54. Bölüm

2.5K 252 100
                                    

"Dayımlar geldi!"

Levent Samet dayısının arabasının bahçeye girdiğini gördüğü an poposunu dayadığı balkon korkuluklarından doğruldu ve koşturarak aşağı indi. Seslenişini bahçede hummalı bir hazırlıkta olan ekipten duyan olup olmadığını bilmiyordu ama dayısını görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki şu an çok sevinçliydi. Samet dayısı kan bağı olan sevdiği tek akrabasıydı. Anneannesini ve dedesini bir türlü içten bir biçimde sevemiyordu. Babaannesini çok az görmüştü, Levent küçükken vefat etmişti ama onu da çok sevdiğini hayal meyal hatırlıyordu. Diğer dayılarıyla zaten görüşmüyorlardı bile. Annesinin istememesinin yanı sıra babası bu konuda çok katıydı. Hiçbir şekilde izin de vermiyordu. Ama Samet dayısı başkaydı. Bir de Adana'da yaşıyor olmasalar çok güzel olacaktı. Onu da, iki kuzenini de senede birkaç kez ancak görebiliyordu bu yüzden.

Levent antrede elindeki kola şişesini kenara bırakıp ön kapıyı açıp koşturarak dışarı çıktığında dayısı, eşi ve kuzenleri de arabayı park etmiş ve iniyorlardı. Levent hızlı adımlarla onlara doğru giderken "Dayııı! Hoş geldiniz!" diye bağırdı. Samet'in bir anda yüzü güldü. Kollarını iki yana açarken "Vay aslan parçası ya! Sen yine mi boy attın?" diye geri seslendi yeğenine. Normalde temastan ve sevgi gösterilerinden hoşlanmayan Levent dayısına sıkı sıkı sarıldı. O sırada Sıla, Harun ve Ebru da kapı önüne çıktılar. Sıla da koşturarak oraya gelince herkesin arasında bol özlem gidermeli bir sarılma ve öpüşme trafiği yaşandı.

Levent'in kuzenlerinden bir tanesi ondan bir yaş küçük, diğeriyse üç yaş küçüktü. Büyük olan Hakan, küçük olan da Hale'ydi. Levent onları da çok severdi. O yüzden hemen ikilinin arasına dalmış, onları bol sorulu bir sohbete sürüklemişti. Beraber evin arka tarafına, deniz kıyısına yürürlerken, büyükler de arkadan onları ağır ağır takip ettiler. Sıla abisinin koluna girmiş özlemle ona bakarken Samet Adana'dan Bodrum'a kadar arabayla nasıl geldiklerini Harun'a özetliyordu.

"Keşke uçakla gelip burada kalsaydınız işte Samet. Benim içim hala huzursuz böyle. Güzelce ağırlayamamışız gibi hissediyorum böyle olunca," dedi Harun'un diğer yanındaki Ebru.

Samet minnetle ona baktı. "Yok yok. Siz zaten yeterince kalabalıksınız, baksanıza. Bir de biz yük olmayalım. Hem biz başka planlar da yaptık, arabayla buradan Ege'ye falan da çıkarız dedik. Çocuklar ne zamandır istiyorlardı."

"Peki madem. Ama Çağataylar falan hep babamlarla beraber kendi evlerinde kalıyorlar. Bu sene Kerem'le Bahar da orada. O yüzden burada yerimiz bol. Her zaman aklınızda olsun, dönerken falan uğramak isterseniz."

Samet bir kez daha ona teşekkür etti. Sıla bu kez de tüm dikaktini yengesi Hande'ye vererek onun halini hatrını sordu. Onlar orada hararetli sohbetlerine devam ederlerken gençler çoktan arka verandadan denizin oraya inmişlerdi.

Özellikle Hale adımları yavaşlayıp çekingence kalabalık ekibe bakarken "Herkes sevgilisini mi getirdi gerçekten?" diye sordu hayretle Levent'e.

Levent yorgun bir nefes alıp vererek Alperlere bakarken "Evet," dedi. "Bu yıl maşallah kimse yalnız değil. Eh, Ebru teyzeler de birine izin verince domino taşı gibi herkes birbirine izin vermek zorunda kaldı."

"Seninki gelmedi mi?" Hakan sorusuyla Levent'in kanayan yarasına parmak bastığından bihaberdi. Levent hüsranla dudaklarını birbirine bastırarak ona döndü. "Benimki izin alamadı. Ama olsun! Siz varsınız!"

Hakan sırıttı. "Ha sen çiftlerin arasında yalnız kaldığın için bize böyle düştüüün! Şimdi anlaşıldı."

Levent sitemle Hakan'a bakarken Hale de kıkırdadı. "Koskoca rock yıldızı Levent Tural bu hallere düşecek adam mıydı?" diyerek Levent'e sataştı. Levent bu kez hızla ona döndü. "Valla ayıp bu yaptığınız ha! Kuzen dedik bağrımıza bastık! Laflara bak!"

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now