"Bir şeyleri aşmanın zamanı geldi..."

819 91 38
                                    

5 saat olmuştu...

Jimin'in uyanmasını bekliyorduk ama o uyanmıyordu.

Taehyung en sonunda dayanamayıp isyan etmişti.

"5 saattir uyuyor ve ne zaman uyanacak!"

Eun hoca kampa geri döndüğümüzde herkese Jimin'in iyi olduğunu söylemişti ve herkes yemek yemişti.

Şimdi de Jimin ve Taehyung'un çadırında Jimin'in uyanmasını bekliyorduk.

Taehyung'un bağırmasıyla ilk yardım ekibindeki Jimin'le ilgilenen kadın ona cevap vermişti.

"Bilmiyorum, yakın zamanda uyanacağını düşünüyorum."

Eun hoca kollarını birleştirmiş ve bir sandalyeye oturmuştu. Ardından bana bakmıştı.

"Çocuklar gidip yemek yiyin. Hadi, sabahtan beri hiç bir şey yemediniz."

Hocanın dediklerine hiç birimiz aldırmamıştık. Ama Eun hoca ısrar etmekten vazgeçmiyordu.

"Jungkook, hadi lütfen."

Aslında buradan ayrılmak istemiyordum. Tekrar başına bir şey gelebilecekmiş gibi kötü hissediyordum.

Ama Eun hoca da yorulmuştu ve bize laf anlatmak için daha çok yorulmasını istemiyordum.

Kalkıp gideceğim sırada Jimin'in elinin içinde olan elimi bırakmaya çalışmıştım ama o çok sıkı tutuyordu.

Eun hoca bunu görünce gülmüştü.

"Birileri seni bırakmak istemiyor sanırım."

Jimin bir eliyle benim elimi, diğer eliyle Taehyung'un elini tutuyordu.

"Hocam ben aç değilim."

Taehyung böyle diyince Jongin göz devirmişti.

"Saçmalama Taehyung."

Jimin'in ellerimizi bırakmasını sağlayıp ayağa kalkmıştık. Minji gözlerini Jimin'den ayırmıyor ve sürekli kendisini suçluyordu.

Yemek de yememişti. Bizimle Jimin'in uyanmasını beklemişti.

Onu da kaldırıp yemek yemeye götürmüştük.

Masaların oraya gelmiştik. Hiç birimiz bir şey yemiyordu tabii ki.

Sadece hocanın ısrarlarından kaçmak için gelmiştik.

"Her şey benim yüzümden."

"Minji şunu söyleyip durma yeter artık."

Jongin en sonunda dayanamamıştı. Minji bunu durup durup söylüyordu.

"Jimin nasıl orada kaldı?"

Soruyu sormamın ardından Minji'ye bakmıştım. Burnunu çekmişti.

"Biz alacaklarımızı alıp dışarı çıkmıştık. Sonra o bir kaç şey daha almak istediğini söyledi ve geri döndü. Ama uzun süre gelmedi. Sonra da ben içeri baktığımda yoktu."

Jongin bir şey söyleyecek ama söylemiyor gibiydi. En sonunda söylemeye karar vermişti.

"Şey birilerinden kaçmış olabilir mi? Yani kaçırılmadan kurtulmuş olabilir mi..?"

Mantıklı bir yaklaşımdı aslında. Jimin uyandığında her şeyi öğrenecektik.

"Off neden Jimin böyle şeyler yaşıyor. Eskiden de böyle şeyler hep onun başına gelirdi.."

Taehyung'un konuşmasıyla oturduğum sandalyede arkaya doğru biraz daha uzanmıştım.

Düşüncelerimi beynimden uzaklaştırıp derin bir nefes almıştım. Ellerimle yüzümü ovuşturmuştum.

Soulless Prince | JikookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant