•15•

1K 112 54
                                    

İyi okumalar ❣️

:
:
:

Çünkü ben kendime asla böyle boktan davranmazdım..
:
:
:

Yaşamaktan zevk almadığımı fark ettiğim zaman anlamıştım büyüdüğümü. Hayatın acı veya tatlı yönlerinin bana artık herhangi bir his vermediği, azar yemenin bile canımı yakmadığı o anlarda...

"Bu seferlik annen hatrına bir şey demiyorum ama bir daha en ufak hatanı görürsem okuldan atılırsın Felix!"

Müdürün söyledikleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken başımı onaylar anlamda salladım, sanki dediklerini anlamışım gibi. Bu tehditlerin boşa olduğunu biliyordum; çünkü ne o, notları yüksek bir öğrenciyi okuldan kovabilirdi, ne de bizimkiler buna izin verirdi.

"Çık şimdi." Bana emir vermesini görmezden gelmeye çalışarak belimi eğdim ve ona yalandan saygı sunup odasından çıktım.

Dün annemin azarlarından payımı aldıktan sonra bugün tıpış tıpış okula gelmiştim. Derse girmeden öncede mecburen müdürün yanına uğramış, biraz da ondan azar yemiştim. Sağ olsunlar Jisung'un zorla ettirdiği kahvaltı üzerine çok daha doyurucu olmuştu!

Dersler çoktan başladığı için boş olan koridorlardan ilerleyip sınıfıma giden yolu isteksizlik adımlarla geçtim. O dört duvar arasına girip can sıkıcı insanları görmek istemiyordum. Ancak son zamanlarda garip bir şekilde o sınıfı çekilir kılan bir sebep bulmuş gibi hissediyordum.

Neden bilmiyorum Minho'nun orada olduğunu bilmek daha az kötü hissettiriyordu.

Sınıfın kapısını açıp içeriye girdiğimde öğrencilerin sessizliği karşıladı ilk önce beni. Tahtanın önündeki öğretmen elindeki kalemiyle bana bakarken istemsizce gerilmeye başlamıştım. Her zaman insanların içinde görünmez olmak isteyen bir tarafım olmuştu ve şuanda, herkesin gözü benim üzerimdeyken onun üzerinde büyük bir baskı vardı.

"Neredeydiniz bay Lee?" Öğretmen geç kalmış olmamdan dolayı imalı bir şekilde konuşunca hafifçe öne eğilip isteksiz bir özür mırıldandın.

"Müdür beyin odasındaydım." Diye cevap verdim beni biran önce rahat bırakmasını istediğimi belirten bir sesle. Öğretmen ilk başta doğru söyleyip söylemediğime inanmamış gibi birkaç saniye yüzümü taradıktan sonra sözlerime inanmayı seçmiş olacak sert bir sesle yerime geçmemi söyledi.

Birkaç gündür okula gelmeyişim herkesin dikkatini epey çekmişti belli ki. Çünkü tüm sınıfın meraklı gözleri benim üzerimdeydi ve benim hakkımda fısıldaşmalarını duyabiliyordum. Onları görmezden gelmeyi seçerek Minho'nun uyuyor olduğu sırama doğru ilerledim.

Bu görüntü beni neden hiç şaşırtmadı acaba!

Sıranın başına geldiğimde uyanması için bacağımla Minho'nun bacağını dürttüm. Ancak o uyanmaya niyeti yokmuş gibi hiçbir yaşam belirtisi göstermeden pozisyonunu korumaya devam etti. Bu kez kolunu dürtüp kalkması için seslendim.

"Kalksana!" Bir yandan çok ses yapıp öğretmenin dikkatini çekmek istemiyordum ancak Minho'nun uykusunu ve inadını bilirdim, zorlamasam uyanmazdı asla. Minho bunu da umursamadığında bacağına daha sert bir darbe vurdum. Bu kez yaptığımı görmezden gelemeyip kafasını kaldırdı ve beklemediğim tepkilerini göstermek için dudaklarını araladı.

"Ne yapıyorsun sen sik-" Küfrünün devamını getiremeden, daha kendim de ne olduğunu anlayamadan elimle ağzını kapattım. "Sessiz ol geri zekalı!" Yüzüne doğru eğilip sessizce bağırdım.

Happier Than Ever °Minlix°Where stories live. Discover now