•11•

1.2K 117 134
                                    

Umarım beğenirsiniz 🧡

İyi okumalar ❣️

:
:
:

Senden söylediğim şeye uymanı istediğimde... Biliyordum,
Söylediğin şeyin tersini yapacağını..
:
:
:

Vücudumun üzerine tonlarca ağılıkta yükler yüklenmiş gibi bir yorgunluk vardı üzerimde. Bedenimi olduğu yerde zar zor hareket ettirebiliyor, gözlerimi zorlukla aralayabiliyordum.

Bilincim hafifte olsa yerine gelirken, alnımda hissettiğim soğukluk ile sızlanarak yerimde kıpırdandım. Zihnim ayılmak istiyor ama göz kapaklarımın üzerindeki ağırlık buna izin vermiyordu.

"Felix rahat dur!" Kulağıma çalınan ses, biraz daha kıpırdanırsam hiç iyi şeyler olmayacağını belirtir gibi sertti.

Hyunjin'in sesini neden duyduğumu veya onun yanımda ne işi olduğunu anlamaya çalışmak bile güçtü şuanda. Yine de ne olduğunu anlamak istiyordum, kendimi bu kadar berbat hissetmemin sebebini çözmek istediğim için gözlerimi zorlukla araladım. Aralanan kirpiklerim arasına giren görüntü; elini alnıma koyan bir adet Hyunjin'in görüntüsü olmuştu.

"Hyunjin?" Sesim boğazımdan çıkarken bulunduğu yeri parçalara ayırıp geçti sanki. Boğazımda ki acıyı geçirmek için sertçe yutkundum.

"Oh Tanrıya şükür sonunda kendine geldin." Hyunjin rahat bir nefes verirken elini alnımdan çekip tam göz hizama eğildi. "Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Bok gibi." Bu cevabı vermek için düşünmeme bile gerek yoktu. Zira hissedecek halim bile yokmuş gibiydi şuanda. "Ne yapıyorsun burada?" Diye ekledim hemen sonra, ne olduğunu kavramak için.

"Okula gelmedin, telefonlarıma da dönmedin aklım çıktı Minho'yla kavga edip birbirinizi öldürdünüz diye. Neyse ki Minho sağ salim geldi de dün olanları anlattı?" Söylediği şeyin hatırıma düşürdükleri ile tüm halsizliğim yok olup gözlerim irice açılırken hayrete düşmekten alamadım kendimi.

Dün olanların hangi kısmını anlatmıştı tam olarak? Ailesiyle yediğimiz yemeği mi, yoksa odasında birbirimizin ağzını yediğimiz kısmı mı?

"Dün hasta göründüğünü söyleyince buraya geldim seni kontrol etmeye, iyi ki de gelmişim. Ateşler içindeydin, zar zor düşürdüm. Uyandığına göre hastaneye gidebiliriz." Art arda sıraladığı cümlelerden, Minho'nun bize ait anları sadece bize saklamak istediğini anlamıştım. Bunun için ona minnettardım, çünkü daha biz bile aramızdaki garip ilişkiye bir anlam yükleyememişken bunu bir başkasına anlatmak garip olurdu.

"Gerek yok, iyiyim ben." Hastaneye gitmek için söylediği şeylere hitaben bunları söylediğimde gözlerini devirdi. "Hani az önce bok gibi hissediyordun, şimdi ne oldu? Beni kandıramazsın Felix, gideceğiz." Diyerek yatağımın üzerinden kalktı ve dolabıma doğru yöneldi. Büyük ihtimalle terlemiştim ve üzerimi değiştirmek istiyordu.

"Hyunjin istemiyorum dedim. Duş alsam kendime gelirim." Derken yattığım yerden kalkmak için hareketlendim. Ancak vücuduma saplanan ağrılar bu hareketime bin pişman olmama sebep olmuştu. Hyunjin'e iyi olduğumu kanıtlama gereksinimi hissettiğimden dudaklarımdan kaçmaya yeltenen acı dolu iniltileri zorlukla bastırdım.

Hyunjin beni umursamayıp dolabımın içinde bir şeyler aramaya devam etti. O işini yaparken bende biraz daha uğraşıp sırtımı yatak başlığına dayadım. Kafamın içinde bir ton ağırlık varmış gibi dik tutamıyordum, bu yüzden gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım.

Happier Than Ever °Minlix°Where stories live. Discover now