Yarım saatlik arayışın ardından okul formasını buldum.

Burada lise sona gidiyordum. Gittiğin lisenin hazırlık dönemi varmış. Muhtelem bu yüzden hâlâ üniversiteye geçmemiş olmalıydım.

Kendi evimde de hâlâ lise sondum. Ama bunun sebebi okulumun hazırlık dönemi olması değil,okula bir yıl geç başlamış olmamdı. Söylemiştim okulu sevmiyordum . Küçükken de ağlayıp okula gitmediğim için ailem bunu bir yıl ertelemek zorunda kalmış. Çünkü ciddi sorunlar çıkarıp sınıf arkadaşlarıma sataşıyor ailem beni okuldan alana kadar rahat durmuyormuşum. Benimse tek hatırladığım birinci sınıfta kafasını sıraya vurup dişini kırdığım çocuktu. Zaten bu son olmuştu. Ailem o olaydan sonra kaydımı almıştı. Ve bir sornaki yıl yeniden birinci sınıftan başlayıp okula gitmiştim.

Saçlarımı tarayıp bulduğum ilk tokayla sıkı bir at kuyruğu yapıp odadan çıktım.

Telefonu incelerken bugüne ait ders programını bulduğum için kitaplarımı hazırlamak zor olmadı.

Eşit ağırlık bölümdeymişim. Bunu sevmiştim. En azından sayısal değildim. Çünkü matematiğim berbattı. Ve diğer Farah'ın bu konuda nasıl olduğunu bilmiyorum. Onun hayatını mahvetmek istemem. Eminim o da dönmenin bir yolunu arıyordur. Bunu başarana kadar o olmaya çalışacaktım. Ailesi onun başarıya önem veren biri olduğunu söylemişti. Öyleyse onun hayatını olumsuz etkileyen bir şey yapmayacaktım. Ya da sevgilisiyle arasının bozulmasına sebep olmazdım.

Dün gece uyumadan önce bunu düşünmüştüm. Bugün Esved'e ondan ayrılmak istediğimi söyleyecektim. Ama sabah o fotoğrafları görünce bundan vazgeçtim. Bunu ona yapamazdım. Bu hayat benim değil diğer Farah'ındı. Ve o üç yıldır Esved'i seviyordu. Geri dönüşü olmayan bir şey yapıp onu kaybetmesine sebep olmazdım.

Eğer benim boyutumda bir sevgilim olsa ve Farah bunu bozmuş olsaydı bu beni çok üzerdi.

Ayrıca ne düşünüyordum böyle? Diğer Farah? Boyut? Boyutlar arası kapı? Farklı bir ben? Varyasyon?

Çıldırmamak adına düşünmeyi kesip mutfağa girdim.

Masayı hazırlamış ve oturmuşlardı.

"Günaydın." Dedim sevecen olduğuna inandığım bir sesle.

"Günaydın." Dedi bu boyuttaki ikizimin ya da benimle aynı görünüme sahip olan Farah'ın babası " Nasılsın?"

"İyiyim. Siz nasılsınız?" Bir yandan da kahvaltı etmek için tabağımı dolduruyordum. Bugün daha umut doluydum. Çılgınlık gibi görünse bile o kapıyı bulacak ve evime dönecektim. Ve o zamana kadar bu hayatın keyfini çıkartacaktım. En azından şu an neyin içinde olduğumu biliyordum. Bundan önceki günler çok daha zordu. Çünkü nefes almak bile manasız geliyordu. Etrafım yabancılarla çevirmişti. Şimdiyse neyin içinde olduğumu biliyordum.

Yani umarım bunu başarabilirdim.

"Sen iyi olduğunu sürece biz de iyiyiz güzel kızım." dedi hemen yanımda oturan kadın yanağımı hafifçe sıkarak. Bazen onlara içimden anne ve baba diyordum ama bu suçluluk hissetmeme sebep oluyordu. Onları kızları olduğuma inandırırken de suçluluk hissediyordum ama buna mecburdum.

ÇOKLU OLASILIK حيث تعيش القصص. اكتشف الآن