•10•

1.2K 118 134
                                    

Ve bu bölüm özeti:💣💥🥵😂

İyi okumalar düşüncelerinizi belirtirseniz çok sevinirim ❤️

:
:
:

"Belli ki beni bir zavallı yaptığının farkında değilsin.."

:
:
:

Damarlarımda gezinmeye başlayan gerginlik önümdeki yemeği ağzıma koymak yerine tabağın içinde can çekiştirmeme sebep oluyordu. Dün öğleden beri yediğim tek şey Jisung'un hazırladığı kahvaltıydı, ki ondan da anca birkaç lokma alabilmiştim.

Tuhaf bir şekilde açıktığımı hissetmiyordum, sanki yemek yesem miden anında buna tepki gösterip bulanacakmış gibi geliyordu.

"Felix neden yemiyorsun tatlım, beğenmedin mi?" Bayan Lee'nin sorusu, yemeği gözlerimle yemeye çalışıyormuş gibi tabağa diktiğim bakışlarımı ona kaldırmamı sağladı.

"Hayır gayet lezzetli, sadece pek aç değilim." Dudaklarımı hafifçe iki yana kıvırdım. Gülümsemeye çalışmıştım ancak sadece dudaklarımı germekten başka bir şey olmamıştı.

"Hasta mısın oğlum, yüzün de bembeyaz olmuş?" Bay Lee'nin sorusuyla bu kez ona döndüm. Hitap şekli, çocukluğumun kırık parçalarının sol tarafıma saplanmasına sebep oldu.

Sahi,  kendi babamdan bu kelimeyi en son ne zaman duymuştum?

"Fazla ders çalışıyor, ondandır." Bana sorulan soruya yine benim yerime cevap veren Minho oldu. Beni ailesinin sorgusundan kurtardığı için ona ufak bir minnettarlık hissederken, okları kendi üzerine çekmesi şaşırtmıştı. Ders konusunda Minho pek parlak birisi değildi, babası ise tam tersini isteyen başarıya takık bir adamdı.

"Keşke senden de aynı performansı görebilsek!" Tam tahmin ettiğim gibi babası içinde biriktirdiği öfkeyi ona yöneltti.

"Ders çalışmayı sevmiyorum." Minho, sanki çok normal bir şeyden bahsedermiş gibi umursamaz bir tavırla konuştu. Bu hali babasını bilerek çileden çıkartmaya çalışıyormuş gibi bir düşünceye itti beni.

"Birde ukala ukala konuşuyor! Minho benim asabımı bozma!" Bay Lee öfkesini gizleme gereksinimi duymadan Minho'ya doğru bağırdı. Elinde çopstikleri öyle bir sıkıyordu ki her an tehlikeli bir şey yapabilirmiş gibiydi.

Gerginliğim tüm vücudumu ele geçirip sertçe yutkunmama sebep oldu. Ne diye bu denli rahat konuşup babasına bulaşıyordu ki? Özellikle bunu, dikkatleri benim üzerimden çekmek istediği için yaptığını bilmek daha fazla geriyordu beni.

"Ah pardon isteklerimin iplenmediğini unutmuşum bir an." Minho sahte bir üzgünlük ifadesi takınarak konuştu. Bay Lee onun bu tavırları karşısında öfkeden kızarırken, ne olacağını korkuyla bekleyen tarafım nefesini tutmuştu resmen.

"Ne biçim konuşuyorsun sen?!" Bay Lee öfkeyle oturduğu yerden kalktığında Bayan Lee ona doğru atıldı. İrice açılan gözlerim bir Bay Lee'ye bir de babasının öfkesinden dolayı korkan küçük Soojin'e kayıyordu. Soojin babasının yüksek sesinden korktuğu için ellerini kulaklarına kapatmıştı hemen. Bu görüntü istemsizce canımı yaktı.

Kendini ebeveyn olarak adlandıran insan müsveddelerinin küçücük bir çocuğa bu korkuyu yaşatmaya ne hakları vardı? 

Ne yaptığını anlamaya çalışan sorgu dolu bakışlarım Minho'ya kaydı. Ne yapmaya çalıştığı veya kendini nasıl bir durumun içine sokmaya çalıştığını asla anlayamıyordum. Derdi neydi? Kendini kendi elleriyle öldüremediği için babasına mı meydan okuyordu?

Happier Than Ever °Minlix°Where stories live. Discover now