36. Bölüm

1.4K 167 17
                                    

Levent oflamamak için kendini zor tutuyordu. Annesi pijamalarını değiştirmesine bile izin vermeden gözlerini bağlamıştı. Abartılı bir neşeyle Levent'i oradan oraya sürüklüyordu. Bir ara babasının sesini de duymaya başlamıştı Levent. Bu görmeme hali sinirini bozuyordu biraz ama doğum günü de böyle bir şeydi. Bugün sürpriz yağmuruna tutulacaktı belli ki.

Ayağına botlarını el yordamıyla geçirirken "Anne madem dışarı çıkacaktık, bari üstümü değiştirseydim. Pijamaylayım?" diye sitem etti dayanamayıp. Sıla "Şşt! Bir şey olmaz. Fazla uzağa gitmeyeceğiz," dedi montunu giydirirken.

"Fazla uzağa gitmemizi gerektirmeyen nasıl bir sürpriz bu? Bakkal Himmet amcadan Kinder sürpriz almayacağız umarım? Çünkü o altı yaşımda işe yarıyordu."

Sıla ve Harun, Levent'in sözlerine gülerken Harun Sıla'ya bakarak "Yalnız güzel nostalji olurdu. Benim de canım çekti. Gidip alalım bence," dedi.

Sıla kapının önündeki çanaktan paraları alıp cebine attı. Levent "Ha siz ciddisiniz?" dedi şaşkınca.

"Yahu bi sabırlı ol be evladım! Çok pişman olacaksın bu söylenmelerine!" dedi Harun. Levent onun da montunu giydiğini duydu.

"Uykusundan uyandırdık diye böyle huysuz. Biliyorum ben oğlumu!" Sıla uzanıp şefkatle Levent'i yanağından öptü. Levent hazırlıksız yakalandığı bu hamle karşısında güldü.

Beraber asansöre binip aşağı indiler. Gerçekten nereye gideceklerini aşırı merak ediyordu Levent.

Apartmandan da, bahçe kapısından da çıktılar. Sıla Levent'i kaldırımda durdurdu. Harun gidip haşır huşur bir şeyler yaparken Levent'in artık kalp atış ritmi değişti.

"Hazır mısın? Hazırsan açıyorum?" dedi Sıla Levent'in arkasından.

"Ben hazırım inşallah. Sen de hazır mısın?" diye sordu annesine.

Sıla gülerek bandın arkasını çözdü. Levent gözlerini ovuşturarak açarken tam karşısında gördüğü babasına ve yanındaki şeye bakakaldı.

"İyi ki doğdun benim güzel oğlum. Ve inşallah... inşallah kazasız belasız güzel günlerde kullan!" dedi Sıla sevinçle Levent'in yanına gelip ellerini çırparak. Sonra uzanıp dayanamayarak bir kez daha şiddetle yanağından öptü. "İyi ki doğurmuşum! Yakışıklı oğlum benim!"

"Bu benim mi?" diye sordu Levent karşısındaki Honda PCX model siyah motoru göstererek.

Harun tertemiz sıfır motosiklete iç geçirerek baktı. "125 CC, gıcır gıcır motor valla. Sıfır hem de. Annen beni nasıl ikna etti, hala bilmiyorum."

Levent sersemlemiş bir halde motora doğru yürüdü. "Gerçekten benim?" dedi bir kez daha şaşkınca.

Harun elini göğsüne koyarak "Teşekkürler Leventcim ama ben şükür 125 CC üstü kullanabiliyorum. O yüzden annen bana motor alacak olsa bunu almazdı," dedi. Aklı sıra oğluna takılıyordu.

"Binsene bi!" dedi Sıla anahtarı Levent'in gözleri önünde sallayarak. Levent robotik hareketlerle anahtarı annesinden aldı. Şaşkınlığını bir türlü üstünden atamıyordu. Ezbere hareketlerle motora dokunup anlamaya çalışırken Harun yine duruma müdahale ederek oğluna tüm detayları aktardı. Levent oturup ayaklığı kaldırdı. Sonra babasının yönlendirmelerini, yarı hayal baloncuğu içerisinde dinleyerek dediklerini yaptı ve motoru çalıştırdı. Daha önce babasının motorunu kullanmışlığı vardı ama bu çok son model bir şeydi. Talimatları aldıktan sonra gazı verip sokağın başına kadar gidip bir geldi. Ancak o turu atınca olayın gerçekliğini ve şokunu kavrayabilmişti.

Annesinin önünde durup motoru durdurduğunda "Anne sen n'aptın?!" diye bağırdı. "Bu delilik! Resmen çılgınlık! Ben sana nasıl teşekkür edeceğim ki şimdi?! Ben gitar falan aldınız sandım. Ya da playstation."

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin