40. Bölüm

1.3K 165 1
                                    

Dila babasının odasının önündeki oturma grubuna kurulmuş, babasının toplantıdan çıkmasını bekliyordu. Babasının asistanı ona odada bekleyebileceğini söylemişti fakat Dila istememişti. Son günlerde her şey onun daralmasına neden oluyordu. Annesinin yanına bile gitmek istememişti. Çünkü gittiği an yine sorular sormaya başlayacaktı.

Geçen hafta cuma günü Selim'le talihsiz bir biçimde ayrıldıklarından beridir konuşmamışlardı. Dila birçok kez yazmaya ya da aramaya yeltenmişti ama yapamamıştı. Normalde tartışmalarda zeytin dalı uzatan taraf olurdu ama bu sefer gerçekten suçlu olanın kendisi olduğunu düşünmüyordu. Zira suçlu olduğu alanla ilgili Selim'den üç kez özür dilemişti. Hem de anında dilemişti. Şu noktada Selim'in büyüklük göstermesi gerekiyordu. Ama bir yandan da deli gibi özlüyordu onu. Kırgınlığına rağmen özlemekten kendini alamıyordu çünkü tam da ona körkütük aşık olduğunu fark ettikten sonra başına böyle talihsiz bir olay gelmişti. Psikolojik olarak çok zorlandığı günlerden geçiyordu.

Boş boş telefonunda sosyal medya hesaplarında gezindi uzunca bir süre. Bakıyor ama görmüyordu. Bir de sevgililer günü yaklaştığı için her yer bununla ilgili reklamlarla doluydu. Aşırı gözüne batıyordu. Şimdi herkes sevgilisiyle olacaktı. Peki kendisi ne yapacaktı? Oturup yalnızlığına ağlardı herhalde.

"Off!" Gözlerini devirerek başını geri attı ve koltuğun arkasına yasladı. Biraz gözlerini dinlendirmek için kapamıştı ki, duyduğu uzaktan gelen konuşma sesleri üzerine gözlerini araladı. Babasının iş saatlerinde kullandığı güçlü ve baskın sesinin yanı sıra tanıdık bir ses daha duyduğunda kafayı yemeye başladığını düşündü. Şaşkın şaşkın etrafına bakınırken öteden köşeyi dönen grubu görünce şok içinde kalakaldı.

Selim oradaydı. Babasının etrafındaki kravatlı ve tipik muhasebeci gibi görünen bir grup adamın arasında o da vardı. En gençleri gibi duruyordu. O da diğerleri gibi pür dikkat Burak Cem'in yanındaki göbekli ve gözlüklü adamla yaptığı konuşmayı dinliyordu.

"Hah, şansına erken bitti toplantı," diye fısıldadı babasının asistanı ayaklanırken. Eteğini düzelterek ayaklanırken Dila da yavaşça ayağa kalktı. Ve o anda kendilerine doğru yaklaşmakta olan Selim'le ilk kez göz göze geldi. O günden beridir ilk defa buluşan bakışlar iki tarafta da özlem doluydu. İkisinin gözlerinde de kırgınlık vardı. Ama Dila özlemle baktığına emindi. Onu o kadar özlemişti ki babasının yanında olmasının şaşkınlığını yaşamayı bile unutmuştu.

"Ah! Ben seni unuttum ya!" Burak Cem'in kendisine hitaben olan gür sesli cümlesini duyunca bakışlarını Selim'den çekip babasına çevirdi Dila. "Olsun," diye geveledi.

Burak Cem gelip kızını iki yanağından öptü. Gülümseyerek ona baktı. Bu aralar Dila'daki durgunluğun o da farkındaydı o yüzden kızına ekstra bir sevgi gösteriyordu. "Biz toplantıyı erken bitirdik ama öğle yemeğinde devam ederiz demiştik," dedi Burak Cem dudaklarını büzüştürerek. Arkasında kendisini bekleyen güruha döndü. "Benim öğlen kızıma sözüm vardı aslında. Eşime hediye bakmak için beraber çıkacaktık, şimdi hatırladım," dedi.

Az önce ciddi ciddi babasıyla konuşan göbekli ve gözlüklü muhasebeci kılıklı amca no 1, göbeğini hoplatarak gülmek suretiyle "Toplantının ikinci kısmını daha sonra yapabiliriz Burak Bey. Sizi planlarınızdan alıkoymayalım. Küçükhanıma da ayıp olmasın," dedi babacan bir tavırla.

Dila direkt olarak bu kadar yakından bakamıyor olsa da Selim'in kaçak bakışlarını üstünde hissediyordu. Toparlanması ve güçlü durması gerekiyordu. O yüzden omuzlarını dikleştirerek gülümsedi. "Sorun değil. Siz toplantınıza yemekte devam edin, öğleden sonra bakarız biz babacım, olmaz mı?" dedi babasına bakarak.

GGK: 2 - Gerçek Aşklar KulübüWhere stories live. Discover now