26. Bölüm

1.5K 168 10
                                    

"Ben hiç memnun değilim bu durumdan. Nasıl kontrollü olacağım bilmiyorum. Onu da geçtim, babası ağzına sıçacak ki! Hele bir duysun!" Tolga sinirle Derin'in odasında volta atarak yürüyordu. Beş dakikadır aralıksız aynı konudan şikayet ediyordu, volta atarken çıkan kar pantolonunun haşırtısı artık Derin'e fenalık vermişti.

"Of Tolga! Rahat bırak kızı artık. Ne kadar aşık olmuş görmüyor musun? Üstelik Alper de öyle duruyor."

Tolga 'oldu canım' dercesine yüzünü buruşturarak baktı Derin'e. "Alper Güner diyorsun ya! Alper Güner kim ki aşık olsun! Onun tek derdi sosyetik genç ve güzel bir kızı kullanmaktır anca."

"Bunu diyen sen yıllardır Emir'e gerçek bir şans vermem için kuduruyorsun ama! Ayrıca sen çok mu düzgün bir adamsın? El alemin çapkınlığına laf edecek bir durumun yok bence!"

"Kızım ayını şey mi?! Delirtme beni! Adamın senelerdir adı çıkmış adı! İşsiz güçsüz playboy'un teki! Emir'le benle bir tutamazsın!"

Derin Tolga'ya katılmıyordu. Onu nasıl sakinleştireceğini de bilmiyordu. Alper Güner'in nasıl bir tip olduğunu Derin de biliyordu. Fakat o insanları birebirde tanımadan bu kadar ağır yargılamayı doğru bulmuyordu. Şimdi bu tatil de Alper'i tanımak için müthiş bir fırsattı. Sonuçta insanlar en iyi tatillerde, yolculuklarda tanınıyordu.

İlk izlenimine göre gayet efendi bir tip gibi duruyordu. Konuşması, oturup kalkması falan laubali değildi. Misal Tolga'nın öyleydi! O yüzden Tolga'ya kızıyordu. Çocuk çapkınsa bile kimin yanında nasıl davranacağını biliyordu.

Derin de Leyla'nın üzülmesini, kalbinin kırılmasını hiç istemezdi. Leyla Dila'ya göre nispeten daha naifti, kolay yıpranabiliyordu. O yüzden Alper ona tam bir pislik gibi yanaşıyor olsaydı Derin de buna izin vermezdi. Ama hislerine güveniyordu ve Alper'den hiç öyle bir elektrik almamıştı. Leyla'ya saygı duymak istiyordu şu aşamada. Birkan konusunu üstünkörü biliyordu ve bunun onu nasıl üzdüğünün farkındaydı. Ondan Leyla'ya karışmak istemediği bir dönemdeydi. Kendi yanlışlarını doğrularını kendisi bulması gerekiyordu.

"Aynı odada kalacaklar bir de ya! Çıldıracağım! Vallahi çıldıracağım!"

Derin dik dik Tolga'ya baktı. "Tolga zaten olan olmuş! Neyin tribine giriyorsun?"

Tolga dumura uğramış gibi Derin'e döndü. Şok içinde ona bakarken "Nasıl olan olmuş? N'olmuş?! Yoksa Leyla?!.." diye saçma saçma cümleler kurmuştu.

Derin gözlerini devirdi. "Gaziantep'teyken birlikte olmuşlar, Leyla söyledi bana. Ve bence senin buna da karışmaya pek hakkın yok."

Tolga dehşet içinde ellerini saçlarından geçirerek volta atmaya başladı. "İnanamıyorum, inanamıyorum..." diye inledi. Derin iyice Tolga'nın dramatikliğinden fenalık geçiriyordu. "Bunu sana söylediğimi asla Leyla'ya söylemiyorsun. Kız zaten utanıyor, bir de bunun bahsini açma."

"Haspam! Utanıyormuş! Aynı odada kalmaya utanmıyor, gözümüzün içine baka baka!"

Derin yerinden hızla kalktı ve Tolga'nın önüne gelerek onu kafasından iteledi. "Tolga yeter! Gerçekten çok haksızlık ediyorsun. Biliyorum sevdiğinden yapıyorsun bunları ama bu kız isterse sadece yatmak için bile bir çapkınla takılabilir ve sen buna karışamazsın. Kimse karışamaz. Bırak ilişme kıza! Görmüyor musun, çok mutlu! Son zamanlarda yeterince kalbi kırıldı, bırak mutluluğu yakalamışken istediğini yapsın."

Tolga biraz durularak ve afallayarak ikizine baktı. Bakışlarını kaçırırken "Tamam ama Leyla'yı üzerse o çocuğu ormanda ayılara yem ederim, haberi olsun!" dedi. Derin şefkatle güldü. "Senden önce ben ederim, hiç canını sıkma. Alper'e de biraz güven. Eskiden yine burada, böyle zamanlardan birinde aynı şekilde Burak abiye de burun kıvırdığın günleri hatırlatırım. Sonra bir yemekte yola gelmiştin. Bak göreceksin, aynısı olacak."

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now