BÖLÜM 39

33 3 0
                                    

   Ortamdaki herkes içtenlikle Mürsel ve Angelina' nın durumuna üzülürken Gage ve Vick ise üzülüyormuş gibi yapmıştı. Gage ve Vick' in sadece kendisini düşünmek gibi bazı kötü huyları vardı... Onlar başkalarını anlayamıyordu çünkü anlamak istemiyorlardı, kendilerinden başkasını pek umursamıyorlardı. Kimi insanlar toplum içinde duygularını belli edemeseler de bir olay karşısında en çok üzülüyormuş gibi görünen kişilerden bile daha fazla üzülürlerdi içten içe... Bu insanların tam zıttı konumunda olan kişilere ise Gage ve Vick örnek gösterilebilirdi. Onlar üzülüyormuş gibi yapan ama pek de umrunda olmayan kişilerdendi. Görüntü, insanları çoğu zaman yanıltabileceği için de herkes Gage ve Vick gibi insanların yanında olurdu ve duygularını belli edemeyen insanların üzülmediğini düşünürdü. Vick zaman zaman karakterini belli etse de özellikle de Gage sinsi bir gençti. Yüzünün ve bedeninin naifliğinden dolayı insanlar ona birden fazla şans verirdi ve iyi birisi olduğunu düşünürdü. Gage ise çıkarının olmadığı kişileri harcamaktan çekinmezdi, onun için dostluk kavramı diye bir şey yoktu. Dış görünüşünün altında yatan iyi bir çocuk imajı aslında sinsiliğinin kırıntılarından oluşmuş, paçayı sıyırma girişimlerinin tezahürü gibiydi. Aynı zamanda Gage hemcinslerine ilgi duyan biriydi ve fiziksel olarak kendisinden üstün gördüğü kişileri kıskanma eğilimi de vardı. Bir kolluk kuvveti mensubu edasıyla Mürsel' i sorguya çekmesinin altında da kıskançlık eğilimi yatıyordu. Kendisinde kusur olarak gördüğü zayıf bedeninin, güçsüz kollarının zıttını Mürsel' de görünce kendisine itiraf edemese de kıskanmıştı. Mürsel vücut geliştirme yapan, aşırı kaslı bir genç değildi ama kendisine has bir tarzı vardı... Ve Angelina' nın da belirttiği gibi şeytan tüyüne sahipti, ondan etkilenen kadınlar ve erkekler her ortamda görülebiliyordu.


    Sanatçı kişiliklerin karakterine bakıldığında; genel olarak, insanları tiplerine göre yargılamadıkları, tiplerine göre birini aşağılamadıkları gibi kıskanmadıkları da görülürdü. Sanatla uğraşan kişiler için yaptıkları iş ve kendilerini yaptıkları işe adamaları kutsal görülürdü ve sanatçı olabilmenin bazı etik kuralları vardı. Gage bunların hiçbirine sahip değildi... Dolayısıyla onun sanatçılığı ancak bir yere kadar sürebilirdi... Bir yerden sonra ya başı belaya girecekti ya da layık olduğu daha alt seviye insanların bulunduğu ortamlara geçiş yapması gerekecekti. Gage özellikle kendisiyle birlikte olma ihtimalinin olmadığı yakışıklı erkekleri kıskanıyordu. Son zamanlarda ise bu kategoride gördüğü kişi Mürsel' den başkası değildi. Gage' in kıskançlığının aksine kız kardeşleri Ophelia ve Pamella, Mürsel' e hayran kalmıştı. Biraz utangaçlıktan biraz da Mürsel' in evli olduğunu sanmalarından dolayı bunu pek belli etmemeye çalışıyorlardı ama Mürsel' in ışığı onları da etkisi altına almıştı. Sophie' yle olduğu gibi aralarında bir çekim olmamasının sebebi hem buydu hem de Mürsel' in onlardan Sophie kadar etkilenmemiş olmasıydı.


    Sorunsuz devam ettikleri anlardan sonra ortamda kısa süreli bir gerginlik olmuş gibi olsa da kimse olayı büyütmemişti. Yaşanan bu gerginlik anı, hiçbir şeyin uzun süre sorunsuz gitmeyeceğini gösteriyordu adeta. Ağabeysinin, Mürsel' in üstüne gittiğini düşünen Ophelia ise "Fatih' i ilk gördüğüm anda, gladyatör kıyafetini bu kadar güzel taşıyan bir başka erkek daha yoktur bence diye düşünmüştüm." dedi utangaç bir şekilde gülümseyerek. Ortamı yumuşatmak ve kardeşinin hatasını telafi etmek için söylenilen bu iltifattan sonra Mürsel boş bulunarak "Russell Crowe da güzel taşıyordu aslında." dedi. Angelina, "Mürsel ne yapıyorsun?" dermiş gibi bir bakış attıktan sonra oldukça şaşırmış görünen Ophelia ise "Russel ve Crowe kim?" diye sordu. Az önce Gage ile konuşurken ortamı nasıl toparladıysa yine aynı şekilde toparlayabileceğine inanan Mürsel ise "Pardon, siz nereden tanıyacaksınız tabii, benim hatam... Ülkesinden bizim köye göçmüş tiyatro heveslisi çiftçi kardeşlerden bahsetmiştim." diyerek kendince olaya açıklık getirdi.


    Ophelia' nın Mürsel' le olan diyaloğundan sonra Pamella da lafa girerek Mürsel' le konuşma gereği hissetti istemsizce... Mürsel gruptaki kadınlar arasında iyice popüler oluyordu, üstelik bunun için özel bir çaba harcamadığı hâlde. Heyecanlı bir hâli olan Pamella gülümsemeye çalışarak "Bence Fatih tiyatrocu olmasaymış eğer hükümdar ya da savaşçı da olabilirmiş. Onda öyle bir ışık görüyorum." dedi. Kızlardan gelen bu iltifatlardan sonra biraz utanan ve hafifçe kızaran Mürsel ise "Beni utandırıyorsunuz kızlar... Bu güzel iltifatlar için çok teşekkür ederim." diyerek nezaketini gösterdi. Zaman geçtikçe herkes birbirine ısınıyordu ve aralarındaki resmiyet de ortadan kalkıyordu. İlk günlerdeki gibi sizli bizli konuşmalar yerine artık isimle hitap eder hâle gelmişlerdi. Zaman zaman çatlak sesler yükselse de bu güzel ortam bir şekilde devam ediyordu ve kardeşlerin iltifatından sonra Sophie ise kıskanır gibi olmuştu.


    Sophie, henüz kendisine itiraf edememiş olsa da Mürsel' le ilk karşılaştıkları anı unutamıyordu. Duygularını bastırmaya çalışan, duygularını bastırmaya çalıştığını kendisine hatırlatmamaya çalışan bir kadın konumundaydı şu anda. Kocasını yeni kaybetmiş sayılırdı ve amcasıyla yaşadığı olay nedeniyle de acıları tazeydi... Özellikle eşinin acısı bu kadar tazeyken bir başka erkekle birlikte olmasının, kocasının anısına hakaret olacağını düşünüyordu. O böyle düşünse de aşk ve hormonlar zaman ya da mekân dinlemeyebiliyordu. Mürsel' e yani kendi bildiği isimle Fatih' e aşık olup olmadığını ise henüz bilmiyordu ya da kendisine itiraf edemiyordu. Bilinmezlik ve belirsizlik bulutlarının dağılması ise zamanla olacak bir şeydi kendi açısından. O anda kıskanır gibi olması durumunu ise kontrol edememişti ve "Fatih seni boşu boşuna kaybettiğim eşime benzetmemişim. O da büyük bir savaşçıydı... Benim sen de gördüğüm ışık ise her ne kadar seni ona benzetsem de senin sonunun kaybettiğim eşim gibi olmayacağı... Kendi alanında çok başarılı olacaksın bence." dedi gözlerini Mürsel' den almaktan zorlanarak. Mürsel, Sophie' den uzak durabilmek için bir tür savunma mekanizması geliştirmişti ve o yokmuş gibi davranıyordu... Fakat Sophie' nin utangaçlık ve hayranlık dolu bakışları eşliğinde bunları söylemiş olması yüreğini ısıtmaya ve uyguladığı taktikten vazgeçme eşiğine gelmesine yetmişti. Mürsel yine aynı şekilde teşekkür etti ama Sophie' nin iltifatına verdiği karşılık daha bir başkaydı, daha bir güzeldi.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now