25. Bölüm

1.4K 176 4
                                    

Levent pazarlıkla zar zor babasından bugün için çıkışta ders çalışma izni alabilmişti. Kazadan ancak bir hafta sonra okula dönebilmişti. Ve o arada çok ders kaçırmıştı. Kaçırdığı şeyleri tekrar yakalayabilmek adına da okuldan sonra arkadaşına gidip ders çalışma izni almıştı. Harun zar zor izin verip Levent'i Sıla'ya havale etmişti. Levent artık bir şey diyememişti çünkü babası bu son olaydan sonra iyice kopmuştu. Zaten kopuk durumdaydı, bu olay da tuz biber olmuştu. Sıla sabah Levent'i okula bırakırken "Kimle çalışacaksın? Kıvanç'la mı?" diye sormuştu.

Levent annesine dürüst olma güdüsünü kaybetmemek adına hafifçe gülerek "Kıvanç'la kaçırdığım şeyleri çalışacağıma, tek başıma çabalamam daha mantıklı olur anne," demişti. Sonra da "Babam sormadığı müddetçe söylemezsen sevinirim ama Nilay'la çalışacağız. Gerçekten sadece ders çalışacağız. Sınıftaki en çalışkan insan o ve onunla beraber ödev yapmışlığım da var, biliyorsun, iyi anlatıyor kız. O yüzden o anlatsın istiyorum," demişti. Sonra ürkekçe eklemişti. "Eğer sorarsa söyle, seninle de arası gerilsin istemem. Bana bundan daha fazla kızgın ve umursamaz olamaz zaten. Maksimum limitine ulaştı."

Sıla üzgünce Levent'in yüzünü elleri arasına alarak onun kendisine bakmasını sağlamıştı. "Babana biraz daha zaman ver. O eksikliğin neden olduğunu tahmin ediyorum ve bunu kırması için elimden geleni yapıyorum. Ben de babamdan yaralı bir çocuk olarak büyüdüm ve o da öyle sayılır. O yüzden onu anlayabiliyorum. Bunu düzeltmek istediğinin de farkındayım. Başaracağına da inanıyorum. Sadece biraz sabır... Biliyorum bunu senden istemeye hakkımız yok. Çocuk olan sensin, dişini sıkması gereken taraf sen değilsin."

"Ben ne yaşıyorsam hak ediyorum anne. Hele de bu son olaydan sonra... Ağzımı açıp size bir şey diyecek yüzüm yok. Ben sadece daha fazla sorun olmasını istemiyorum, hepsi bu. Ve sana söz veriyorum siz eve gelmeden dönmüş olacağım, sadece notları alacağım ve dinleyeceğim."

Sıla gülümseyerek, uzanıp oğluna sarılmıştı. "Sıkıntı yok. Ben sana güveniyorum. Üstelik kendisini fazla görmemiş olsam da Nilay bana biraz birilerini hatırlatıyor. O yüzden içim rahat." Muzipçe gülümseyerek geri çekildiğinde Levent tam 'kimi' diye soracaktı ki Sıla "Hadi seni yeterince rezil ettim okulun önünde sarılmalar etmeler. Git artık, geç kalma derse," diyerek resmen Levent'i kovmuştu.

Şimdi okul çıkışında Nilayların servisine binmiş, onların evinin önünde inmişlerdi. Levent hala ağır hareket ediyor sayılırdı. Kaburgaları falan iyileşmişti ama kendini çok zorlayınca ağrısı oluyordu. Bu yüzden ağır yürüyor, eskisi gibi ani hareketler etmiyordu. Nilay da bunun farkında olduğu için ona elinden geldiğince destek oluyordu.

Asansörle eve çıkarken Levent hala sessizdi. Nilay'a pek bir şey dememişti. Yaşanan olayın geneli onu ailesine karşı utandırdığı gibi arkadaşlarına karşı da utandırıyordu. Bu nedenle Nilay'a sadece "Özgü'yle ayrıldık. Zaten kaza olmasa da ayrılacaktım ben. Kaza bir aracı oldu. Annem babam falan öğrendi, hoş şeyler olmadı," deyip geçiştirmişti. Nilay da eşelememişti. Yeri de gelememişti. Öğrenince hastaneye gelmek istemişti ama Levent özellikle gelmemesini rica etmişti. Babasının Nilay'ı görüp iyice çıldırmasını istememişti.

Asansörden inince Levent şaşkın şaşkın sağa sola baktı. Nilay hemen "Gel şurası," diyerek onu kendi dairelerine yönlendirdi. Kapıyı açıp Levent'e öncelik tanıdı. Levent zorlukla eğilmeye çalışıp ayakkabı bağcıklarını açacakken Nilay onu panikle durdurdu. "Çıkarma sen."

"Olmaz öyle, bir sandalye getirirsen ve oturursam daha rahat yaparım."

"Dur o zaman ben çıkarayım." Nilay pat diye eğilip Levent'in bağcıklarını çözmeye çalışınca Levent panikle geri kaçmak istedi. "Nilay bırak saçmalama!"

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now