29. Bölüm

1.6K 174 4
                                    

Dila etrafına mutsuzca bakınıyordu, çünkü Selim'i çılgınca özlüyordu. Özellikle böyle yalnız kaldığı anlarda en ufak şey ona Selim'i hatırlatıyordu. Az önce sırf ona benzeyen birini gördü diye neredeyse peşinden gidecekti. O gün kafede kadını ilk kez onun yanında gördükten sonra mesaj attığında, Selim 'Çok mantıklı bir açıklaması var, söz konuşacağız' demişti. Dila ondan sonra bir şey yazmamış, sormamıştı. O anın siniriyle konuşmak dahi istememişti. Siniri geçtikten sonra da Selim'le hiç denk gelmemişti. Selim hala ara ara mesaj atıyordu. Dila da ona yanıt yazmıyordu. Aslında bunu deli gibi istese de yapamıyordu. Bir şekilde aklında onu bitirmeye uğraşıyordu. Başlamamış bir ilişki olmasına rağmen bitirmesi çok zor gibi hissediyordu. Şimdi döndüğünde yine hayatı zorlaşacaktı. Yine onu derslerde görmek zorunda kalacaktı. Yine o kadınla kampüste görecekti. Kesin bu gece de o kadınla beraberdi. Bunu tabii ki hiç sormamıştı ama tahmin edebiliyordu.

Acaba mantıklı açıklaması neydi? Kadın yakın bir dostu muydu? Eski bir arkadaşı mıydı? Yine de çok samimilerdi. Aralarında bir şey olmasa neden el ele tutuşuyor olsunlardı ki?

Ablasının yaptığı gibi bu gece kendine kafasını dağıtacak bir şeyler aramayı düşündü. Sonuçta bu bir yılbaşı partisiydi. Mutlaka etrafta çılgın sarhoş ateşli ve seksi bekar erkekler olurdu. İyi bir gece geçirirse, bir nebze olsun Selim'i unuturdu.

Gözlerinin önüne onunla yaşadığı ilk gece gelince oflayarak başını önündeki masaya vururcasına koydu. Nasıl da onu o istekli kollarıyla kaldırarak duvara dayamış ve tutkuyla öpmüştü. Ve tam da o muhteşem birleşme yaşanacakken Dila salak gibi onu durdurmuştu.

Şu an bunu yaptığına ne kadar pişman olduğunu kelimelerle anlatamazdı.

Kafası o kadar karışıktı ki artık canı yanıyordu. Artılarla eksileri önüne alıp baktığında Selim'den uzak durması için çok fazla sebebi vardı. Öğretmeni olması, yaşı olması... Bunlar zaten en büyük nedenlerdi. Ama hisleri ne olacaktı? Bu inkar edemediği çekim, sürekli onu düşünmesi, onu istemesi, kim olduğunu bilmediği o kadından daha aralarında hiçbir şey yokken bile onu delice kıskanması...

Benliğine yenik düşerek pantolonunun cebinden telefonunu çıkardı ve rehberini açtı. Direkt Selim'in numarasının üstüne gelerek onu aradı. Sonra anında vazgeçerek telefonu kapattı ama geç kalıp kalmamış olduğunu anlayamadı.

"Çaldı mı? Çaldı mı? Gördü mü?" diye söylenerek ekrana baktı. Telefonu iki elinin arasında sıkı sıkı tutarak korkuyla bekledi. Sürekli bu tarz şeyleri yaşıyordu. Selim'in mesajlarına yanıt vermek için Whatsapp'ı açıyor, kapatıyordu. Bazen mesaj yazmaya başlıyor, sonra panikle yazdıklarını siliyordu.

"Offf! Zaten kötü giyiniyor Dila! Kötü giyinen biriyle yapamazsın sen! Boş ver işte!" dedi kendi kendine. Akabinde kendi sözlerine yüzünü buruşturdu. Kendisi bile yememişti bu dediklerini. Üstelik Selim resmi ortamlarda fena giyinmiyordu. Normal gündelik giyim tarzı da kolayca düzeltilebilirdi. Antep'teyken Dila'ya bunun açık çekini vermişti.

Yüzü mutsuzlukla iyice düşerken birden ellerinin arasındaki telefon titremeye başladı. Selim'in aradığını görünce kalbi ağzında atmaya başladı. "Allah kahretmesin! Aramışım ya!" diye isyan etti. Şimdi açmasa olmazdı çünkü o aramıştı. Nasıl bu aptallığı yapabilmişti? Onca zaman mesajlarına bile yanıt vermemişken bu büyük bir strateji hatası olmuştu.

Ürkekçe çağrıyı yanıtlayıp mekanın sessiz bir yerine koşturdu. Telefonu açan taraf olmasına rağmen konuşan ilk taraf olamadı. Sustu.

Selim de ilk anda konuşmadı. Ama ikisi de bulundukları ortamlardaki gürültüye rağmen birbirlerinin nefes seslerini rahatça işitebildiler. Selim kendini toparlamayı başardığında "Merhaba," dedi sanki Dila karşısındaymışçasına.

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