfı nasıl bulacaktım ki?

Bu yüzden ses çıkartmadan Esved'in beni sınıfa götürmesine müsaade ettim.

"Öğlen arası görürüşürüz."deyip gittiğinde onunla aynı sınıfta olmadığımızı anladım.

Sınıfa ürkek bir bakış atarken nereye oturacağımı bilmiyordum. Ama gözlerim bir umut tanıdık bir yüz arıyordu. Sabah galerimde gördüğüm bir kız vardı. Onun kim olduğunu bilmiyordum ama bir çok fotoğrafta yanımda o vardı. Yakın görünüyorduk.

Ben ne yapacağımı bilmeden sınıfa bakarken birisinin bana çarpmasıyla az kalsın yere düşüyordum. Son anda dengemi koruyup duvardan tutunmuştum.

"Kimse sana kapı önünde durulmayacağını öğretmedi mi?" Diye sordu az önce onun arabasından inen kız. Kömür karası saçlarını bir hışımla arkasına doğru atıp gözlerini üzerime dikti.

"Sorun değil." Dediğimde mavi gözlerini bir kaç kez kırpıştırıp bana bakmaya devam etti.

"Ne?"

"Diyorum ki bana çarpmış olman sorun değil." Ama bilerek yaptığına emindim. Çünkü hiçte kapının ağzında durmuyordum. Kenara çekilmiştim . Pek âlâ dışarıdan gelen birisi dalgın olsa dahi bana çarpmadan içeri girebilirdi.

"Komik şey seni." Bana iğrendiği bir nesneymişim gibi bakıyordu. Minicik bir burnu vardı ve bu da rahatsızlığından dolayı buruşmuştu.

"Şey diyecektim."dediğimde onu aldırmıyor oluşuma şaşırmış gibiydi. "Ben nerede oturuyorum?"

Yani bunu ondan başka soracak kimsem yoktu. En azından iyi anlaşmıyormuşuz ve endişelendiği için bunu kimseye anlatmayacaktı. Hatta bu halimden endişe bile duyacağı muamaydı. Diğer Farahla ne yaşamıştı bilmiyorum ama beni sevmediğini çok açık görüyordum. Az önce onun arabasından inerken gülümsüyordu. O esnada onun dünyanın en güzel kızı olduğunu düşünmüştüm. Ama daha beni görür görmez yüzü buruşmuş kaşları çatılmış ve gülümsemesi yok olmuştu. Yine de hâlâ çok güzeldi.

ÇOKLU OLASILIK Where stories live. Discover now