•29•

771 77 116
                                    

İyi okumalar ❣️

"Yolumu kaybettim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Yolumu kaybettim..."

Çaresizlik bedeninizi ele geçirdiği andan itibaren hayattan soyutlanır, gerçeklikle bağlantınızı keserek düşünceleriniz arasında boğulmaya başlardınız. Boğuldukça boğulur, yaşamayı unutarak bulunduğunuz durumdan nasıl kurtulacağınızı bilemez hale gelirdiniz.

İşte bende tam bu durumdaydım. Okuldan çıktıktan sonra bindirildiğim arabanın gittiği yönü düşündükçe, şoförün beni araca bindirmek için kurduğu birkaç kelimelik cümleyi düşündükçe çaresizliğim içinde boğuluyordum.

'Bay ve Bayan Lee çok sinirli, lütfen zorluk çıkartmadan gelin.'

Bu sözler yeterliydi başıma neler geleceğini anlamam için. Çok sevgili ailem yine bir şeylere fena kızmıştı ve acısını çekecek olan bendim. Neler olduğunu bilmiyordum, beni acilen eve çağıracakları kadar neler olmuştu bilmiyordum ama hiç iyi şeyler olmadığı ortadaydı. Tek dileğim bu işin ucunun Minho'ya dokunmamasıydı. 

İçimde ki bir şeyler neler olduğunun çoktan farkına varmıştı aslında.

Eve gelmemize çok az bir mesafe kalmışken araba hızını yavaşça azaltıyordu. Geleceğin bana getireceği şeyleri tahmin etmek derince yutkunmama sebep oldu. Sol tarafımı sıkıştıran el baskısını azaltsın diye derin bir nefesi ciğerlerimden aşağı yollasam da hiçbir faydası olmadı. Aksine nefes aldığımı hissettikçe o ağırlık daha da arttı.

Araba durduğunda içimde ki paniği dizginlemeye çalışarak kapıyı açıp dışarı çıktım. Eve girince neyle karşılaşacağımı tam olarak bilememenin yanında, aslında bir şeyleri sezinliyor olmanın gerginliği tüm bedenimi sarmalamıştı ve peşimi salmıyordu. 

Adımlarım geri geri gitmek isterken onların isteğini mecburen görmezden geldim ve eve doğru ilerledim. Kapıyı açmak için anahtarım olmadığı için zili çalıp birinin beni içeriye almasını beklemeye başladım. Zaten bekleyişim çok uzun sürmedi, birkaç saniyenin ardından kapı aralandı. 

"Hoş geldiniz efendim." Evimizin görevlisi olan kadın güler yüzüyle beni karşıladığında onu başımla onaylamaktan ileriye gidemedim. Ne ona yalandan da olsa gülümseyecek gücüm vardı, ne de kelimelerimi kullanmaya enerjim vardı. Zihnim tamamen birazdan neler yaşanabileceğine odaklandığı için tüm sistemlerim düşünmeyi bırakmıştı sanki.

İçeriye girip ayakkabılarımı çıkarırken salondan herhangi bir ses duyacak mıyım diye tüm dikkatimi oraya verdim. Lakin bana ipucu verebilecek sesleri geçtim, tek bir çıt bile çıkmıyordu. Salona geçmeden önce tekrardan derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Daha sonra, ne olacaksa bir an önce olsun diyerek adımlarımı hızlandırdım. 

"Sonunda, seni burada görmeyeli uzun zaman oldu." Salona girer girmez annemin ima dolu sesi oldu beni karşılayan. Sanki, bu ev benim olmasına rağmen burada olmayışım tuhaf değilmiş gibi bir rahatlıkla konuşması burada hiç özlenmediğimi açıkça belli ediyordu. 

Happier Than Ever °Minlix°Where stories live. Discover now