BÖLÜM 6

166 7 0
                                    

   Angelina' nın anlattıklarını ağzı açık bir şekilde dinleyen Mürsel, buna daha fazla dayanamadı ve biraz yüksek bir ses tonuyla "Yeteeeerr!" diyerek onu susturdu. Mürsel' in eli ayağı zangır zangır titriyordu... Angelina ilk kez gördüğü bir yabancı olmasına rağmen hayatıyla ilgili pek çok kişinin bilmediği şeyleri biliyordu ve dahası da vücuduyla ilgili olarak gözle görülmeyen, sadece kendisiyle ilişkiye girenlerin bilebileceği türden şeyleri bile biliyordu. Mürsel, şaşkınlığın ve korkunun uçlarında geziniyordu artık... Tirtir titreyen uzuvları; gitgide daha fazla kontol edilemez hâle gelerek, beynindeki kontol merkezine isyan ediyor ve uzuvları ayrı telden çalmaya devam ediyordu. Fakat ne kadar kötü durumda olursa olsun, Angelina' nın bunları nasıl bildiğini öğrenmesi gerekiyordu ve bu yüzden tekrar konuşmayı başlattı;


- Bunları nereden biliyorsun? Kimsin sen?


- Ben bir yansımayım, senin yansımanım...


- Bana acı çektirmek hoşuna mı gidiyor? Kimsin, bunları nasıl bilebiliyorsun?


- Bunları biliyorum çünkü ben bir meleğim Mürsel! Senin meleğinim...


- Ne saçmalıyorsun sen? Artık cidden sıkmaya başladın ama, benimle oyun oynama!


- Ben gökten düşmüş bir meleğim Mürsel, senin meleğinim ve buraya bir amaç için gönderildim... Daha doğrusu senin gerçekleştirmen gereken bir görevi, başarıyla gerçekleştirebilmen ve seninle birlikte tüm insanlık için de mühim olan, bu dünyadaki amacını bulabilmen için gönderildim. Şimdi ne kadar çabuk bana inanırsan o kadar çabuk bir şekilde insanlık için yol alırız... Sadece bana güven.


- Cidden buna inanmamı mı bekliyorsun? Üzerinde yaşadığımız şu dünyada, elle tutulabilen ve gözle görülebilen şeyler geçerli artık... Mesela para, mesela zenginlik, mesela itibar gören bir meslek. İnsanların tüm derdi buyken ve teknoloji hat safhaya ulaşmışken, böyle bir ortamda senin peri masallarına kim inanır Angelina? Melek bile olsan çok yanlış yere gelmişsin demektir bu... Burada herkesin dini imanı para! Günümüz dünyasında bu deli saçması yalanlara kim inanır sence? Ne tür bir delisin çözemedim...


    Mürsel' in bu tavırları Angelina' yı çok kızdırdı ve içindeki volkanın patlayıp taşmasına neden oldu. Sinirlerinin gerildiği her hâlinden belli olan Angelina' nın; gözlerindeki beyaz kısım, tamamen kıpkırmızı bir renk aldı ve aniden sol elini havaya kaldırdı... Sol elini havaya kaldırır kaldırmaz da masadaki bardak da eliyle birlikte aynı anda havalandı ve havada durmaya başladı. Mürsel olan bitene inanamıyordu... Bir kaç dakika içerisinde yaşadıkları, tüm hayatı boyunca yaşadığı travmalara bedel gibiydi... İçine düştüğü bu dipsiz kuyu içerisinde, travmalardan travmalara koşuyordu.


    Angelina, "Artık bana inandın mı?" dedikten sonra bir hışımla elini indirdi ve aynı hızla inen bardak da masaya çarptıktan sonra yere düşerek parçalara ayrıldı. Bu aralar bardaklarla arası pek iyi olmayan Mürsel ise refleks olarak Motor Ağızlı Mike' a döndü ve Mike' ın "Lanet olsun, yine mi?" dermiş gibi duran surat ifadesini görünce "Nedir bu bardaklardan çektiğim." diye düşündü. Motor Ağızlı Mike, "Ne istiyorsun bardaklarımdan evlat?" diye sorunca kafasını tekrar karşısına çeviren Mürsel ise Angelina' nın yerinde olmadığını gördü. Angelina yine jet hızıyla ortadan kaybolmuştu.


