BÖLÜM 23

114 4 0
                                    

   Tiberius' un bu sert tavrından dolayı olan biteni oldukça merak eden ve aralarında geçen konuşmaları öğrenmek isteyen Mürsel dayanamadı ve Angelina' dan tercüme etmesini istedi. Angelina tüm diyaloğu aktardıktan sonra Mürsel ise hafif bir tebessüm eşliğinde "Herhalde Konstantinopolis' in önümüzdeki bin yıl içinde başına gelecekleri bu adama anlatsaydım, vatanperver bir Romalı olarak buna dayanamayabilir ve harakiri yapardı, her ne kadar Japon olmasa da..." dedi alaycı bir ses tonuyla. İngilizce olarak gerçekleştirilen bu konuşmalardan sonra oldukça meraklanan ve işkillenen Tiberius, tekrar Angelina' yı muhatap alarak merakını gidermek istedi:


- Aranızda konuştuğunuz bu garip dil de ne böyle?


- Maximus aslında İskandinavya' da yaşıyor ve Latince' yi bilmiyor. Bu yüzden sadece onun dilinde konuşarak anlaşabiliyoruz.


- Peki Bayan Laeta lütfen bana söyleyin, hayatım boyunca hiç görmediğim ve şu anda da ayaklarınızda olan bu garip şeyler de neyin nesi böyle? (Bunları söylerken yeniden alaycı bir tutum takınmaya başlamıştı.)


- Daha önce de söylediğim gibi bunlar bir tür sandalet. Ayaklarımızı korumak için edindiğimiz bir eşya.


- Bana hikâye anlatmayı bırak! Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir eşya yok! Eğer olsaydı öncelikle Haşmetli, Kudretli, Yüce Roma İmparatorluğu' nda olurdu. Bana göre sizler büyücüden başka bir şey değilsiniz. Sen baş büyücü olmalısın, dilimizi bilmeyen şu geri zekâlı da yardımcın olmalı. Dediğim gibi bana göre büyüyle uğraşan şarlatanlarsınız ve büyücülükle suçlanıyorsunuz. Yani başınız belada! (Ciddi bir öfke nöbeti geçirerek ve dar zindanda volta atarak bunları söylemişti.)


- Hayır efendim, kesinlikle öyle bir şey yok. Bunlar sadece özel üretilmiş bir tür sandalet ve bizler de normal insanlarız. Suç teşkil edecek ya da birilerine zarar verecek şeylerle uğraşan insanlar değiliz.


- Bence sen bir cadısın ve ben cadılardan hiç hoşlanmam. Durumunuzu II. Theodosius dahi biliyor ve onunla görüşlerimiz ortak. Sizden hiç hoşlanmadı, sizi bir tehdit olarak gördü. Sizi bir gladyatör okuluna gönderme kararı aldık. Bundan sonraki hayatınıza gladyatör olarak devam edeceksiniz ve II. Theodosius' a yakınlığıyla bilinen Gregorios' un okuluna gideceksiniz... Ve bence gladyatör olmanızdan daha büyük bir talihsizlik varsa ki o da II. Theodosius' un yakın arkadaşı Gregorios' un eline düşmenizdir, orada nasıl bir muamele göreceğinizi ben bile bilmiyorum. Ayrıca II. Theodosius sizi arenada görmekten çok keyif alacak. Bugünkü sorgulama sonlanmıştır, fakat sorgunuz daha yeni başladı!


    Tiberius konuşmasını bitirdikten sonra sert bir bakış attı, arkasını dönerken pelerinini savurdu ve tipik bir asker edasıyla oradan ayrıldı. Her şeyi öğrenmek için sabırsızlanan Mürsel ise Angelina' dan duyduklarına inanamadı. İdam kararı çıkmamış olmasına sevinmesi gerektiğini mi yoksa arenada ölümle boğuşacaklarına üzülmesi gerektiğini mi idrak edemiyordu. Şimdiden tüm hayatı bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmeye başlamıştı. Eğer burada ölürse sadece ölmekle kalmayıp tarihin derinliklerinde de toz olacaktı. Kendi yaşadığı dönemde ne ölüsünü ne de dirisini kimse bulamayacaktı. Başta ailesi olmak üzere pek çok kişi meraklanacaktı. Kendisini uzayın derinliklerinde kaybolan bir astronot gibi hissediyordu. Uzaya gidip de geri dönemeyen ve kendisinden haber alınamayan astronotlarınkine benzer bir görevin içerisindeydi. Bulunduğu yer uzay olmasa da astronotlarla benzer riske sahip bir görevi yerine getirmeye çalıştığı için böyle hissediyordu. Başlarına gelen şeyleri kabullenmekte güçlük çekiyordu. Tüm bu gelişmelerden sonra Angelina bile ciddi anlamda endişelenmeye başlamıştı... Ama yine de sakin olması için Mürsel' i telkin etmeye çalışıyordu. Yere düşen bir damlanın üzerlerine sıçraması gibi bu olay da küçük bir damla gibi üzerlerine sıçramıştı ve küçük bir olayın büyütülmesine neden olmuştu.


ÜÇ GÜN SONRA


    Mürsel ve Angelina, Gregorios' un gladyatör okuluna getirilmişti. Üç gün boyunca sorgulanmalarına ve büyüyle uğraştıklarını itiraf etmeleri istenmesine rağmen suçlamaları reddetmişlerdi. Oldukça yıpranmış bir hâlde buraya adım atan Angelina ve Mürsel, burada da pek iyi karşılanmamıştı. İyi bir dövüş çıkarabilmek için burada bir nebze de olsa kendilerine iyi bakılacağını düşünen Mürsel yanıldığını fark etmişti. İstedikleri şeyin bitkin bir hâlde arenaya çıkmak olduğunu düşünmeye başlayan Mürsel iyice ürpermeye başlamıştı... Bu, arenada ölümün kollarına atılmak anlamına geliyordu. İyi beslenseler ve İyi bir eğitim almış olsalar dahi arenada ölme riskleri yüksekken, kendilerine beslenme ve eğitim alma gibi temel şeyler bile çok görülmüştü. Aslında ölüm gününü bekleyen idam mahkûmlarından farkları yoktu ama yine de son ana kadar savaşacaklardı... Hem kendileri için hem insanlık için hem de dünyanın geleceği için...


    Günler hep aynı monotonlukta ve sıkıcılıkta geçiyordu. Aslında her geçen gün birbirinin aynısı gibiydi. Mürsel ve Angelina, gladyatör okullarında pek rastlanılmayan bir eğitim sürecinden geçiyordu... Ya da bir başka deyişle hiç eğitim almıyorlardı. Diğer gladyatörleri ve gladyatör adaylarını bile hiç görmemişlerdi. Onlardan ayrı bir yerde tutuluyorlardı ve sadece hayatta kalmalarına yetecek kadar gıda alabiliyorlardı. Kendilerine yemek getiren kişi ve Gregorios dışında hiç kimseyi görmemişlerdi. Kel kafalı, uzun burunlu, kısa boylu ve kavruk tenli bir adam olan Gregorios' u sadece birkaç defa görebilmişlerdi. Artık Gregorios' un köleleriydiler ama bunu hissedemiyorlardı çünkü Gregorios pek fazla karşılarına çıkmıyordu. Karşılarına çıktığında ise İmparator II. Theodosius' a olan yakınlığından bahsediyordu ve çıktıkları ilk müsabakada İmparator' un da yer alacağını söylüyordu. Gregorios, Angelina' nın söylediklerini dinlemiyordu bile. En azından daha fazla yemek ve dövüş eğitimi isteyen Angelina' nın söyledikleri onun için bir köleden gelen cılız sesten başka bir şey değildi. İmparator II. Theodosius ve Gregorios ortaklığında alınan karar gereği Angelina ve Mürsel, gladyatörlüğe değil de ölümün kollarına itilmişti. Hiçbir eğitim almadan, güçsüz bir vaziyette çıkacakları arenada ne kadar dayanabilecekleri ve ne yapabilecekleri test edilecekti. Yani aslında gladyatör olması istenen köleler değil de kedinin fareyle oynaması ve akabinde de öldürmesi gibi bir son reva görülmüş idam mahkûmlarıydı. Bunun farkına varmaları için bu gladyatör okulunda sadece birkaç gün geçirmeleri yeterli olmuştu. Gladyatörlerden sıçrayan kanlarla ıslanan arena kumları kendilerine hiç acımayabilirdi... Arenada can vermiş gladyatörlerin ruhu üzerlerinde dolaşabilirdi. Mürsel ve Angelina ne yapacaklarını tartışmak için epey bol bir zamana sahipti ama bir türlü arenaya çıktıklarında nasıl canlarını kurtarabileceklerini kestiremiyorlardı.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now