"Ama sen, karanlıktan korkuyordun."

584 64 65
                                    

"Hepinizi buraya toplamın nedeni, hastanemize yeni bir doktorumuzun katılması, kendisi benim oğlum olur."

Jungkook'a, kafasıyla gelmesini işaret etmişti. Jungkook yavaş adımlarla Hajun'un yanına gelmişti ve tebessüm etmişti. Jimin onları birlikte görmeyi sevmişti.

Hajun gerçekten iyi bir adamdı, gülüşünü asla yüzünden düşürmezdi ve güvenilir birisiydi. Jimin'in Hajun'un yanında ağladığı bile vardı. Ona çoğu derdini anlatmıştı. 

Jungkook'tan bile bahsetmişti ama Hajun, bu konuda ona hiçbir söylememişti. Ona da kırgındı.

"Yeni başhekimimiz olacak. Umarım iyi anlaşırsınız."

Son cümlesini Jimin'e bakarak söylemişti. Jimin gözlerini kaçırmıştı hemen.

"Evet, şimdi herkes işine dönebilir."

Herkes Jungkook'a hoşgeldin diyip bu kısa toplantıdan ayrılmışlardı. Jimin de gideceği sırada Hajun ona seslenmişti.

"Park Jimin! Sen kal."

Jimin hafif öksürmüş, ardından arkasını dönmüştü. Onların yanına gitmişti.

"Jimin, bana kırgın olduğunu biliyorum. Sana söylemem lazımdı. Ama Jungkook, bir süre böyle olmasının daha iyi olacağını düşünmüş."

Jimin bir şey dememişti. Her şey çok hızlı olmuştu sanki. Jungkook geri gelmişti, çalıştığı hastanede başhekim olmuştu, üstelik hastanenin sahibinin oğluydu. Bunlar Jimin'e fazla gelmişti bir an.

"Bu konuyu sonra konuşuruz, çıkalım mı artık?"

Jungkook Jimin'e bakmıştı ve babasına dönmüştü.

"Bizim nöbetimiz var baba."

Hajun kaşlarını çatmış önünde duran belgeleri karıştırmıştı.

"Nasıl? Bugün Jimin'in nöbeti var senin yok gözüküyor."

Jungkook gergin bir şekilde gülmüştü. Jimin ise kollarını birbirine bağlayıp Jungkook'a iğneleyici bakışlar atmaya başlamıştı bile.

"Ahahah, baba sen yanlış yazmışsındır. Bugün benim de nöbetim var."

Babasına kaş göz hareketi yapmış ve babası anlamış bir şekilde kafasını kaldırmıştı.

"Ahh evet tabi, ben yanlış yazmışım. Ben gidiyorum o zaman. Siz takılın, yani nöbette."

Jungkook kafa sallamıştı hemen ve babasını odadan çıkarmıştı. Jimin'e dönüp baktığında hâlâ kendisini sorgulayan bakışlarını atıyordu.

"Hâlâ yalan söylemekte üstüne yok Jungkook."

Jungkook oflamıştı.

"Yalan söylemiyorum, babama nöbete kalacağımı söylemeyi unutmuşum."

Jimin dudak büzmüş ve kafasını yana eğmişti.

"Bizim hastanede, kafana estiği gibi nöbete kalınmaz aslında, herkesin bir zamanı vardır bunun için ama sen bilirsin."

Jimin arkasını dönmüş kapıya ilerliyordu. Uzun zaman sonra Jungkook'la bir odada yalnız kalmak gerici gelmeye başlamıştı.

"Evet, bende bugünden başlayayım dedim."

"Kafana esti-"

"Gidelim mi, Bay Park?"

Jimin göz devirmişti ve odadan çıkmıştı. Jungkook onun bu halleriyle nasıl başa çıkacaktı, bilemiyordu.

Soulless Prince | JikookWhere stories live. Discover now