52. Bölüm

1.9K 245 59
                                    

Ebru, Derin'in nikah şahitliğini Burak Cem yaptığı için Fuat'ı on dakika boyunca sakinleştirmeye çalışması gerektiğine hala inanamıyordu. Herkes her şeye alışmıştı, senelerdir Fuat, Burak Cem'e bir türlü alışamamıştı. Derin de Burak Cem'in, artık ergenliğini aşmış bir genç kız olduktan sonra hayatına girmesine rağmen ona uzun seneler babalık etmiş olması nedeniyle bunu özellikle istemişti. Aslında alternatifi çok fazlaydı ama içinden böyle yapmak gelmişti. En çok da kızlar bu duruma mırın kırın etmişler, hepsi Derin'in şahidi olmak istemişlerdi. Ama Derin onlara gelene kadar bu fırsatı Keremlere Ekinlere bile tanımamıştı.

Şimdi kızlar nikahın kıyılmasını bir köşeye geçmiş heyecanla izliyorlardı. Her alkış anında en fazla gürültü patırtı yapan onlardı. Hiçbir taşkınlık fırsatından geri kalmıyor, anın tadını fazlasıyla çıkarıyorlardı.

Emir ve Derin salona tüm konukların yüzlerinde sahici bir tebessüm oluşturacak kadar tatlı bir giriş yapmışlardı. İlk önce Derin söylemişti güçlü "Evet!"ini, akabinde de Emir ondan daha gür sesle "Evet!" demişti. İmzalar atıldıktan sonra çift piste çıktıklarında beklenti büyüktü. Nişanda oldukça iyi bir dans şovu sergileyen ikili, düğünde bunu ikiye katlamayı bile başarmıştı. Latin ezgilerinin hakim olduğu bir şarkıda, üstlerindeki zorlayıcı kıyafetlere rağmen oldukça güzel bir ilk dans icra etmişerdi.

İkinci bir şarkıyla onlar danslarına devam ederlerken Tolga ilginç bir biçimde Mehtap'ı değil de annesini dansa kaldırdı. Ebru güzellikte kızını aratmayacak bir zarafetle Tolga'nın elini tutarak piste doğru giderken, Burak Cem bu fırsatı kaçırdığına hayıflanıyordu.

Ebru gülen gözlerle oğluna bakarken bir anda kendini tutamayıp bir eliyle Tolga'nın yüzünü mıncırdı. "Şu yakışıklılığa bak! İyi ki doğurmuşum, bi tanem benim!"

Tolga'nın yüzünden 'rezil olduk' temalı bir ifade geçse de, kendini tutamayıp gülümsedi. "Sen bu kadar güzel olmasan biz böyle olmazdık," dedi dürüst bir şekilde. Ebru bir kez daha oğlunun yanağını okşadı, sonra da minik bir öpücük kondurdu.

"Biliyorum, bu bilgiler çok üst üste gelmiş olacak ama sana bir şey demeliyim. Özellikle ilk sana söylemek istedim. Daha doğrusu ikinci olarak sana söylüyorum."

Ebru merakla kaşlarını çattı. "Neymiş o?" diye sordu.

"Ben bu gece Mehtap'a evlenme teklif edeceğim."

Ebru bir anda durup şaşkınlık içinde oğluna bakakaldı. "Sen de mi?!"

Tolga ufak ufak annesini dansın devamına zorlarken "Yani... biliyorum sizin için biraz üst üste oldu ama benim bunu yapmam gerek. Gerçekten istiyorum. Mehtap ne der ya da ne zaman evlenmeye sıcak bakar hiç bilmiyorum fakat en kısa sürede evlenmek istiyorum. Ailesi pek 'beraber yaşama' tarzında şeylere sıcak bakacak bir aile gibi değil. Bir süre öyle idare edelim desek şimşekleri üstüme toplarım ve bunu hiç istemem. İyi insanlar ve baştan arayı iyi tutmak gerek."

"Tüm bunların dışında onun 'o kişi' olduğuna eminsin yani?"

Tolga gülümseyerek başını salladı. "Hem de çok eminim. Ondan başkasıyla geleceğimi hayal bile edemiyorum."

"Peki nasıl evlenme teklif edeceksin?"

"Gecenin sonundayken ederim dedim. Yüzük aldım." Tolga bir an için sağ elini ceketinin üstüne, yüzüğü koyduğu yere koydu. Fakat kutuyu çıkarmadı. "Sonra gösteririm şimdi kesin bizi izliyordur."

Ebru sırıttı. "Benim bir fikrim var... Kerem'in Bahar'a nasıl evlenme teklif ettiğini hatırlıyor musun?"

Tolga pek hatırlayamayınca annesine devam etmesini ister gibi baktı. Ebru'nun gülüşü gittikçe sinsileşiyordu. "Ben bir Derin'le konuşayım. Bu fikir kesinlikle çok güzel!"

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now