MOİRA S2B35

94 12 0
                                    

"Sanırım cevap yeterli geldi."
Demişti çıkan ooo sesine karşın. Elim bulanık görüşümle zar zor kadehi buldu ve çekip tek attım. Şuraya bir yere bayılmam lazımdı ama beni çarpan şampanya olmamıştı. Bardağı indirirken tutamadığım iki damla yaş iki taraftan yanağıma düştü. Bardağı masaya çarptığımda Gece ile göz göze geldik. Şeytan bir yandan çek Ali'yi yapış dudaklarına diyordu. Ama öyle bir şey yapmayacaktım. Benim burada olacağımdan nokta kadar haberi yoktu. Yüzünde belki de sadece onu tanıyanların anlayabileceği bir ifade yerleşti. Gülümsedim. Ve boş kadehi kaldırdım. İçimden bardağım boş olduğundan şerefine demek istesem de ortamda tuhaf karşılanırdı. Ama sanırım bu şerefe de ancak boş bardak yakışırdı. "Sana demeye çalıştım." Dedi Ali. "Önemi yok." Vardı. "Birisi karşımda başka birisini öptü diye kahrolacak değilim."

"Birisi?" Dedi sorarak.

"İşte... artık birisi." Birisinin yaptığını hazmetmek içinde yutkunmam gerekmişti. "Ben bir kadeh daha alacağım." Dedim bara ilerleyip. Ama bardağı değil şişeyi istedim. Elimde şişeyle masaya geri döndüğümde masada başka birisi vardı. Yakup... "Zevkli miydi?" Dedi bana. Giray'ın dediği aklıma gelince kahkaha atasım gelmişti. "Bilmem Yakup. Sana sormalı?" Dedim. Bana bu sefer çatık kaşlarıyla baktı. Ali de bana gözlerini dikmişti. Benim bildiğimi anlamıştı. Ama nasıl bildiğimi anlamamıştı. "Senin bunu bilmene imkan yok." Dedi dişleri arasından. "Bana kalsa bilmezdim. Ama hiçbir sır mezara gitmez ya... duyuluyor." Ali hala anlamamıştı. Ve Yakup o olduğundan rahat rahat laf sokamamıştı. "Pençelerini çıkarttığına göre sende izi kalacak." Gülümsedim bu sefer. "Sen iyi bir yara bandı bulamadın diye beni de öyle sanma." Ali buz kesti bu sefer. Ama ben çaktırmadığımdan anlamadığını varsaymıştım. Birisi Ali'ye seslendi. "Ben bi gidip geliyorum. Birbirinizi öldürmeyin." Dedi Ali. Masadaki telefonunu aldı. Gitti. Gece ve Bahar barın karşısından bu tarafa yaklaşıyorlardı. "Kıpırdarsan..." diye söze başlayıp ona azıcık yaklaşmıştım ki sözümü kesti. "Naparsın? Gece'ye mi söyleyeceksin, Bahar'a mı?" Dedi kızarak. "Ayan'a Gece'nin evliliğinin sahte olduğunu söyleyeceğim. Beni sevdiğini." Duraksadı. "Zarar vereceği kişi yine sen olursun." Dedi inatla.

"Ve torununun sevgilisi olduğumu." Dedim gülümseyip. "Sen ruh hastasısın." Dedi ağzının içinden. "Sadece dediğimi yap." Ortam gürültülü olduğu için Gece'den endişe duymamıştım. Buraya geldiler.

"Moira... geleceğini bilmiyordum." Dedi Bahar. "Ne önemi var Bahar. Zaten çok kalmayacağım. Sena ile geldim." Dedim gülümseyip. "Çok güzelsin." Gülümsedim. "İnsan sevildikçe güzelleşir derler. Sen de öyle." Gülümsedi. Ama endişeliydi. Kocasını öptü diye ona kızacak değildim. Ama gözlerimi dikip Gece'ye bakmamdan rahatsız olmuş olmalıydı. Gece'nin yüzünde benimkinin aksine üzgün bir ifade vardı. "Bende beni güzel sevecek birini bulayım. Ne dersin?" Gece'nin yüzündeki pişman ifade nerden geliyordu bilmiyorum ama o ifadeyle kurtulamazdı.

"Şey..." Dedi Bahar. "Aah... endişelenme. Burada değil. Alev alır falan buralar... belli olmuyor bu sıralar. Koca bina... kül olsun istemem." Gece gözlerini kapattı öfkeyle. Yakup bile anlamıştı. Yakup'a döndüm. Öp diyen şeytanı zor susturuyordum. Öpmememin sebebi de artık Gece'ye olan saygım değil onun aşk hayatında yediği kazığa olan bakışımdandı. Sevdiği kadının yanında onu öpmek Gece'ye değil en çok ona travma olurdu. O da neden yapmadığımı anlayamayan bir bakış attı. Ama yaklaşmış da bulunmuştum. Kulağına yaklaştım. "Belki sonra." Diye fısıldadım Gece'nin duyabileceği bir şekilde. Omzuna hafifçe avuç içimle dokundum ve masadan şişeyi alıp uzaklaştım.

...

Sena ile bağışımızı yaptıktan sonra biraz daha oturduk. Ama onun gitmesi gerekmişti. Mir onu alacaktı. Birlikte dışarı çıktık. Benim elimde farklı bir şişe vardı. Beykoz'da boğaza yakın bir yerdeydik. İkimiz de banka oturmuştuk. "Sen Gece ile Bahar'ın..."

MOİRAWhere stories live. Discover now