39. Bölüm

1.3K 166 9
                                    

Levent okullar açılmadan olan son hafta sonunu mükemmel bir biçimde değerlendiriyordu. Babası Uludağ'a konsere gittiği için annesi de onunla beraber gitmişti. Bu da demek oluyordu ki ev boştu. Ve evin boş olduğu bu gecede tabii ki Nilay'ı eve çağırarak durumu değerlendirmişti.

Nilay ailesine beyaz bir yalan atarak kız arkadaşlarından birinde kalacağını söylemişti. Levent kendi ailesine söyleyip söylememek konusunda kararsız kalmıştı. En son yaşanan bir sürü olaydan sonra, hazır arayı da düzeltmişken hiçbir şeyi saklamamanın en doğrusu olduğunu bilse de, yüreği ancak bugün beraber spora gittiği Tolga abisine söylemeye yetmişti. Nilay'ın onlara geleceğini, ne olur ne olmaz diye en azından ona haber verdiğini söyleyip konunun daha fazla eşelenmesine izin vermemişti. Tabii yine de Tolga'nın anlamsız göndermelerine ve sataşmalarına maruz kalmaktan da kaçamamıştı.

Şimdi kendi evinin salonunda Nilay'la bu şekilde koltuğa yayılarak oturuyor olmak Levent'e garip gelse de bir yandan da çok mutluydu. Nilay televizyonda dönmekte olan yarışma programını izliyor gibi görünüyordu. Levent'se ara ara bakışları televizyon ekranına kaysa da genel olarak Nilay'a bakıyordu. Kucağındaki cips kasesini ve elindeki birasını sehpaya bırakarak L koltuğun köşesinde sinmiş olan Nilay'ın yanına kaydı. Levent'in ani gelişiyle Nilay da gözlerini televizyondan çekip ona çevirdi. "N'oldu?" diye sordu gülerek.

"Televizyon izleyerek vaktimizi boşa harcamayalım bence?" dedi Levent kısık bir sesle. Nilay gülümsedi. Onun bu ses tonuna bayılıyordu. Levent'in sesini ilk duyduğu günü bile hatırlıyordu. Şu anki sesinden daha farklı bir tonu vardı tabii ki. Nilay'ın onu ilk gördüğü dönem, Levent'in ergenliğe yeni girmeye başladığı zamanlardı. Fazla bir sene geçmemiş olmasına rağmen, Levent açısından etkili seneler geçmişti. Şu an ve o zaman çok farklıydı.

"Bütün gece buradayım? Hatta gece de buradayım? Hatta ve hatta yarın da buradayım. O yüzden şu anı boşa harcıyoruz diyebilir miyiz?" diye sordu Nilay da muzipçe.

Levent gülümsedi. "Olsun. Bence bu fırsatın her anını değerlendirelim." Elini uzatıp yavaş hareketlerle Nilay'ın saçlarını yüzünden çekti. Okşar gibi küçük küçük tararken dikkatle onun gözlerinin içine bakıyordu. Nilay hiçbir şeyden utanmıyordu ama ne zaman ki Levent böyle anlamlı bakışlarla gözlerinin içine bakıyordu, hiç gözlerini kırpmadan çekmeden uzun uzun bakıyordu, o zaman vücudunun kontrolünü kaybettiğini hissediyordu. Kalp atışları kontrolsüzce hızlanıyor, nefesi kesiliyordu.

Levent eğilip onu öptüğünde, Nilay da hemen karşılık verdi. Levent, eli onun boynuna kaydığında, Nilay'ı daha çok kendine çekerek bastırdı. Nilay gözlüğünü aradan çekip alarak el yordamıyla sehpaya attı. Belli ki bu iş tutkulu bir öpüşmeye doğru gidecekti.

Nitekim Levent birkaç saniye sonra onu tümden kucağına çekti. İki eliyle birden Nilay'ın belini sıkıca sardı. Artık bu tutkulu öpüşmelere fazlasıyla alışmış olan Nilay bütün profesyonelliğiyle Levent'i geri öperken, ellerini de onun dağınık saçlarının arasından geçirmişti. Levent'in dudakları açlıkla Nilay'ın boynuna doğru inerken önce onun üstündeki hırkayı çıkardı, sonra da ellerini Nilay'ın üstündeki uzun kollu ince bluzun eteklerinden içeri sokarak üstünü çıkardı. Nilay'ın bir diğer alışamadığı şey de buydu. Aydınlık ortamda bir anda pat diye çırılçıplak kalma hali... Nasılsa evdeler diye sutyen giymemişti ve şimdi Levent pat diye üstünü çıkarınca yine aniden çıplak kalmıştı. Biraz utanıyordu ama artık yavaş yavaş bunu üstünden atması gerektiğini de biliyordu.

Levent'se başını Nilay'ın boynundan kaldırmadığı için durumun farkında bile değildi. Bir eliyle Nilay'ın göğsünü okşarken dudaklarıyla onu ayrıca delirtmeye devam ediyordu. Nilay gözlerini kapatarak anın tadını çıkarırken "Levent..." diye fısıldar gibi inledi. Şu an aşırı uyarılmış durumda olduğu için kıpırdanıp duruyordu. Levent'i de pozisyonlarından ötürü rahatlıkla hissedebiliyordu.

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin