7. Bölüm

1.2K 173 0
                                    

Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu ama emin olduğu tek bir şey vardı ki, olan biten hoşuna gidiyordu. Ne ara elini Başak'ın beline dolamış, ne ara vücudunu onunkine yaslamıştı bilmiyordu. Şu an baya baya öpüşüyorlardı. Rol amaçlı yapılan bir öpüşme şöyle bir şey olamazdı. Haaa, Can bu tarz öpüşmelerin rol olarak yapıldığı yerleri de görmüştü ama sonuçta burada üst segment bir porno ya da kaliteli bir sanat filmi çekmiyorlardı. Gerçekçi olmak ya da ne kadar tutkulu olduklarını kanıtlamak gibi bir gayeleri olmamalıydı. Sanki biraz öylelerdi gibi...

Buna biraz denemezdi, baya tutkululardı şu an.

Başak'ın dili kendi ağzını talan ederken, bir de sağ eliyle belinin üst kısmını, sol eliyle de saçlarını sertçe sıkınca Can yavaştan kendine gelmeye başladı. Şu an babasının en yakın dostlarından ikisinin kızlarını, kendi çocukluk arkadaşını, kardeşi gibi olan kızı öpüyordu.

Çok da güzeldi.

Mesela Başak'ın bu dokunuşları çok iyiydi. Can dışarıdan hiç çaktırmazdı ama romantikliğin yanı sıra sert dokunuşları da severdi. Tabii yerinde severdi, böyle insan içinde değil.

Dudaklarını zar zor ve istemeyerek onunkilerden çekip fazla da uzaklaşmadan durdu. Derin derin nefesler alıp verirken bir şey demek istiyordu ama doğru kelimeyi ya da kelimeleri bulamıyordu.

Başak onun kendisinden daha zor durumda olduğunu tahmin ettiğinden yavaşça gözlerini araladığında ilk olarak panikle ellerini Can'ın üzerinden çekti. Sonra da bedenini mümkün olduğunca uzaklaştırarak Can'a birkaç santim geriden baktı. Dudakları ne güzel görünüyordu. İnsanın eğilip tekrar öpesi geliyordu.

"Şey... Can..." diye geveledi. Genzini temizleyip toparlanmaya çalıştı. "Eee... şey..."

Can da en sonunda başını kaldırıp gözlerini adam gibi açabildi. Utançtan çatlıyordu ama kendini Başak'a bakmaktan alıkoyamıyordu şu an.

"Bir şey demene gerek yok," dedi hafifçe gülerek Can. Tekrar eski yerine dönerek Başak'la yan yana olan konumuna geldi. Viskisinden içerken mümkün olduğunca az önceyi düşünmemeye çalışarak etrafı izledi.

Ama tek yaptığı az önceyi düşünmekti.

Yandan yandan çaktırmadan sürekli Başak'a baktı. Başak da huzursuzdu, açıklama yapmak konuşmak istiyordu. Hatta düşünmeden sürekli konuşmak istiyordu. Bu sessizlik can sıkıcıydı.

"Can ben gerçekten biraz kontrolü kay—"

"Konuşmamıza gerek yok Başak, etkili bir baştan savma oldu! Kimse bize ilişmiyor." Can elinden geldiğince neşeli bir sesle konuşmaya çalışmıştı. Güya sözleriyle Başak'a 'bu öpüşme rol yapmak içindi, sorun yok' diyordu ama ses tonuyla işi garipsediği çok aşikârdı. Başak çok net anlıyordu.

Gecenin geri kalanı boyunca neredeyse hiç konuşamadı Başak. Can da ara ara millete takılmak adına yaptığı espriler dışında pek bir şey konuşmadı. Ortamı yumuşatmak ve eski haline döndürmek için çabalamıştı ama asla becerememişti. Başak'ın tutukluğu ve Can'da yarattığı hissiyatın pişmanlığı kolay kolay geçmezdi. Ki Can kendisi de hala afallamış halde olduğu için elinden fazla bir şey gelmiyordu. İkinci içkilerden sonra "Dönelim mi artık?" diyen taraf Can oldu. Normalde daha en az iki saat burada takılırdı. İki duble daha içerdi, dans ederdi, eğlenirdi... ama bir öpüşme gecenin tüm gidişatını değiştirmişti.

Başak üzgünce teklifi kabul ederken yere indi. Başı biraz dönünce de masaya tutundu. Can hemen onu kolundan yakalayarak "İyi misin?" diye sordu.

"İyiyim, öyle aniden kalkınca oldu. Yoksa kafam yerinde, korkma."

"Olsun, sen yine de bana tutunarak yürü," dedi Can. Garsonu beklemeden gidip hesabı kasanın orada ödedi. Sonra kapının önüne gelip şanslarına hazır bekleyen taksilerden birine atladılar. İçki içileceği için bu akşam çarşıya arabayla gelmemişlerdi. Boş yollarda taksinin otele gelmesi on dakika sürmemişti. Başak yolun büyük bir kısmı boyunca gözlerini açmadan gitmişti.

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now