MOİRA S2B18

118 10 22
                                    

"Ol-olamazsın. Benim annem babam öldü. Benim amcam öldü! Ben tüm ailemi kaybettim!" Adamda bir mimik oynamamıştı. Öylece duruyordu. "Karın öldü senin ya, karın! Sen de kaybettin her şeyini ben kurtardım oğlunu sen nasıl... sen hangi cüretle hangi akılla benim sevdiğim kadına komplo kurdun!" Sesi etraftaki her taneciği titremişti sanki. Kelimeleri yanyana getirirken acı çekiyordu.

"Sen nasıl yaşıyorsun?" Gözünden bir damla yaş aktı ama ama hemen eliyle sildi.

"Baban ve annen yanlış bir yoldaydı."

"Ne yolu lan aile bu, aile! Senin karın..."

"Onlarlaydı." Dedi adam sözünü keserek. "Sen karını gerçekten severdin."

"Bazen sevgi herkesi kurtarmaya  yetmez." Giray yine gözünden akacak olan yaşı sildi. "Sibel'den ne istedin?" Çaresiz konuşuyordu. Silahını doğrultmaya bile mecali yoktu.

"Benden oğlumu aldın." Dedi adam. Giray silahını yere attı. Belli ki daha fazla taşıyamayacaktı. Bedeninin ağırlığını hissedebiliyordum. Keşke taşıyabilme imkanım olsaydı.

"Ben senin oğlunu kurtardım." Sesi titredi. "13 yaşımdaydım ben, kendi canımdan önce senin oğlunun canını kurtardım! 13 yaşımdaydım, öldüm öldüm dirildim ben."

"Ölü kalmalıydın." Artık adamın yüzüne de bakamıyordu. "Keşke öyle kalsaydım. " dedi fısıltıyla. Adamın duyduğundan şüpheliydim. Ama ben net bir şekilde duymuştum. "Birazdan ekipler gelecek. Bu halde alınmak isteyeceğine emin misin?" Onu düşündüğünü sanmıyordum.

"O hiçbir yere gitmiyor." Arkama döndüm. Kartal'ın sesiydi.

"Demek geldin. Mükemmel ajan. Nasıldı sevgilini vurmak?" Kartal Giray'a baktı. Canının acısından konuşulanları duymuyor gibiydi. Toparlar mıydı emin değildim? "Giray'ın gurur duyduğu bir şey varsa o da ailesiydi. Bunu elinden almamalıydın."

"Yoksa?"

"Giray üzülmüş olabilir. Ama eminim Bir çok sinirlenmiştir."

"İkisi aynı kişi." Giray yere eğilip silahını aldı. Adama doğrulttu. Adam vurmayacağından o kadar emindi ki hareket bile etmiyordu. "Ama hep farklı davranırlar."

"Göz yaşların gitmiş."

"Bir ağlamaz. Pek düşünceli değildir. Ona yaşattıklarını düşünürsen?"

"Hala aynı kişi olduğunu düşünüyorum. Duygusallaşınca ağlayan on yaşındaki çocuk. Ama konuşman değişmiş!"

"Susuşum da değişti." Önceden ne anlama geliyordu susması bilmiyorum ama şu an iyi bir anlama gelmediğini anlayacak kadar birlikte kalmışlığımız vardı. İnatla devam etti. "Abel Stark ?" Adam etrafına baktı. "Oğlum buralarda değil. Onu getireceğimi düşünmedin herhalde?"

"Oğlun buradan önce benim evimdeydi."

"Yani?" Biliyordu elbette. Tüm bunları oğlu için yaptıysa şimdi ne halde olduğunu da bilmeliydi.

"İşin genelde saha kısmında olduğunu bu kadar belli etme, James Stark." Adam anlamadan baktı. Helikopter sesi gelmişti. "Geliyorlar. Zamanın doldu." Dedi James.

MOİRAWhere stories live. Discover now