    Mürsel bir süreliğine, hissettiklerinin vücut fonksiyonlarını kilitlediğini fark etti... Hissettiklerinin dışında hiçbir şeyin işe yaramadığını; düşünemediğini, aklını çalıştıramadığını fark etti ve bunu fark ettiği esnada kendisini dışarıda bulmuştu bile... Hisleri, tüm bedeneni bir sarmaşık gibi sararak ele geçirmişti ve bu kez Angelina' nın peşini bırakmaması gerektiğini söylüyordu. Kapıdan çıktıktan sonra yağmur altında biraz koşan Mürsel, sonunda Angelina' yı gördü. Yağmur altında sırılsıklam olan Angelina, tenine her düşen yağmur damlasıyla bütünleşerek çok daha fazla ışıldıyor gibiydi... Angelina, biraz daha ilerledikten sonra hızlı adımlarla bir ara sokağa döndü... Arkasından koşan Mürsel ise sonunda ona yetişti ve "Dur Angelina! Dur bekle, lütfen!" diyebildi soluk soluğa. Angelina, Mürsel' e döndükten sonra kızgın ve dolu gözlerle cevap verdi;


- Bir melek için en kötü şey reddedilmektir, bunu biliyor muydun?


- Tamam Angelina, her şey istediğin gibi olacak bundan sonra... Seni reddettiğim falan yok.


- İlk karşılaşmamız için, bir yıldır bunun hayalini kurmuştum. Şu dünyada, bir yıldır insan formunda köle gibi çalışırken seninle karşılaşacağım anın hayalini kurarak vakit geçirdim ama ne mümkün... Sen beyfendi; bugüne dek ne doğru düzgün dua ettin, ne şükretmesini bildin ne de bizi etrafında istedin... Senin meleğin olmak korkunç bir şeydi çünkü seninle irtibata geçebilmek mümkün değildi... Seninle yüz yüze konuşma ve tanışma fırsatı karşıma çıkınca hiç düşünmeden kabul ettim çünkü meleği olduğum insanla hiçbir şekilde irtibat kuramıyordum... Ama sen ne yaptın? Her şeyi mahvetmeye devam ettin. Şüpheci biri olduğunu biliyordum, sadece zeki insanlar her şeye şüpheyle yaklaşır ve senin de öyle biri olduğunu biliyordum ama bu kadar zor ve onur kırıcı olacağını hiç düşünmemiştim... Bir meleğin onurunu kırmak çok kolaydır fakat kırılan onurunu tamir edebilmek için ancak dünyayı kurtarmak falan gerekir.


- Bak Angelina! Bu kolay bir şey değil, ne olur anla beni. Gerçekten kolay değil, ben yaşam mücadelesi vermekten ruh gibi gezen bir adama dönmüş, tükenmiş bir adamım zaten... Baksana, yardımıma gelen meleğim bile trip atıyor. Fakat üzülmeni istemiyorum ve artık seninleyim, tamam mı?


- Seninle acilen konuşmamız gereken şeyler var... Böyle ayaküstü konuşulacak şeyler değil. Hemen bir restorana gidip oturmalıyız ve konuşmalıyız.


- Tamam, araban var mı peki? Buraya arabayla mı geldin?


- Dünyaya geldiğim ilk gün, arabaları zaman kaybı olarak gördüm ve sadece düşünerek, gideceğim yere yoğunlaşarak o mekânlarda olmayı tercih ettim.


- Tamam o zaman, benim arabama doğru gidelim, malum ben sadece düşünerek bir yerden bir yere gidemiyorum.


MELEĞİN DOKUNUŞU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin