48. Bölüm

1.4K 169 8
                                    

Kadınlar tarafının gürültüsü erkeklere rahatça ulaştığı için, Tolga ara ara kıskançlıkla diğer tarafa dikkat kesilmekten kendini alamıyordu. Onlar o kadar eğlenmiyorlardı, zaten daha az kişilerdi. Üstelik Mehtap da doğal olarak kadınlar tarafındaydı. O yüzden Tolga orada olabilmeyi çok istiyordu. Ne yazık ki bu hamam ortamında hiçbir şekilde mümkün değildi.

Kızların 'Rakkas' eşliğinde şen şakrak dans edişlerinin sesi, hamamın erkekler bölümündeki huzurlu sessizliği ciddi anlamda sabote etmek boyutlarına geldiğinde, Çağatay boylu boyunca yatmakta olduğu göbek taşından hafifçe doğruldu. Dirseklerinden de destek alarak o tarafa doğru baktı. "Hani yüksek sesle müzik yasaktı?" dedi ortaya doğru isyan edercesine. "Biz de bu şekilde açabilirdik."

Bir kurnanın hemen yanında oturmakta olan Harun, tepesinden buz gibi suyu döktükten sonra "Ebru ve Zühre bir olup rüşvet verdi girerken, ben gördüm," dedi. Çağatay şaşkınlıkla Harun'a dönerken, Burak Cem de yatmakta olduğu iki kurna arasındaki noktadan doğrulup şok içinde Harun'a baktı. "Ne ara? Nasıl? Ben hiç görmedim, beraberdik biz?" diye sordu hemen.

"Biz eşyaları alırken müdür kızı kafaladılar. Şaşırtıcı değil ama bu, Ebru'nun ağzı böyle hatır gönül işlerinde laf yapar," dedi Harun.

Burak Cem iyice durumu garipseyerek bakmaya devam ederken tamamen oturur pozisyona geldi. "Yirmi yıllık karımla ilgili böyle bir detayı bilmiyor olamam. Üstelik adamlar bize kesin bir dille burası tarihi hamam, kurallarımız katidir demişlerdi."

Harun elini havada salladı. "Sen geç onları, her kural ihlal edilir istenince. Ayrıca muhtemelen Ebru'nun senin yanındayken bir şeyler için savaş vermesi gerekmediği için bu yönünü sen görmemiş olabilirsin. Yoksa Ebru bunu yapar."

Çağatay başını çevirip omzunun üstünden Burak Cem'e baktı. "Evet yapar," dedi doğrularcasına başını sallarken.

Tolga muhteşem babalar ekibini hamam bölümünde yalnız bırakarak ortak alana çıktı ve buhar odasına doğru gitmek üzere yönlenmişken, giriş tarafından gelen Alper ve Arda'yı görünce durdu. Alper'e eskisi kadar yüklenmiyordu, zaten yüklenecek bir yüzü de kalmamıştı. Herif çapkının teki olabilirdi ama en azından Leyla'ya eski kırıklarının adıyla seslenmek gibi bir hata yapmıyordu. Yani kendisinden daha kabul edilebilir bir insandı.

"Hah selam Tolga!" diye seslendi Alper. Neşeyle ona doğru gelirken biraz hızlandı. "Biraz geç kaldık ama yetiştik, herkes geldi değil mi?"

Tolga Alper'e tokalaşırken hafifçe gülümsedi. "Duyduğun gibi evet. Kızlar tarafında hala eksikler olabilir ama biz tamamız, zaten az kişiyiz." Hafifçe ilk kez gördüğü Alper'in abisi Arda'dan tarafa döndü. Elini uzatarak "Tolga ben, Leyla'nın abisiyim," diyerek kendini tanıttı.

"Memnun oldum Tolga. Arda ben de. Ben de Alper'in abisiyim," dedi gülümseyerek Arda.

Alper kendisinin ilk anda Tolga'dan göremediği güler yüzü abisinin görmesine sevinmişti. Tolga Alper'deki kıvranık sabırsızlığı görünce "Burak amcalar hamam bölümünde, ben buhar odasına gidiyordum, Emirler falan orada, isterseniz siz bir önce onların yanına uğrayın, sonra konuşuruz tekrar," dedi. Alper başını olumlu anlamda salladı. "Evet bu iyi fikir."

Tolga onları orada bırakıp buhar odasına doğru gitti. Alper hamamın giriş kapısının önüne gelmeden son anda durup abisine döndü. "Nasıl görünüyorum?" diye sordu. Hala Burak Cem Elmaskaya'dan bir tık tırsıyordu. Daha ilk tanışmada bütün duvarları yıkmış olsalar da, Alper hala yüzde yüz rahat olduğunu söyleyemezdi. Muhtemelen o seviyeye gelebilmesi için daha birkaç aya ihtiyacı vardı.

Arda kardeşine gülmemek için kendini zor tutarak baktı. "Oğlum altında peştamal var lan. Nasıl görünüyor olabilirsin? Kendini kayınbabana beğendirmek için en doğru zaman."

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüDonde viven las historias. Descúbrelo ahora